O KITAPLAR SIMDI OKUNUYORLAR MI?

Su siralar yüzümü köye dönmüs bulunuyorum. Esnafin, köylünün sikinti içersinde bulundugunu biliyorum. Ben de bir köylüyüm. Onlarin kentsoylulara benzemedigini, günes yanigi olduklarini, toprak kokusu tasidiklarini, harç borç içersinde bulunduklarini, çocuklarini okutmada, evin günlük masarflarini karsilamada nasil kivrandiklarini onlar anlatmasada köy kökenli Halk Aydinlari bunlari bilirler.

Orhan Hançerlioglu mülkiye mzeunu bir yöneticidir. Fakat o yazarligi ve yazdigi kitaplarla taninmistir. Iyi düsünen, iyi arastiran bir cumhuriyet aydinidir. Onun 1950’li yillarda Varlik Dergisinde benim de katildigim bir tartismada destek verdigini unutmus degilimdir.

Orhan Hançerlioglu’nun birçok kitabi arasinda 1951 yilinda yayimladigi ve bir Kasaba Hakimi’nin Anadolu’da yasamini anlatan “KARANLIK DÜNYA” kitabi her zaman ilgimi çekmistir. Osmanli’dan devren cumhuriyetin ilk yillarina sarkan Anadolu Gerçekleri bu kitaptaki Kasaba Hakimi’ne kendilerini derin bir sükût içersinde sunarlar. Bu durum Hançerlioglu, “ANADOLU DERIN BIR SÜKÛT IÇINDE KENDINI TAKDIM EDER” cümlesi ile ifade etmistir. Anadolu tarih boyunca hep bir Kapali Kutu gibi kalmistir. Yahya Kemal Anadolu’yu “ANADOL ANADOLU SENIN NE BÜYÜK NASIBIN VARMIS” biçiminde özetler.

Orhan Hançerlioglu’nun anlattigi KASABA HAKIMI, Atatürk’ün Adalet Bakani Mahmut Esat Bozkurt’un meshur Cumhuriyet Savcisi bugün CUMHURIYET HUKUKUNU SAVUNAN KISILER’dir. Ünlü romanci Resat Nuri Güntekin kitaplarinin bazilarinda bu KASABA AYDINLAR’indan söz eder ve onlarin yalnizliklarini, görev yaptiklari yerlerdeki aci gerçekleri anlatir.

Anadolu’nun derinliginde kalan ve yasanan aci gerçekleri elbet birçok yazar dile getirmistir. KÖY EDEBIYATI dedigimiz kitap dünyasi büyük ölçüde köyün karanlikta kalan taraflarini anlatirlar. Biz de 1950’li yillarda ünlü gazeteci yazar Mehmet Barlas’in babasinin çikardigi PAZAR POSTASI Dergisinde “KÖYÜN DÜNYASI” yazimizda bunu anlatmistik.

KÖYÜN DÜNYASI, nasil bir dünyadir? Süphesiz Köyün Dünyasi  hâlâ aydinlanmis degildir. Köy Enstitülerinin kurucularindan Ismail Hakki Tonguç ondan yani Türk köyünden “CANLANDIRILACAK ve KALKINDIRILACAK” yer olarak söz eder. Sayin Süleyman Demirel gibi köy ve köylü kökenli politikacilar köyün ve köylünün yoksulluk içersinde yasadigini bildikleri içindir ki ikide bir “SEHIRDE NE VARSA KÖYDE DE O OLACAK” derler. Ancak bunun ne zaman olacagini söylemezler. Çünkü köye kenti, uygarligi götürmek hem zor hem de zaman alacak bir seydir.

Türkiye’de köy ve köylü üzerine o kadar çok yazilmis kitap yoktur. Bu nedenle bizim Anadolu ve Rumeli insanimiz fazla anlatilmis degildir. Çünkü Türk halki bütün yönleri ve tarihi, sosyalojik özelligi ve kültürü ile kitaba girmemistir. Parçabuçuk anlatilmistir. Yazarlar Köy-Sehir ayrimindan mi korkmuslardir yoksa Türk insanini yeterince ve geregince tanimadiklari için mi köylünün dünyasina olanca agirliklari  ile girememislerdir, bilmiyorum. Yalniz geçmiste Fakir Baykurt, Kemal Tahir, Mahmut Makal, Orhan Kemal ve Talip Apaydin gibi yazar ve romancilar bu konuyu tartismislardir. Hatta bu tartisma bir kitapçik halinde yayimlanmistir. Bu konusmacilarin içersinde Fakir Baykurt, Mahmut Makal ve Talip Apaydin Köy Enstitülü yazarlardandir. Orhan Kemal ünlü bir hikayecidir ki sairlikten öykücülüge geçis yamistir. Kemal Tahir ise bunlarin içinde Osmanli’yi, yöneticileri, Türk halkini derinligine ve genisligine en iyi anlayip anlatanlardandir. Belki bunlar okunuyorlar ama KÖYÜN ROMANI biçimindeki kitaplarin son yillarda okunduklarini sanmiyorum. Çünkü zamanimizin okuyucu tipi köyü ve köylüyü bildigi kanaatindedir. Oysa Türk köylüsünün tarih içinde edindigi bir YOKSULLUK KÜLTÜRÜ vardir ki ona simdiye kadar kimse el atmamistir. Halkin saga kaymasinda bu kültürün rolü oldugu gözardi edilmistir.

                                   nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol