Köylerde…
Hayvancilik yapan…
Hasbel kader hayvancilikla ugrasan insanlar…
Soruyorum Irfan'a: "Disi erkek kaç kuzu yaptin bu yil?"
Söylüyor.
Soruyorum: "Nasil, erkekleri sattiginda elinde biraz para kalacak mi?"
"Ne erkekleri be Hasan abi. Disileri de satacagiz. Biraz da moruk ayiklayacagiz sürüden… Ancak!"
"Eee! Ne anladik bu hayvanciliktan?"
"Kredi aldik. O ödenecek. Yem borcu var. Gübre borcu var. Falancaya, banka kredisine kefil de olduk. Ödemedi adam. Geçende bana ödeme emri geldi. Ödemezsem haciz gelecek. Elimdeki sürüden alacaklar. Canlari istedigi gibi alacaklar hem de… Iyisi mi!"
Yüzle ikiyüz arasi koyundan yüzde doksanbesi koça gelir.
Bunlarin yaridan çogu ikiz, bazilari üçüz yapar.
Yüzlerce kuzu demektir.
Saniriz ki Irfan, koyun altinda kalacak, sürüyü kirlar almayacak.
Sanirdim ki Irfan, o bir sürü saldirgan çoban köpegini yüzlercelik sürüsü için besliyor günde bilmem kaç ögün.
Baktim ki çocugun önünde birkaç koyun, birkaç keçi…
Hane kalaba.
Gider çok.
Ne kadar yapsalar da hayvan ucuz.
Girdi yüksek, çikti düsük.
Inek besleyenler…
Iki, ikibuçuk inegi var.
Yemeye gelince her biri Timur'un fili kesilir.
Her yil bir buzagi verir.
Iyi de süt verir de…
Bir kilo sütün, bir bardak çay kadar oldugu bir ülkede…
Ve insanlar halâ süt degil, ayran degil, süt ürünleri degil de kara çay içiyorlarsa…
Nazim'in, "Kabahatin büyügü de senin… Demeye dilim varmiyor ama… Kabahatin büyügü de senin, canim kardesim!" dedigi bu ülkede…
Kurban bayramindaki kurbanliklarin, dünyanin öbür yüzünden getirildigi…
Hayvancilik ülkesi diye geçinip kurbanligini kendi üretemeyen bir ülkede…
Kendi hayvancisina kurbanlik bile yaptiramayan, ürettirilmeyen bir ülkede…
Uçsuz bucaksiz daglari, kirlari, meralari olan bir ülkede…
Hayvancilik yapamayan, hevesi igdis edilmis bir köylü toplumu…
Ne çiftçilik…
Ne hayvancilik…
Köylerini hizla terk edip…
Åzehirlerde ucuz isçi durumuna sürüklenen…
Åzimdi…
Birkaç gün sonra seçimler…
Kapimiza gelip dayandi.
Hadi bakalim.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol