Bu yazilarimi okuyan sevgili çocuklar,
Gördügünüz gibi ben yazilarimi ilkögrenim 7, 8 ve daha üst siniflarda ögrenim gören kardeslerim için yaziyorum. Daha küçük sinifta ki çocuklar benim yazilarimi pek anlamaya bilirler. Ancak daha büyük sinifta olanlar ile is sahasina atilmis büyükler de size yazdigim çocuk yazilarimi seve seve okuduklarini ögrenmekten memnun olmaktayim. Ilkögretim 6. sinif ve daha yukari siniflarda ögrenim yapan kardesime;
"Sevgili kardesim… Bulundugun sinifa gelebilmek için bir emek, bir çaba harcadin mi?" diye sorsam, bana ne diyecek bu kardesim; "Evet, Nevzat Amca…" diyecek, "hem de nasil çalistim bir bilsen… Ögretmenlerim, çalismalarimi ve benim bilgilerimi kontrol etmek için zaman zaman sinavlar yaptilar. Bu sinavlarda geçer not alabilmek için terledim durdum" diyecektir.
"Sonra da benim bilgilerimi yeterli görmüs olmalidirlar ki benim bir üst sinifa geçmeme izin verdiler." Siz derslerinize çalisirken sinifinizda derslerine çalismayan, yaramaz ve haylaz bir çocuk olsa (ki vardir böyleleri) tabii onun dersleri ve karne notlari zayif olmaz mi?
Bu çocuk, sizin dersinizi veya sinifinizi geçtiginizi görünce aglasa, sizlansa;
"Ben de bu dersi veya sinifimi geçmek istiyorum" dese, ona; "Bak evladim, "Çalisan kazanir…" demezler mi?
Sevgili çocuklar,
Futbol oyununu biliyorsunuz. Hangi takimin oyunculari daha çaliskan daha teknik oynamissa onlar daha çok gol atacaklardir. Onlar lig atlayacaklar ve onlar kupalara kavusacaklardir, degil mi?
Antremanlari düzenli yapmayan, oyun esnasinda gerekli ataklarda bulunmayan sonunda da fazlaca gol yiyen bir takimin Antrenörü veya oyunculari, biz de lig atlamak istiyoruz, biz de kupa istiyoruz deseler, onlara;
"Bakin çocuklar. Çalisanlar basariya kavusurlar" demezler mi? Iste hayat böyledir. Bir seyi elde etmek için, bir sinifi geçmek için, bir makama gelmek için mutlaka çalismak lazimdir. Çalismayan ve tembellik edenler, ne istedikleri seyi alabilirler ne de yükselebilirler. Siz, siz olun, mutlaka çalisin ve basarin. Çalismadan kazanmak, bir emek vermeden makam sahibi olmak isteyenlere Nasreddin Hocamiz bakin, nasil güzel bir ders veriyor.
NASREDDIN HOCA NE DIYOR
Bu Hoca, gerçek bir Hoca. O kadar az ve öz konuyor ama bizlere o kadar büyük dersler veriyor ki… Fikralarini okurken, hem düsünüyoruz, hem de egleniyoruz. Yine günlerden bir gün, Nasreddin Hocamiz pazara gitmek için evinden çikmis. Yolda oyun oynayan mahallenin çocuklar hocanin etrafini sarmislar.
"Hocam nereye gidiyorsun" demisler. Hoca da onlara;
"Çocuklar, ben kasabanin pazarina gidiyorum" demis.
Çocuklar hep bir agizdan bagrismaya baslamislar.
Kimi; "Hoca bana çaki al!" demis. Kimi; "Hocam bana seker getir!" demis. Kimisi de "Hocam bana düdük al!" diye bagrismislar. Çocuklar arasindan bir çocuk cebinden bir on kurus çikarmis ve Hoca'ya uzatarak;
"Hocam, bana pazardan bir düdük alabilir misin?" demis.
Nasreddin Hoca çocugun uzattigi on kurusu almis, kusagina sokmus; "Haydi, çocuklar… Kalin saglicakla" deyip yola koyulmus.
Bu arada zaman ilerlemis, ikindi vakti olmus ve günes batmaya yönelmis. Hocaya siparis veren çocuklar onun yolunu "dört gözle gözetlemektelermis"
Bu arada Hocamiz pazarda satacagini satmis, alacagini almis, evinin yolunu tutmus. Mahalle de oynayan çocuklarin yanina gelince, çocuklar yine onun etrafini sarmislar ve hep agizdan;
"Hocam benim çakim nerede?", "Hocam benim sekerimi aldin mi?" demisler.
Derken Hoca elini kusagina atmis, bir düdük çikarmis ve kendisine para vererek siparis yapan çocuga uzatmis.
"Al oglum…" demis. "Öttür düdügünü bakalim"
Çocuk düdügü eline almis, agzina götürmüs ve sevinçle öttürmeye baslamis. Hocamiz bu hali su veciz sözle özetlemis.
"Parayi veren düdügü çalar"
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol