"Ne olursan ol, gel. Ister putperest, ister kâfir ol. Istersen tövbeni bin kere bozmus olsan da yine gel…" demis Mevlâna.
Hosgörüde, insana kizmamakta, insani dislamamakta bir numara.
Herkes Mevlâna olamiyor malûm. Tövbeyi bin kere bozmus olsa da çagiriyor Mevlâna.
Tersine, Dervis Kemal, "Olura olmaza eyleme meyil- Insanin önünde hürmetle egil- Mevlâna misali bin kere degil- Tövbeni bir kere bozmussan gelme," diyor.
Bize düsen her halde ortasini bulmak.
Yunus ne demis? "Yaratilani hos gördük Yaratan'dan ötürü!"
Demektir ki, Yunus, Mevlâna'dan geri degil hosgörüde.
Ve bu noktada herkes Yunus olamiyor. Herkes Yunus kadar munis olamiyor.
Biz insanlar atasözlerini söylemeyi, söylemlerimizi atasözleriyle örneklemeyi severiz de uygulamaya gelince...
Önce bütünlemeye kaliriz…
Sonra sinifta.
Mevlâna da Islâm âleminin bagrindan çikmis bir düsünür, bir tasavvufçu, Yunus ta.
Ikisi de hosgörüyü, bagislamayi, tahammülü ön plana çikarmis. Ikisinde de Tanri'ya saygi, insana sevgi var. Bir yerlerde "Enel-hak" duygusu ve düsüncesi ortaya çikiyor.
"Ben Tanri'da Tanri bende
Tanrinin nuru var tende
Gizlidir cümle bedende
Ben Tanrima güvenirim."
Hani, "Sana sah damarindan daha yakindir" denilen Tanri kavrami bu olsa gerek.
Bir baska anlatimla:
"Közünde pisirdim ekmegi asi
Ugrunda veririm bunca savasi
Sana Tanri dedim nabzimin basi
Sakin tökezleme dayan yüregim!" dizelerinde yatan, "Sah damarindan daha yakin!" açilimi bu mudur? Veya "enel-hak" kavraminin açilimi?
Yaratilani hos görmek, Yaratan'dan ötürü…
Sonra bakiyoruz Ortadogu'ya, günümüz itibariyla kan gövdeyi götürüyor.
Bir hazimsizlik, bir öfke selidir gidiyor. Kimse kimseyi hos görmüyor Yaratan'dan ötürü.
Son peygamber Hz. Muhammet'in ölümünün hemen ardindan yasananlara bakiyoruz…
Dört Halife'den kaçi rahat yataginda, olagan eceliyle hakka yürümüs?
Hz. Ali'nin ölüm biçimini tarih yaziyor ve herkes biliyor, camide namaz kilarken Mülcem tarafindan sirtindan biçaklanarak katledilisini.
Mülcem, Müslüman degil miydi?
Oniki Imamlar'in kaç tanesi olagan biçimde, hastalanarak, rahat yataginda, kalp durmasindan, veremden, kanserden, kolesterolden, kisacasi kaçi normal bir ecelle göçünmüstür?
Her biri, Muaviye yanlisi, Yezit taraftari, Mervan soyuna ve yandaslarina ait birileri tarafindan suikast sonucu canlarindan olmustur.
Insan saf saf sormadan edemiyor: K. Maras'ta insanlari düsüncelerinden veya sosyal-düsünsel-etnik yapilarindan dolayi sokak ortalarinda veya evlerinin dört duvarinin arasinda katledenler Müslüman degiller miydi?
Insan sormadan edemiyor: Sivas'ta otel yakanlar, otel dolusu insanin canina kastedenler kimlerdi?
Yani, türkü söyleyen, Pir Sultan etkinlikleri için Sivas'a gidip, can pazarinda otele siginan insanlari yakarak katleden insanlar kimlerdi, neydiler?
Bu soruldugunda, en olmadik, en umulmadik birileri bile, Sivas'in ardindan birkaç gün sonra Basbaglar'daki katliami ortaya atiyor. "Peki, Basbaglar'daki neydi?" diyor.
Sonra yasanan Basbaglar olayini ortaya sürerek, önce yaratilmis Sivas Madimak katliamini ortadan kaldirmak olasi midir?
O da bir yana; Basbaglar olayini ortaya sürdügünüz zaman Sivas Madimak katliami masumlasiyor mu?
Sivas'ta, düsüncelerini açiklayan insanlar varmis, baglama çalip türkü söyleyen ozanlar, sanatçilar, müzisyenler.
Hani, yaratilani hos görüyorduk, Yaratan'dan ötürü?
Hani, Islâmiyet'te hosgörü vardi. Hani Islâmiyet'te Allah'in verdigi cani ancak ve ancak Allah alirdi?
Sivas'ta otel yakan insanlar kimlerdi, neydiler?
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol