"OSMANLI İNSANININ İKTİSADİ OLMA" GİBİ BİR SORUNU YOKTU

Yazının başlığı olan sözü kimin söylediğini bilmiyorum. Sözü ve bilgiyi ilginç bulduğum için bir yere not etmiştim. Zaten Mustafa Kemal Atatürk'de İzmir İktisat Kongresi sıralarında buna benzer bir açıklama yapmış, ekonomiyi bilmediğimizi söylemiştir. Gerçekten de Osmanlı'nın öyle ahım şahım bir ekonomisi yoktu. Osmanlı'nın ekonomisi azınlıkların elindeydi. Osmanoğuları'nın sosyal ve ekonomik hayatını incelediğimiz zaman bu gerçekle karşı karşıya kalırız.
Ekonomi üretim ve ticaret demektir. Üretim yaptığın oranda pazarda yerin ve satacağın bir şeyin vardır. Tarihte kalmış Osmanlı Panayırlarını incelediğimizde görüyoruz ki Osmanlı'nın panayırlarda fazla satacak, fazla bir ticaret yapacak üretimi yoktur. Bunun başlıca nedeni üretim ve ticareti azınlıklara bırakmış olmasıdır. Böyle bir gayretin içerisinde olmadığı da dikkati çekmektedir. Diyelim ki Kırklareli'nin belli başlı ekonomisi nedir? Buğday. Ayçiçeği… Başka? Başka birkaç kalem üründür. Bir yetkili bize demiştir ki, "Kırklareli köfte ekmekle kalkınmaz, üretimi çeşitlendirin."
Üretimi çeşitlendirmek elbet gerekli ve zaruridir. Hiç değilse Kırklareli'nin geçmişinde kalan çeşitlerinden birkaçını üretime dahil etmek gereklidir. Kırklareli bugün iki büyük Sulama Barajı ve birçok Sulama Göleti ile 250 bin dönümün üstünde araziyi sulama imkanına sahiptir. Cumhuriyet Hükümetleri daha ilk yıllarda su kaynaklarını ve akarsuları tespit ederek Trakya'ya topraklarını sulamayı öngörmüşlerdir. O yıllarda Trakya İkinci Çukurova olarak vasıflandırılıyordu. Fakat ne var ki Sulu Ziraate geçtiğimiz, mekanizasyon hedeflerini aştığımız halde tarımda kendinden söz edilir bir devrim yapamadık. Oysa tarım, Türkiye'nin başlıca gündem maddelerinden olduğu için uzmanlar basında tarımı tartışıyorlardı. Tarımsal üretim yoluyla güçlü bir HALK SEKTÖRÜ yaratılacağı söyleniyordu. Hatta Başbakan Ecevit özelleştirilecek Devlet İktisadi Kuruluşlarının önce halkın satın almasının önerileceğini söylüyordu. Tabii söylemler gerçekçi değildi. Halkın, özellikle tarımla uğraşanların, üretim yapanların böyle bir gücü yoktu. Bugün bu kesim yani Halk SEKTÖRÜ dünden daha da zayıflamıştır. Bu durumda Türk insanı nasıl "İKTİSADİ" yani ekonomik olur? Hadi canım sende. Güldürmeyin insanı. Köylerde tarlasını satmayan çiftçi kalmadı.
Tabii bir gerçeği de söylemek gerekir. Cumhuriyet halkı düne, geçmişe göre bugün daha İKTİSADİ'dir. Ekonomik faaliyetlere daha fazla dahildir. Ama ileri ülkeler düzeyinde olmadığı için tarımsal üretimde açıklarımız vardır.
Küresel ısınma iyiden iyiye Türkiye'yi etkilemeye başlamıştır. Yetkililer, uzmanlar bu yıl tarımsal üretimde azalma olacağını açıklamışlardır. Buğday ithalatının gündemde olduğu sinyalini vermişlerdir. O halde sorun nedir?
İnsanımızın, üretim yapan insanlarımızın kendilerini daha "İKTİSADİ" yani ekonomik etken haline getirmesi Bilgi Donanımı, toprak, tarım alanından yeni bilgi ve teknoloji kullanmak gerekir. Aslında Türkiye BİLGİ ÇAĞI'nı yaşamak zorundadır. "Bilgi Çağı'nda bir insanın bilgisi erişebildiği ile sınırlıdır. İstediği ile değil." Bu nedenle insanlarımız işinde ve aşında bilgi sınırlarını zorlamak için bir gayretin içerisinde olmak zorundadır. Zira kendimizi, işimizi tekrarlamaktan kaçınmak zorundayız. İnsanın kendisini yenilemeden, alışıldığı şekilde çalışması, üretim yapması bir kısır döngüdür.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol