OSMANLILAR DAHA MI AKILLIYDI BUGÜNKÜLERDEN

Su güzelim ülkenin, güzelim halkin rahatsizligina, huzursuzluguna, öfkeli insanlarin çigliklarina, bagirmalarina, bu ulusal istirabi çekmelerine gerek var miydi? Yoktu ama ATATÜRK'ten sonra gelenler buna gerekli görmüs olmalilar ki ülkemiz ciddi bir rahatsizlaga maruz kalmistir. Bugün dahil, Atatürk hariç, ülkeyi yönetmis, ikbal ve iktidar yasamis hiç kimse bugünkü sorumluluktan kaçamaz.
Bu ayrimcilik, bu çetelesme, bu hirsizliklar, yolsuzluklar, yoksulluklar ve en önemlisi bu CEHALET, üzerinde yasadigimiz topragin ürünü degildir. Bu topraklarin üzerinde yasayanlar böyle olmasini istedikleri ya da islerin bu noktaya gelecegini düsünemedikleri, gelecegi göremedikleri, ülkeyi ve halki tanimadiklari, gaflet ve dalalete düstükleri için bu hastalik ortaya çikmistir. Gelmis geçmis hükümetlerin basinda ve içinde olanlar gelecege hakim olamamislardir. "Hükümet" olmanin gereginde yetersiz kalmislardir.
Osmanli Devleti 300 yil büyümüs, 300 yil küçülmüstür. Sonuçta yok olup giden topraklarindan Mustafa Kemal ve arkadaslari ondan ancak bugünkü Türkiye kadar bir toprak parçasi kurtarabilmislerdir. Yeni Türkiye'yi ve cumhuriyeti miras alanlar ise degil 300, yüzyila gelmeden ülkeyi bölüp parçalanmanin, bunu tartismanin, buna bagli siddet olaylarinin cereyan ettigi ortama getirmislerdir. Ülkenin cografi ve jeopolitik, stratejik durum ne olursa olsun, iç ve dis düsmanlar ne yaparsa yapsinlar bugünkü RAHATSIZ ve HUZURSUZ TÜRKIYE onlarin eserisir. Bu baglamda INSAN'nin önemi aklima geldi. Olaylarda ve gelinen noktada insanin önemini ve rolünü, sorumlulugunu belirtmek için Amerika'li ünlü Çelik Krali ve HAYIRSEVER INSAN Andrew Carnegie (Karneci) nin söylediklerini yazmak istedim
"Birgün gazeteciler bu ünlü Çelik Krali ve Hayirsever insana, elindeki büyük üretim tesisini ve sinirsiz maddesel imkanlarini, bir yangin neticesi ya da bir baska nedenle yitirmis olsa, ne kadar zamanda yeni bastan kurabilecegini sormuslardir.
Carnegie (Karneci) bu soruya söyle yanit (cevap) vermistir
"Üretim tesisinden amaçladiginiz, fabrika içinde yer alan makine ve tezgâhlar, yani sanayinin fiziksel yani (makineler, esyalar, binanin kendisi) ise, bunu üç yil içersinde yeniden yapar, çalisir hale getirebilirim. Yok, bu kaybettiklerimin yaninda, çalistirdigim isçi, mühendis ve müdürleri, yani fabrikada çalisanlari kastediyorsaniz, böyle bir fabrikayi tekrar kurmak için benim ömrüm yetmez"
"Yangindan ilk kurtarilacak listeleri gördügümde, siralamanin ilk maddesinin üstüne, her zaman içimden bir sözcük (kelime) yazmak geliyor
INSAN "ve YÖNETICI" Insanin kendisi, yaptiklari, yapacaklari çok önemlidir. Insan iyiliklerin, güzelliklerin, uygarliklarin, barisin ve savasin nedenidir. Ülkenin rahatsizligi, huzursuzlugu, insanlarin mutsuzlugu, toplumun yozlasmasi, çürümesi, kokusmasi, yetisen kusaklarin sagliksiz ve egitimsiz, issiz güçsüz kalmasi yöneticilerin, Devlet Adami olarak ortaya çikanlarin, ikbal ve iktidar olmanin keyfini yasayanlarin sorumlulugunda olan bir durumdur. Demirel gibi birileri çikar, "Yollar yürümekle asinmaz. Borç yigidin kamçisi, bana sagcilar suç isliyor dedirtemezsiniz derse, Ecevit gibi biri hayalle ülkeyi yönetirse, Özal gibi biri "Bir koyacagiz yüz alacagiz. Benim memurum isini bilir, ben zenginleri severim, Fakir fukara Allahin Ipi'ne sarilsin derse, Mesut Yilmaz gibi biri Avrupa'ya giden yol Diyarbakir'dan geçer diye söylerse, bugünkü Basbakan Avrupa Uyum Yasalari arkasinda ülkede çalkantilar oldugunu, birseyin ayak seslerinin geldigini duymaz ve bunu anlamazliktan görmezlikten gelir, bunlari özgürlügün bir yansimasi, bir sonucu gibi algilarsa, vay o ülkenin haline.
Tabii oturup aglayacak degiliz. Çare ve çözüm bulunacaktir. Ülkemiz bu sikintiyi da atlatacak, düzlege çikacaktir. Bunun için tek birseye ihtiyacimiz vardir Dünden daha fazla yurtsever olmak, dünden daha fazla birlik, beraberlik içersinde gelecege bakmak, gelecek için daha fazla fedakârlaga hazir olmak.. Ülke onun üzerinde yasayanlarindir. Ülkenin bölünmezligi, ulusun birligi onlara baglidir.
nazifkaracam@gazetetrakya.com