30 Temmuz tarihli "Taraf" gazetesini manseti, sürmekte olan Ergenekon-Agharta Operasyonu'nun hedefini bir kez daha gösterdi. Bu Operasyon'un 'Iddianamede yer alan uçukluklara ragmen, bir takim çete olusumlarinin açiga çikmasina ve bazi kanunsuzluklarin önlenmesine yardimci olacagini' düsünen "saftirikler" de, umariz bu manset üzerine uyanirlar. Bir de, "uslu çocuk" rolü oynarlarsa, Operasyon'u yapanlarin kendilerine dokunmayacagini uman zavallilarin, gece karanliginda mezarlikta islik çaldiklari iyice anlasiliyor. Simdi Taraf'in mansetine gelelim:
ERGENEKON - BAYKAL
Operasyon'un gazetesi Taraf'i çikarmak üzere özel olarak Amerika'dan Türkiye'ye gelmis olan Yasemin Çongar, gazetenin mansetine de çikan köse yazisinda "Ergenekon'da Baykal da var!" diyor. Çongar makalesinde; belirsiz bir kaynak'tan 2002 yilinda MIT'e gelen bir belgenin 2003 yilinda Basbakanliga ve Genelkurmay Baskanligina gönderildigini yaziyor. Yasemin Çongar Basbakanligin; MIT tarafindan kendisine gönderilen bu belge konusunda ne yaptigini yazmiyor. Sadece 2 Temmuz 2008'de, yani 6. tutuklama dalgasindan sonra Basbakanligin söz konusu belgeyi, "Ergenekon Operasyonu sorumlularina ilettigini" yaziyor. Bu da bir muamma… Son derece önemli isimleri içeren bir "Belge"yi Hükümet, sorusturma basladiktan tam 13 ay sonra, neredeyse Iddianame ilan edilmek üzereyken ancak gönderiyor. Neyse, üzerinde duracagimiz konu bu degil. Yasemin Çongar, "Iddianame'nin ekindeki MIT raporuna göre Ergenekon'de Baykal'da var." diyor. Çongar bu Manseti; Baykal'in bir gün önce Meclis gurubunda yaptigi "Ergenekon Iddianamesinin Hukuki bir degerinin olmadigini" söyledigi konusmasi üzerine attirmis. Ve makalesinin sonunda Çongar, bir yandan Savcilari Baykal konusunda harekete geçmeye çagirirken, öte yandan, öte yandan Baykal'i da açikça tehdit etmekten geri kalmiyor.
IHBAR VE TEHDIT
Önce ihbari okuyalim: "Acaba bu raporlardan, bu semalardan, bu listelerden haberli Ergenekon savcilari, dün Deniz Baykal'in agir salvolarina hedef olunca ne düsündüler?"
Sonra da tehdidi: "Ve acaba, Baykal Ergenekon'un avukatligina soyunurken, kendisini Ergenekon'la baglantilandiran belgeler oldugunun ne kadar farkindaydi?" Bu bizim için sasirtici degildir. Ergenekon Operasyonunu baslatanlar tam da buraya kadar gelmek istiyorlardi. Yani Amerika'nin tam olarak denetleyemedigi tüm kuvvetlerin ortadan kaldirildigi ve sindirildigi bir Türkiye… AKP'nin durdugu yerden olaya bakildiginda ise muhalefetin olmadigi bir Türkiye. Amaç budur ve bu amaç gizlenmemektedir.
YASADIÄzIMIZ OLAY
Geldigimiz noktada "Operasyon"un gerçekte ne olduguna bir kez daha bakalim:
1. Amerika Irak ve Afganistan'da yenilmektedir. Büyük Ortadogu Projesi karaya oturmustur. Projenin yeniden hayatiyet kazanabilmesi için Amerika'nin çok önemli bir hamle yapmasi gerekiyor. Amerika'nin bu amaçla düsündügü hamle; birinci olarak Irak'in Kuzeyindeki kukla devletin resmen kurulmasini, ikinci olarak Türkiye'nin bir mafya-gladyo-tarikat diktatörlügüne dönüstürülmesini öngörüyor. Bunun için basta Isçi Partisi olmak üzere Türkiye'nin bütün yurtsever güçlerinin ve TSK engelinin asilmasi gerekmektedir. Iste bunun için 5 Kasim'da Vasington'da Tayip-Bush görüsmesinde "Operasyonun dügmesine basildi."
2. AKP yöneticilerinin kisisel durumlari, bu ABD operasyonuna kayitsiz sartsiz destek verilmesini gerektirmektedir. Tayip Erdogan hakkinda daha önceden açilmis 13 sorusturma var. Dokunulmazlik zirhinin kalkmasiyla birlikte sorusturma sayisi 33 olacak, 43 olacak. Sadece Sabah-Atv satisi bile Tayyip'i Yüce Divan'a göndermeye yeter. Sadece Citibank'in silinen 3 milyar dolarlik vergi borcu olayi bile basta Unakitan olmak üzere AKP yöneticilerini Yüce Divan'a göndermeye yeter. Onun için AKP yönetimi bütün varligi ile bastan asagi esi görülmemis olan bu kanunsuzluk uygulamasinin arkasinda durmaktadir.
ORTAK ZEMIN
Gelinen asamadan sonra, birer adim geri atilarak bir uzlasma zemini bulunabilir mi? Hatirlanacak olursa bu öneride bulunanlar da olmustu. Bütün bunlar bitti. Eger bir kuvvet, sahte kanit üreterek ve yalanci tanik kullanarak ülkenin kaderi ile ilgili büyük bir operasyonu yürütüyorsa, Eger bir kuvvet, eline geçirdigi basin yayin olanaklarini sistemli bir sekilde bir yalan makinasi olarak kullaniyorsa, Eger bir kuvvet, yalan oldugu kanitlarla ortaya konan bir iddiayi ertesi gün hiçbir sey olmamis gibi ertesi gün elindeki devasa propaganda aygiti ile tekrarlamaya devam ediyorsa, Eger bir kuvvet, yabanci devletlerle isbirligi halinde ülke içinde kendisinden olmayanlari yok etme operasyonu yürütüyorsa, Eger bir kuvvet, kendisinden olmayan herkesi, hapishane ile tehdit ediyorsa ve hapse atiyorsa, Eger bir kuvvet, "Kavgada sinir ve ölçü yoktur" diyorsa; Orada paylasilacak bir ortak zemin kalmamis demektir. Türkiye'deki durum budur.
Ya Amerika ve isbirlikçileri kalacak, ya da Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyeti.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol