Dünya edebiyatinda ünlenmis bazi yazar ve romancilarin buraya savas muhabirliginden, gazetecilikten geldikleri bilinen bir seydir. Hatta bazilari bizzat savasa katilmis, daha sonraki zamanlarda savas romanlari yazmislardir.
Fransiz yazarlarindan Pierre Loti, Amerikali romanci Ernest Hemingway bunlardan sadece ikisidir.Pierre Loti Balkan Savasi'ni, Ernest Hemingway ise Istiklal savasini izlemis, gözlem ve izlenimlerini yazmislardir. Loti 1913, Hemingway de 1922 yilinda Edirne'de bulunmuslardir.
Pierre Loti 1950 yilinda dogmus, 1923 yilinda ölmüstür. Fransiz Askeri Akademisi'nde okuduktan sonra 30 yila yakin denizlerde, deniz subayi olarak dolasmis, kiyi ülkelere ziyaretlerde bulunmustur. Bu arada bir çok kez de Istanbul'a gelmistir. Ilk gelisi 1870 yilinda olmustur.
Pierre Loti bu ziyaretlerinde Türkleri çok sevmis, bir Türk kadar Türk'ü düsünür hale gelmistir. 1911'de Trablusgarp, 1912'de Balkan Savaslarini görmüs, bu sömürge savaslarina siddetle karsi çikmis, hatta kendi ülkesinin saldirganligini dahi kinamistir. Türkler hakkinda 4 kitap yazmis olan Pierre Loti bu nedenle "TÜRK DOSTU" olarak büyük sayginlik kazanmistir. Istanbul/Eyüp'te, Bursa gibi kentlerde cadde ve kahvehanelere adi verilmistir. 1876 yilinda bir süre Eyüp'te kalmis, burada bir süre gittigi ve bugün adini tasiyan Pierre Loti Kahvehanesi'nde ünlü "AZIYADE" romanini yazmistir. 1914 yilinda yazdigi Balkan Savasi gözlem ve izlenimlerini anlatan "CAN ÇEKISEN TÜRKIYE" kitabi ile Türkler onu çok sevmislerdir. 1913 yilinda Edirne'nin kurtulusu üzerine buraya gelen Pierre Loti, Bulgarlar'in Trakya'yi mezbahaya çeviren zalimligi karsisinda dehsetle irkilmis, bu vahseti dünyaya duyurmada büyük rol oynamistir.
Edirne'liler Pierre Loti'yi ne kadar gün misafir ettikleri kesin olarak bilinmiyor. Ancak Edirne'yi ögrenecek, savas sahalarini gezecek, genis halk kesimiyle temas edecek kadar kaldigi bilinmektedir. Özellikle Sükrü Pasa'nin kahramanca gösterdigi direnç yaptigi müdafaa, Türk asker ve insaninin her türlü zorluklara gösterdigi tahammül derecesi Pierre Loti'yi sasirtmis, Türk Halkina birakmistir.
Pierre, Edirne'ye 1913 yilinda, Edirne'nin düsman isgalinden kurtulusundan sonra gelmistir. Edirne'liler kendisine büyük bir resmi tören yapmislardir. Halkin ilgisi görülmeyecek derecede olmustur. Yabanci basin ajanslari bu ziyarete gösterilen ilgiyi, 'TÜRKLERIN VEFA BORCU" biçiminde yansitmislardir. Bazi yayin organlari Edirne ziyaretini mansetten, "Türkiye'nin Vefakâr Dostu" seklinde nitelendirmislerdir. Loti'nin, Türk dostluguna Mustafa Kemal'de ilgisiz kalmamis, 25 Kasim 1921 tarihinde kendisine yazdigi bir mektupta her türlü vasitaya müracaat ederek Türk Halkini savunmasina tesekkür etmistir.
Balkan Savasi ve Edirne, Pierre Loti'nin kaleminde büyük bir anlatim gücü bulmustur. Düsmanin Trakya ve Edirne mezalimini Pierre Loti gibi ünlü bir romancinin anlatmasi Avrupa'da sasirtici olmustur.
Edirne tarihte büyük olaylarin, büyük insanlarin, ünlü kisilerin kentidir. Savas kararlarinin, baris görüsmelerinin yapildigi yerdir. Bu yüzden geleni gideni çok olmustur. Nitekim Balkan Savasi sonuçlarini görmek amaciyla Edirne'ye gelmis olan ünlü romanci Pierre Loti'den yaklasik dokuz yil sonra, 1922 yilinda, Amerika'nin Nobel almis dünya çapinda roman yazari Ernest Hemingway Edirne'ye savas muhabiri olarak gelmistir.
1922'de gazetesi Daily Star için Türk Yunan Savas'ini izlemek üzere Istanbul'a gelmis olan Ernest
Hemingway, o zamanki Istanbul'un içinde bulundugu sosyal, ekonomik ve savas kosullarini, kentin iyi ve kötü yanlarini anlattiktan sonra Mudanya Görüsmeleri'ni izlemek, için oraya gitmis,"herkesin bildigi gibi Mustafa Kemal, Yunanli'lari silip süpürdü." diye haber geçmistir. E. Hemingway bu haberinde "Mustafa Kemal birliklerini Istilacilari ülkelerinden sürüp, disari atmaya kararli vatanseverler" olarak ifade etmistir. Ernest Hemingway daha sonraki günlerde Yunanlilarin, Trakya'nin tahliyesi hareketini takip etmis, gördügü manzarayi söyle anlatmistir
"DOÄzU TRAKYA'nin Hristiyan halki, bitmek bilmeyen, karmasik bir yürüyüs düzeni içinde Makadonya'ya dogru yollari arsinliyor. Edirne üzerinden Meriç nehrini asan ana kol, 20 mil uzunlugunda. Öküzlerin çektigi kagni arabalarindan, çamura bulanmis binek hayvanlarindan, yorgun insanlardan, kadinlardan ve çocuklardan meydana gelen, yirmi mil uzunlugunda bir kuyruk, yataklari baslarinda, yagmur altinda, körlemesine yürüyorlar." E.Hemingway bu olayin devamini ise söyle dile getirmektedir.
"Her yani çamur içinde kalmis öküzlerin çektigi binek arabalari, tozlu yollarda gicirdayarak ilerliyor. Askerlerin bir kismi arabalarin üzerinde giderken, bir kismi da öküzlerin boyunlarindan çekmeye çalisiyor. Arabalarin önerinde ve arkalarinda askeri birlikler sürünüyor. YUNANLILARIN GIRISTIÄzI BÜYÜK ASKERI SERÜVENIN SONU BU."
14 Kasim 1922 tarihinde Edirne'ye gelmis olan ünlü gazeteci yazar ve romanci Ernest Hemingway "Edirne pek hos bir yer degil. Gece saat 11'de trenden indigimde, asker, denk, karyola, dikis makineleri, bebekler, kirik çocuk arabalari ile dolu bir garla (istasyonla) karsilastim. Hepsi yagmur altinda ve çamur içindeydi. Kerozan lambalari sahneyi aydinlatiyordu. Gar sefi o gün, Bati Trakya'ya geri çekilen askerlerin birlikleri ile dolu 57 vagon gönderdigini söyledi. Telgraf hatlari kesik. Hâlâ gelen asker var ve bunlari bosaltmak imkâni da yok."
Yunanlilarin, Trakya'nin kahverengi sert topraklari üzerinde uzun kollar halinde ilerlediklerini anlatan E. Hemingway "Edirne hos bir yer degil" demektedir. Trenden gece yarisi indigini kaydeden ünlü gazeteci yazar Hemingway " sehirde insanin tek kalabilecegi Madam Mari'nin pansiyonu oldugunu, zindan gibi karanlik, diz boyu çamurlu yollardan bir askerin kendisini oraya götürdügünü, ancak pansiyonda yer bulamadigini, geceyi bir otomobilin kusetinde geçirdigini, gece yarisi Istanbul'da yakalandigi sitma nöbeti ile uyandigini elestirisel bir ifade ile anlatmaktadir. Daha sonra pansiyona geçtigini söyleyen Ernest Hemingway, her tarafin tahtakurusuyla dolu oldugunu belirtmekte, yanindaki arkadaslarin ise en büyük tahta kurularinin Lüleburgaz'da görüldügünü söylediklerini kaydetmektedir." Savasta basima çok sey gelmisti ama Trakya gibisi yoktu" diyen ünlü romanci, "Nereye baksaniz, yürüyen bir tahta kurusu dizisi görülüyor." demektedir. Ernest Hemingway'i sitma nöbetlerini pansiyon sahibi Madam Mari'nin verdigi kinin ve Trakya'nin tatli sarabi ile geçirdigini söylemektedir.
nazifkaracam@gazetetrakya.com
NE ARAMIŞTINIZ ?
ÇOK OKUNANLAR
-
Uçmakdere hafta sonu yamaç paraşütü tutkunlarını ağırlıyor
04 May 2025 -
31. Kırklareli Uluslararası Kakava Festivali Başlıyor
14 May 2025 -
Umutlu Yarınlar Anaokulu'nda 23 Nisan Coşkusu
23 Nis 2025 -
Tekirdağ YEDAM tanıtıldı
05 May 2025 -
Tekirdağ'da üreticiler buğdayda rekolte kaybı yaşamamak için yağış bekliyor
06 May 2025 -
Meriç Nehri'ndeki kürek yarışları Edirne'nin turizmine katkı sağlıyor
04 May 2025
ÇOK YORUMLANANLAR
-
Tekirdağ'da uyuşturucuyla yakalanan 11 şüpheli gözaltına alındı
17 May 2025 -
Kırklareli'nde öğrencilere yönelik "taş denge sanatı" etkinliği düzenlendi
19 Nis 2025 -
Kırklareli Valisi Turan, Misinli Mezardere-1 sondaj kulesinde incelemede bulundu
19 Nis 2025 -
Trakya'da zirai dondan etkilenen alanlarda hasar tespit çalışmaları sürüyor
19 Nis 2025 -
Edirne'de lise öğrencileri ağrı hissi yoksunluğu hastalarına akıllı eldiven tasarladı
19 Nis 2025 -
Keşan'da yüzlerce fidan toprakla buluşturuldu
19 Nis 2025
Son Yorumlar
- Küçük insanlar kişileri, Normal insanlar olayları, Büyük insanlar fikirleri tartışırlar: gayet güzel komposizyon ödevim vardı çok yardımcı oldu sağolun...
- KIRKLARELİ'NİN SU KAYNAKLARI ÜZERİNE: https://plusone.google.com/_/+1/confirm?hl=en&url=https%3A%2F%2Fwww.gazetetrakya.com%2FHahttp://www....
- KIRKLARELİ'NİN SU KAYNAKLARI ÜZERİNE: https://plusone.google.com/_/+1/confirm?hl=en&url=https%3A%2F%2Fwww.gazetetrakya.com%2FHahttp://www....
Sn Nazif Karaçam Ernest Hemingway'in kaldığı pansiyon Karaağaç'ta mı.Pansiyonun sahibi Madam Mari hangi millete mensupbu konuda bilginiz varmı ? Ben anne tarafımı araştırıyorum.Anne dedem Edirne'de esir düşüyor ve esaretten kurtulduğu zaman orada pansiyon işleten bir yabancı ailenin kızı ile evleniyor.Bu kız Edirne müftülüğünde Müslüman oluyor ve Hidayet ismini alıyor.Annem 1917 Edirne doğumlu.Annemin babası asker olduğu için nüfüs kayıtlarından anneannemin ailesinin isimlerini Türkçe yapıyor ve İstanbul'a geliyor.Bu ailenin Macar ya da Hırvat olduğunu tahmin ediyoruzancak elimizde kesin bir bilgi yok.Tek bildiğimiz annemin 2 teyzesinin olduğu ve bunlardan birinin Edirne'nin ilk eczacı kadınlarından olduğu.Bu aile 1922 den sonra Edirne'den göç ediyor.Avusturya'ya göç ettikleri söyleniyor.Annemin teyzelerinden biri Avusturyalı bir viyolonselistmiş.Yıllardır araştırıyoruz ancak hiç bir şey bulamadık.Bu konuda bize yardımcı olabilirseniz çok seviniriz.Mail adresim esenhorasan@hotmail.com.Saygılar.