RAPORLAR RAFA ÖNERILER KOMISYONA HAVALE GELENEKTIR

Milli Egitim Bakanligi bugünden yarina sorun biriktiren bir kurulus haline geldi. Ordudan sonra kadrosu en kalabalik bir örgüt. Gördügü hizmet itibariyle stratejik konumu vardir. Birinci görevi Türkiye'ye KALITELI INSAN yetistirmektir.
Kaliteli insan isini güzellestiren, gücünü ve aklini iyi kullanan, topluma ve ülkesine yararli insan demektir. Milli Egitim böyle insanlardan olusmus bir toplum ve ulus yaratmakla yükümlü bir kurulustur.
Gazeteler son günlerde Milli Egitim Bakanligi'nin "EÄzITIMDE REFORM ÇALISMALARI" adli bir rapor hazirlamis. Raporun hazirlanmasinda yerel ve yabanci egitim uzmanlari kullanilmis, parasal kaynak Dünya Bankasi'ndan saglanmis. Gazeteler böyle yaziyor.
Biz, ülke sorunlarina aklimiz ermeye basladiktan sonra hep böyle raporlar hazirlandigini çok görmüs, isitmis, basindan okumusuzdur. Bir sey yapilacaksa rapor hazirlanir, bir öneri yapilmissa komisyona havale edilir. Bu gelenek Osmanlilardan Cumhuriyet'e aktarilmistir.
Raporlarin ve önerilerin kaderi genelde rafa konmak, komisyona havale edilmektir. Rafa konan rapor tozlanmaya, komisyona havale edilen öneri uyutulmaya, orada kalmaya mahkumdur. Osmanli kabul edilmesini, çikmasini istemedigi yasa ve önerileri komisyona havale etmekle ün yapmistir.
Son elli yilda ülkenin ve ulusun yazgisi ile ilgili bir çok önemli raporun "SIMDILIK DURSUN" gerekçesiyle raflara kaldirildigini biliyoruz. 1950'li yillarda çok kapsamli ve bilimsel içerikli hazirlanmis olan "EÄzITIM MILLI KOMISYONU RAPORU" bunlarin basinda gelir. Ekonomi ile ilgili olarak 1960'li yillarin basinda ünlü Ingiliz bilgini KALDOR RAPORU bir baskasini olusturur. Digerlerine deginmeden bu ikisine göndermeler yaparak, bugünlerde hazirlandigi bildirilen "Egitimde Reform Çalismalari Raporu" na deginmek istiyorum.
"EÄzITIM MILLI KOMISYONU RAPORU" bizim de arsivimizde bulunuyor. 1950'li yillarda hazirlanip basina yansidiginda ilerici kesimler rapora sahip çikmis, tutucu Demokrat Parti iktidari ise, raporu begenmeyip rafa kaldirmistir. Çünkü, rapor Milli Egitimde köklü bir reformu kapsamli bir düzenlemeyi öngörüyordu. Raporda Kapatilan Halkevleri ve Halkodalarinin tekrar açilmalari, yapisal degisiklige ugrayan Köy Enstitülerinin tekrar eski durumlarina çevrilmeleri, Egitim Birliginin korunmasi, imam okullari sayisinin ihtiyaca göre realize edilmesi, okul ve ögretmen sorunlarinin çüzümlenmesi ve daha bir çok egitim sorunu çagdas biçimde ele alinip, çözümler önerilmektedir. Çok önemli olan bu raporu simdi animsayan var mi, bilmiyorum.
Kaldor Raporu ise, Türkiye'de PLANLI KALKINMA'yi sevmeyen Halk Dalkavuklari tarafindan kenara itilmistir. 1960'li yillarda bugün Cumhurbaskani olan DEMIREL, Adalet Partisi Genel Baskani ve Basbakan oldugu yillarda planli kalkinmaâ?~yi PILAVLI KALKINMA biçiminde nitelendirir, "plan mi pilav mi" tartismasini yapardi.
Ingiliz ekonomist Kaldor T.C Hükümetlerine fazla bir sey önermiyordu. "Planli Kalkinma'dan ayrilmayin,2 4 saat yerine 25 saat çalisin, kurtulursunuz" diyordu.
Daha sonra, Belçika'dan mi, Hollanda'dan mi, simdi pek animsaniyorum, Dünyaca ünlü ekonomist Prof. Tinberger çagrildi. Bir süre ülkede Ekonomi Danismani olarak çalistirildi. Ancak iki kere ikinin dört degil de bes ettigini söyleyenler bundan da yararlanmadilar. Bunu 1970'li yillarda Dünya Bankasi'nda önemli bir konumda bulunan Atilla Karaosmanoglu'nun ekonominin basina getirilmesi izledi. Karaosmanoglu'da alaturkaci yöneticilere adim uyduramayinca çekip gitti. Karaosmanoglu simdi Dünya Bankasi Baskani Yardimcilari arasinda bulunuyor.
Tüm bunlarin isiginda yeni egitim Reform Çalismalari Raporu'nu da bekleyen farkli bir sey degildir. Oysa bu raporda ilk asamada ilkokullar önce 8, daha sonra Avrupa düzeyine, 12 yila çikarilmasi, sözlesmeli ögretmen çalistirilmasi, ögretmenleri velilerin atamasi, okul öncesi egitimlesme oraninin önce yüzde ona, sonra yüzde 30'a çikarilmasi, egitimde akademi mezunu olmayanlarin yönetici olmamalari ve okullasma oraninin yüzde 100'e çikarilmasi öngörülmektedir. Tabii bunlarin gerçeklesmesi için yeni okullarin açilmasi, ögretmen açiginin kapatilmasi ve borç batagindaki bir yönetimin bir trilyon 64 milyar lira harcamasi öngörülüyor. Olur mu dersiniz. Dileriz ki olur.
nazifkaracam@gazetetrakya.com