"Ögretmen mektuba cevap gönderdi"

ÖÄzRETMEN Songül Ekincioglu'na arkadasindan mektup geldi. Arkadasi büyük sehirde yasiyordu, çikip gitmisti köyden. Oysa ögretmen Kayseri'nin Konaklar köyünde çocuklara "a" yi, "b" yi, "c" yi ögretiyor, denizin ne oldugunu anlatiyor ve "Atatürk" diyordu her lafin basinda...
Arkadasi ise "Gel!" diyordu "Gel! Birak köyü de, büyük sehre gel!" Ögretmen bir cevap yazdi arkadasina; "Gelmem!" dedi ve anlatti niçin gelmeyecegini

"Aksam yorgunlugunda aldim
Mektubunu.
Ellerim tebesir tozuydu
Yikamak istedim
Su yoktu.

Biliyor musun?
Ömer dersine çok çalismisti
Bugün.
Hacer yine saçlarini taratmamis,
Emine parmagini kesmis,
Kalem açayim derken.
Iste onlarla dolu
Bir günümü daha geride biraktim
Yorgunum
Mutluyum o kadar da.

Satirlarinca yikildim
Aksam yorgunlugunda
Yanik bir türkü inler gibi
Köyümün havasinda
Iraktan bir kaval
Isler yüregimin derinligine,
Yine seni duyarim içimde
Ister istemez.
Bu yanik türküleri unuttun degil mi?
Kaval sesi duymayali çok oldu.

Ben Anadolu'da
Yasamin en katisinda
Koca kentleri animsarim,
Arada bir
Bogulacak gibi olurum,
Bir agirlik çöker üzerime.
Ben tozlu yollarda bir basima
Öylesine iç-içeyim ki insanlarla
Seni animsarim çok zaman
Kaçar gibi gidisini
Unutuverisini yasaminin ilk yillarini
Sen sanki kagni arabalarina binmedin mi hiç?
Bostan tarlalari bekledigin olmadi mi ?
Gaz lambasinin isiginda
Anan çikarmadi mi ayagindaki dikeni
Bacin onarirken tek giysini
Öylece beklemedin mi yanibasinda?
Senin canin
Kirmizi seker istemedi mi sanki?

Kizgin toprakta ayagin acirken
Sövmedin mi kendi kendine?
Kar dizboyu olunca
Daha bir zor olmadi mi
Okula gitmek?
Bir kundura özlemi çekmedin mi?

Kör kuyulardan su bekledigin
Arpa ekmegini geveledigin günleri
Unuttun mu yoka?

Kaçar gibi gittin Anadolo'dan
Simdi beni de çagiriyorsun ha?

Gelmeyecegimi
Gelemeyecegimi bile bile

Bu son yanitimda
Ben sana "Gel" diyorum
Birak o batak kenti
Sana yeniden ögretirim
Bu yasami
Bu insanlari sevmesini

Sen yillar önce neysen
Yillarca sonra doganlar
Yine ayni
Degisen bir sey yok.
Onlarin da kisin ayaklari üsüyor,
Onlar da imreniyorlar
Giysisi güzel olanlara

Onlarin da cani
Kirmizi seker istiyor
Ayakalarina diken batiyor üstelik,
Onlarda seni buluyorum hep
Sen daha kaçiyorsun

Unutma
Geç kalmis olacaksin.
Bu köyler bizim köylerimiz
Sen gelmezsen
Su akmayacak çesmelerden
Karanlik birakmayacak bizi hiç
Sen gelmezsen
Ve
Yasama doymadan kapanacak gözler

Gel sen,
Güçlenelim birlikte.
Gel ki
Bu kisir döngüden kurtulsun
Çocuklarimiz

Durma artik,
Geç kalacaksin.
Gel sen, gel ki
Birlikte seyredelim
Günesin dogusunu."
Ve ögretmen simdi bekliyor arkadasini,
Ve de arkadaslarini!
Dopdolu ümitle...
28 Aralik 1972 tarihinde Hasan Pulur'un Milliyet'teki kösesinde çikan bu mektuba ben de asagidaki notu ekledim ve dedim ki..SONGÜL ögretmene bu mektubu yazan ÜLKÜ ögretmen de artik köyde degil. Oda tasimali egitim'den beri köyünü, köylüsünü geride birakti, sehre geldi. Mustafa Kemal ona,"Beni köyün karanliginda kurda kusa dilsiz tanitimsiz birakma... Bundan sonra köyde bayragi göndere kim çekecek, cumhuriyeti kim kutlayacak, yaptiklarimi kim anlatacak, okulu, büstümü kim koruyacak" dedigi halde Ülkü ögretmen de sehre geldi. Simdi köyde bayragi göndere imam çekiyor, cumhuriyeti o kutluyor, Mustafa Kemal'i, çagdasligi o anlatiyor.. Anlatiyor, anlatabiliyorsa eger...
Köyü, köylüyü ögretmensiz, okulsuz birakanlar ÖÄzRETMENLER GÜNÜ'nü kutluyorlarsa simdi onlara diyecek bir sey bulamiyorum.







Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol