"OSMANLI'NIN CHE GUEVARASI" KIRKLARELI MILLETVEKILI ÖMER NACI

Edebiyat okuyanlar Muallim Naci'yi bilirler de Atatürk'ün DEHASI'ni kesfeden, sair, yazar, hatip ve özgürlük savasçisi, fikir adami Kirklareli Milletvekili Ömer Naci'yi bilmezler. Oysa onun da hakkinda yazilmis kitaplar, yazilar vardir. Ancak ne var ki bilgiye, tarihe uzak bir toplum ATATÜRK'ü ögrenemedigi gibi, Atatürk'ün yakin çevresinde olanlari, yakin silah arkadaslarini da merak edip ögrenmis degildir. Ama "Söyle bana arkadasini senin kim oldugunu söyleyeyim sana" sözünü bilir.
Ömer Naci, Atatürk'ün yasiti, çagdasi bir insandir. 1878 yilinda Istanbul'da dogmus, Kafkasyali göçmen bir ailenin çocugudur. Osmanlinin o kargasa, savaslarin birbirini takip ettigi o dönemde "siire, edebiyata, tarihe" ve de askerlige merak sararak büyümüstür. Namik Kemal'in, Tevfik Fikret'in siirleri ile hürriyeti arayip savunmus, Osmanli mülkünün neresinde savas varsa, nerede halk toplulugu varsa Ömer Naci orada olmustur. Harbiyeden mezundur. Kabina sigmayan, hürriyet ararken hapishaneye düsmüs ve cezaevi duvarina içini ve düsüncesini (Derdi-i millet ile harâb oldu ten / Neyleyeyim ikbali, istikbali ben" diye yazmistir. Bu baglamda onun su dörtlügü de çok ünlüdür
Zillet ile ben yasamam / Çünkü namus gerekir merde / Uçacak ruh-i nizarim diyerek / Gösterin mahser-i kübra nerede"..
Milletin derdiyle harab oldugunu, ancak namuslu yasamak için mert olmak gerektigini söyleyen Ömer Naci Ittihat ve Terakki Partisi'nde bir Jön Türk'tür. Yani atesli bir vatanperver, hürriyet sever, coskulu bir halk önderidir. Onun görev almadigi alan yoktur. 1911'de Mustafa Kemal ile Trablusgarp Savasi'ndadir. "Teskilati Mahsusa'da yani istihbaratta görevlidir. Azerbaycan'da, gönüllü birlikler olusturarak, Çarlik Rusya'ya karsi savasmistir. 1916 yilinda Iran'a karsi Kerkük halkini örgütlemis ve Urumiye sehrini düsmandan geri aldiktan sonra yakalandigi Tifus hastaligindan ölmüstür. Simdi Kerkük'te bir semt onun adini tasimaktadir.
Ömer Naci çok yönlü bir kimsedir. Sair, hatip olmanin yaninda bir düsünür, ayni zamanda bir filozoftur. Harb Mecmuasi onu, "kalemiyle, nutkuyla, kiliciyla, sevgili milletinin ikbaline can veren" bir kisi olarak tanitmistir. Soner Yalçin ise "Beyaz Türklerin Büyük Sirri / EFENDI" adli kitabinda Ömer Naci'yi "Osmanli'nin Che Guevarasi" olarak nitelendirmistir. Mustafa Kemal'e Namik Kemal, devrimci sair Tevfik Fikret'i sevdiren kisi olarak belirtmistir. "Mustafa Kemal'deki Gizli Güç'ü ve dehayi ilk kesfeden" o olmustur.
Lüleburgazli Emrullah Efendi 1910'lu yillarda Osmanli Meclis-i Mebusani'nda Kirklareli Milletvekili ve Maarif Bakani iken Ömer Naci'de bu mecliste Kirklareli Milletvekili olarak bulunuyordu. Mizaci itibariyle suskun bir Milletvekili degildi. Mülkün, Osmanli halkinin sorunlari üzerine hükümete sorular sormakta. Önergeler vermekte, kalkip konusmaktadir. Ittihat ve Terakki Partisi ve mensuplari üzerine arastirma ve kitaplari ile taninan Hintli bilim adami Prof. Dr. Feroz Ahmet onun Milletvekilliliginin kisa sürdügünü, partisini ve partinin liderlerini sert elestirilere tabi tuttugunu söylemektedir. Ünlü romanci, Atatürk'ün yakin çevresi yazarlarindan Yakup Kadri Karaosmanoglu'da ise "HÜKÜM GECESI" adli romaninda Babiâli Baskani'nda Ömer Naci'nin önde oldugunu yazmakta, ihtilâlci, mücadeleci karakteriyle kitleleri pesinden sürükledigini anlatir.
Sunca arastirmalarima ragmen Ömer Naci'nin Kirklareli'nden niçin ve nasil Milletvekili seçilip Meclis-i Mebusan'a gittigini anlamis ve ögrenmis degilim. Kirklareli 1908'den sonra Ömer Naci gibi atesli ve çok yönlü Ittihatçi bir Subayi milletvekili seçecek kadar olgin bir siyasi ortama mi sahipti? Gerçi Ittihat ve Terakki Partisi önderlerinden posta memuru basbakan Talât Pasa'nin Kirklareli Milletvekili Emrullah Efendi'yi Maarif Bakani yapmasini anlamak mümkündür ama Ömer Naci gibi kültürlü, üç dil bilen, hatip, sair, örgütçü, vatanperver bir kisinin Kirklareli gibi bir yerden Milletvekili olmasini anlamak mümkün degildir. Bu nedenle bugün için bilmedigimiz bir durum oldugu kanaatindeyim.
Kirklareli Belediyesi bir önemli yere onun adini verse onur kazanir. Aslinda Kirklareli'ni onurlandiracak o kadar kisi ve söylenmis söz var ki... Bunlarla Kirklareli'ni anlamlandirmak ve onurlandirmak yetisen kusaklari gururlandirmak gerekir. nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol