ORMANLARIMIZDA GEÇMISI KAZANMAK MÜMKÜN MÜ?

Avrupa Birligi kapsaminda Bulgarlarla Sinir Ötesi Isbirligi’nde bulunan Kirklareli’nden birtakim kimseler ve kuruluslar ne gibi proje gelistirdiklerini ve bu projelerin Kirklareli’ne ne gibi faydalar sagladigini bilmiyorum. Ancak fazla da elle tutulur bir sey oldugunu düsünüyorum. Neyse, bu Proje Gelistirme Modasi da geçecektir. Geçmise dönüp bir bakacagiz ki ortada bir sey yok.

Yanilmiyorsam bundan 3-4 yil önce yine bu Sinir Ötesi Isbirligi çerçevesinde Bulgarlarin hazirlayip bizim kabul ettigimiz bir ISTRANCALARIN REHABILITASYONU (IYILESTIRME) PROJESI olacaktir. Dünyamizin en yasli daglari arasinda bulunan Istrancalar (Yildiz Daglari) geçmise dönük iyilestirilecek, geçmisteki o orman, av ve yaban hayati zenginligi iade edilecek ve Istrancalar tarihin o görkemli kimligine dönüstürülmüs olacak.. Hayal ile gerçek arasi bir sey.

Bundan 50-60 yil öncesi Kirklareli ormanlarini, Istrancalari bilen, hatirlayan bir kimseyiz. Buralarda nasil bir orman zenginligi, bitki örtüsü, Av ve Yaban Hayati bulundugunu yakindan görmüs, bilenlerden dinlemis, anlatip yazanlardan okumus birisiyiz. 1830’lu yillarda Istranca eteklerinden geçen eski Istanbul Yolu’nu takip ederek Avrupa’ya dönüs yapan bir seyha (Gezginci) Kirklareli taraflarina geldiginde buralarda gördügü orman zenginligi için “Yazin Deniz Serinligi Veren Ormanlar” olarak anlatmistir. Oysa simdi bu ormanlarin yerinde yeller esmektedir. Özellikle Av ve Yaban Hayati hemen hemen tamamen yok olmus gibidir. Halbuki Kirklareli ormanlari, Istrancalar Osmanli Sultanlarinin AV BÖLGESI idi. Okuduk ve yazdik ki Padisah Avci Mehmet Kirklareli ormanlarinda düzenledigi av partilerinde bir günde 150’nin üstünde çesitli yaban hayvani vurmustur. Biz 1948’de sinirboyu bir köyde ögretmenken Sürek Avi’na çikan 40-50 kisilik bir grubun bir günde 5 karaca, 2 geyik, tavsan ve tilki vurduklarini biliyoruz. Simdi bu av ve yaban hayati yoktur. Ne olmustur bu doga zenginligi? Iki ayakli keçiler mi yoksullastirmistir ormanlari? Derelerde baliklar, ormanlarda yaban hayati, havada kuslar Dogal Çevre’yi birakip yok olup gitmislerdir. Görülüyor ki dogadan hep almisiz, fakat dogaya bir sey vermemisiz. Bu bir Yok Olus’tur. Bu dogal hayati bugün geriye getirmek mümkün degildir. Bize göre uzun vadede mümkündür. Ancak bu baglamda yapilacak çalisma olursa bu bir Devlet Politikasi olacaktir. Longoz Ormanlari gibi pilot bölgeler olusturmak, buralarda avlanmayi yasaklamak, av ve yaban hayatinin üremesine, gelismesine imkan saglamak gerekir. Gürlügünden, sikligindan insanlarin kaybolduklari yerlerde doganin korunmasi halinda bir seylerin olmasi mümkündür. Ama evvela devletin ciddi bir ÇEVRE VE ÇEVRECILIK POLITIKASI olacak, çevreyi koruyan, kollayan insanlar yetistirecek. Yani olayin egitimini verecek. Öyle bir egitim verecek ki bu egitimi alan insanlar ve topyekûn bir halk dogayi koruma ve kollama savasi içersinde olacaktir. Ancak simdi biz halk olarak böyle bir egitimden, Çevre ve Çevrecilik bilgi ve bilincinden yoksunuz. Onun için çevremiz kirlidir. Topragimiz, havamiz, suyumuz kirlenmistir. Avrupa Birligi Türkiye’nin en önemli sorunlarindan biri olarak Çevre ve Çevreciligi görmektedir. Türkiye’de insanlarin çevreci olabilmeleri, çevreyi kurtarabilmeleri için milyar dolarlara ihtiyaç vardir. Türkiye’nin ise dogayi kurtaracak parasi yoktur.

Dünya Gerçegi’nden ne kadar uzaktayiz, görüyor musunuz?

                                          nazifkaracam@gazetetrakya.com

 

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol