OSMANLI DEVLETİ ÜZERİNE BİR TARİH DENEMESİ -II-

Tarihimizin derinliği içinde kalan olaylar da gösteriyor ki (saptırılmadı, yanıltılmadığı zamanlar) halkımız dünya gidişinin dışında dünya gerçeklerine yabancı kalmamıştır. Ulusumuzun doğaya düşkünlüğü, toprağa, hayata bağlılığı, en kötü koşulları iyiye çevirme yeteneği bunu kanıtlamıştır. Ancak ne var ki ulusumuz kötü yönetildiği zamanlarda geri kalmış, sıkıntılar yaşamış, başına birtakım belalar gelmiştir. Bu yüzden istenmeyen şeyleri yaşamaya mecbur kalmıştır. Sözgelimi 1912 Balkan Bozgunu onun başına bir yönetim, bir ihmal belası olarak gelmiştir. Zaman gaflet ve dalalet içinde kalanları affetmemiştir. Şahane Rumeli böyle kaybedilmiştir.
Bir ulusun dünya politikasını, dünyaya bakış açısını yöneticilerin kültür ve felsefeleri belirler. Bölge ve dünya jeopolitiğini, konjöktürünü anlayabilme ve buna göre "Durum Değerlendirmesi" yapabilme ve ona göre de önlem alabilme beceri ve yeteneklerine bağlıdır. Ancak bu bağlamda devletin kuruluşu, yapısı, gelişmesi, yöneticilerin devlet anlayışı da değerlendirmede rol oynar. Devletin yapısına yerleştirilmiş, bulunan sosyal ve ekonomik ilkeler, politikalar, uygulamalar göz ardı edilemez.
Osmanlı'nın devlet yapısı onu ne kadar güçlü, kuvvetli tutmuş ve büyük yapmış ise değişen zamana uydurulmayan bu Devlet Yapısı onun gerilemesine, dağılmasına o kadar neden olmuştur. Bu gerçekler, bu nedenler bilinmedikçe, devletin yönetenlerin tutumu anlaşılmadıkça devlet yapısındaki çelişkilere "Doğru Teşhis" koymak mümkün değildir. Burada söz konusu olan devletin çatısı kadar ondan daha önemli olan devletin temelidir. Devletin temeli çatırdıyorsa binanın çökmesi kaçınılmazdır.
OSMANLI DEVLETİNİN YAPISI VE POLİTİKASI
" Osmanlı Devleti kuruluşundan yıkılışına kadar içyapısında fazla değişikliğe imkân vermemiş bir devlettir." Ekonomik üretimin üstüne değil, ekonomik üretim sınıflarının üstüne oturtur. Devlet kendisini savaş ve fetihten sağlanmış gelirlerle, elde ettiği güçle ayakta tutmaya çalışmıştır. " Savaş ve fetih ortaklarına topraklar vermiş, köylüden, halktan vergi almıştır.
Hazinede para kalmadığı, hazine kurduğu zaman para basmıştır. Osmanlı hükümetlerinin ortağı halk değil, fetih ve savaş ortağı askerlerdir. Devlet toplumun üstündedir, toplumdan ayrıdır. "Osmanlı Devleti'nin dayandığı temel, ayakta tutan payandalar bunlardır. "SAVAŞ, FETİH VE HAZİNE" politikası devletin en belirgin karakteristiğidir." Devletin bu yanına şunun için değiniyoruz: Atatürk'ün kurduğu ULUSAL DEVLET yapısı ve biçimi daha iyi anlaşılsın diyedir. Hiç kuşkusuz bir devletin temel politikası "Savaş, Fetih, Hazine" esasına dayanırsa izlediği yolun sonu Atatürk'ün dediği gibi, "kendisine hiçbir şey vermediğimiz, fakat karşılığında çok şey aldığımız" Türk halkının harcanmasıdır. Ancak ne var ki Osmanlı Devleti'nin politikasındaki bu hususlar uluslararası ilişkilerde ağırlık kazanmış, dikkate alınmış, üzerinde durulmuş şeyler olmuştur.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol