ÖROVIZYON YARISMASI

Su "Örovizyon Müzik Yarismasi" seçmeleri bile bu ülkede basina buyruk oldu demek ki. Birilerinin cani öyle istiyor, bu yarismaya ülke adina katilacak olan kisiyi keyfine göre belirliyor.
Hani, yirmi-yirmi bes yil öncesini düsünüyorum da... Bu yarismanin Türkiye kanadi bile mükemmel bir rekabet gerektiriyor, insanlarin bilinçli ve hosgörülü biçimde yarismasini getiriyordu.
Ne oldu, nasil oldu da vazgeçildi o tatli rekabetten? Insanlarin yarismasinin ve dogruya en yakin biçimde ulasmak konusunda çaba harcamasinin önü neden kesilir?
Birkaç yildir öylesine bir uygulama baslatildi. Bir gün haberlerde duyuyoruz "Bu yil Örovizyon müzik yarismasinda ülkemizi Abuzittin Tizses temsil edecek!"
Neye göre belirlediklerini vallahi, billahi, tillahi bilmiyorum. Gözüm de korkmuyor degil ha, mutlaka bir kayirmaca vardir bunun altinda. Çivisi bu denli çikmis bir ülkede... Yani, ülke parasinin bir biçimde kullanimindan sorumlu bakan, naylon faturacilikta, ticari ahlâk sapiminda, yolsuzlukta en damgali, en kanitlanmis insanlarin pirlerinden...
Onun da piri, basindaki. Biri yolsuzlugun piri, basindaki de karesi.
Günlük gazete okuyan insanlarin benden çok çok iyi bildiginden hiç kuskum yok, günümüzün egitim bakaninin ulusalliktan, ulusal duygulardan nice uzak oldugunu.
Günümüzün dahiliye nazirinin, bundan birkaç yil öncesinde Çatalca'da bir mekâni kesfedilmisti yanlis animsamiyorsam. Neydi orasi? Bilen bilir. Ben unuttum.
93'ün Madimak Oteli saniklarinin avukati, o zamanin Adalet Bakani miydi? Böyle bir iz var mi belleginizde?
Hep, kasabanin hirsizi öyküsü geliyor aklima.
TRT'yin basina genel müdür belirlerken bile Emin Çölasan'in deyimiyle bir köy imamini gündeme getiren anlayis, zihniyet...
Örovizyon yarismasina birini belirlerken ne kadar düzgün olabilir, ne kadar yakisikli davranabilir? Bu anlayistan emin olabilir misiniz?
Türkiye'yi birilerine takdim etmek konusunda özgüven yitimindeki bir insani bu göreve getiren kurumu ve yetkiliyi sorgulamak ve bu mantigi yargilayip algilamak gerekir.
Bu yil birini belirlemisler yine Kenan Dogulu.
Bu insan, yaklasik on yildir barlarda, pavyonlarda, gazinolarda, kafayi alabildigine çeken insanlara "Onuncu Yil Marsi"ni pop tarzinda söyleyip yürüyor.
Simdi, ülkemizi uluslararasi bir sahnede temsil yetkisi verilmis.
Kim vermis? Nasil ve neye göre vermis? Niçin? Kistas neydi, neye göreydi? Mantik nedir?
Zat-i âlîleri, yarismaya Türkçe disinda bir dille katilmayi koymus kafasina. Güvenmiyor Türkçe'ye.
Türk diline özgüvenini bu denli yitirmis bir insana uluslararasi ortamda Türkiye'nin onurunun güvenilmis olmasi öncelikle çok aci degil midir? Acidir.
Yapacagi is konusunda en basta kaosa girmis bir insan bu saatten sonra ne yapabilir ve ne kadar basarili olabilir?
Söz konusu sahis, bu saatten sonra beste yapacak. Bu besteyin ne menem bir sey olacagi bütünüyle belirsiz.
Üstelik, simdiden strese girmis durumda kahramanimiz. Nasil yapacak ta kime
begendirecek. Ingilizce yaparsa Türkçeciler kinayacak. Türkçe yaparsa birileri küçüm-seyecek, elestirecek.
Durum bütünüyle futbol maçlarinin sonrasinda skor yorumcularinin isine dönecek. En kötü kadroyla bile rast gele yengi almis bir takimin çalistiricisini yere göge koyamayan skor yorumculari... En iyi kadroyla bile yenilgiye ugrayan takimin çalistiricisini yerden yere vururken harap ve bitap düsüyorlar.
Aynisi olur yine. Kenan çocugumuz, olur'a, Sertap kizimiz gibi baslarda bir yer bulabilirse kendine ki Türkçe söylemez de acem yalakaligina saparsa, neden olmasin... Ben ve benim gibi geri kafalilar, tutucular, Sertap kizimizda oldugu gibi yine sevinmeyecekler. Aynen Orhan biraderimizin lekeli zaferine sevinemedigimiz gibi.
Oysa, diyorum ki Türkçe'ye israrla önem ve özen gösterilmelidir. Türkiye ve Türkçe dünyaya tanitilmalidir. Böylesi olaylar, ortamlar, kendimizi dünyaya duyurabilmek, tanitabilmek için ne kadar da önemli firsatlar.
Kenan oglumuz tutar da Ingilizce bir seyler bagirir, haykirirsa, birileri Türklerin ingilizce dil kullandiklarin sanirlar her halde. Sertap ta dirilir belleklerine. Bakarsiniz artik onlara da fazla ilginç gelmeyebilir.
Kötü bir Ingilizce'yle bir de sonuncu-monuncu olmaya. Kenan'i kimse kurtaramaz o durumda.
Akli eren birileri bu çocuga bir seyler söylesin. Burasi solçanacik oynanacak yer degil.
Çocuklugun geregi yok.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol