ONLARIN İNEKLERİ YILDA 7, BİZİM İNEKLER 2 TON SÜT VERİYOR

13 - 14 yıl önce Gazeteci Yazar Necati Doğru yazmıştı. "Avrupalı inekler yılda 7 ton süt verirlerken bizim inekler neden 2 ton süt vermekle yetiniyorlar" diye sormuştu. Bunun nedenini ineklerde değil, ineklerin bakıldığı şartlardan, çiftliklerden ileri geldiğini söylemişti.
Yeni kuşaklar bilirler mi bilmezler mi bilmem ama Cumhuriyeti kuranların ilk ele aldıkları sorun ülke hayvancılığı olmuştur. Savaşlar nedeniyle hayvanlar beslenememişler, zayıf kalmışlar ve tabii bunun sonucu et ve süt verimleri düşmüştür. Bir başka neden de ülkemizin hayvan ırkı fazla süt ve et veren cinsten hayvanlar değildir. Bu hayvan ırkının zaman içersinde ıslah edilmesi, verimin arttırılması gerekir. Bu amaçla Damızlık Boğa sorunu ele alınmış, hayvan ahırlarının sağlıklı hale getirilmesi, hayvanların beslenme şeklinin kaliteli hale getirilmesi üzerinde durulmuştur. Fakat bütün bu gayretlere rağmen Batılı ve İsrailli ineklerin et ve süt oranlarına erişmek mümkün olmamıştır. Verim biraz artmıştır ama hayvancılığı ekonomik hale getirememiştir.
Hollanda, Belçika, Almanya, Macaristan, İsrail gibi bazı ülkelerde hayvancılık çok ileri gitmiştir. Hayvanlardan alınan et ve süt yüksek oranlara erişmiştir. Bu durumu göz önüne alan Türkiyeli uzmanlar, hayvan cinsinin değiştirilmesi yoluna gitmişler, 1960'lı yıllarda bu ülkelerden Hoşteyn, Montofon cinsi hayvanlar ithali gerçekleştirmeye ve buna paralel modern ahırlar inşasına, beslenme usullerinin daha rasyonel hale getirilmesi yollarına başvurmuşlardır. Besi ve Süt Hayvancılığı bu sayede daha ileri bir aşamaya getirilmiştir. Devlet hayvancılığı desteklemek için krediler açmıştır. Hayvan Çiftlikleri kurulmasını teşvik etmiştir. Ziraat mühendisleri hayvan bakıcılarını aydınlatma yoluna gitmişler, geleneksel hayvancılığın verimli olmadığı üzerinde durmuşlardır.
Bütün bu önlemlere, hayvancılıkla ilgili eğitim ve bilgilenmeye karşılık süt ve et veriminin ne kadar arttığını, artıp artmadığını bilmiyorum. Ama fazla arttığını sanmıyorum. Hayvancılık pek gelişmemiştir. Türkiye et ithal eden bir ülke konumunu muhafaza etmektedir.
Görülüyor ve anlaşılıyor ki hayvancılık yüksek düzeyde bir eğitim ve bilgiyi gerekli kılmaktadır. Hayvanların beslenmesi, sağlıklı olması son derece önem taşımaktadır. Keza bakıldıkları ortamlar, ahırlar fenni ve teknik olmak zorundadır. Bu yapılmadığı, geleneksel biçimde bakılmaya devam edilmesi halinde bizim inekler fazla süt, fazla et veremezler. İnek, öküz ve danaların çağdaş hayvancılık ortamlarında bakım ve beslenmeleri ve bunda ısrarlı olmak zorunlu hale getirilmiştir. Hayvancılık zahmetli iştir ama gereği gibi yapılması halinde son derece verimli ve ekonomiktir. O zaman yılda 2 ton yerine 7 ton süt, 200 kilo et yerine 500 kilo et almak ve hatta daha fazlasını almak mümkün olacaktır. Uzmanlar öyle söylüyorlar.

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. Bir hayvanın kendi yavrusu için ürettiği sıvıya benim neden ihtiyacım olsun ki neden yavrusuna vermesi gerekirken ben alayım.İlk doğduğumuzda belli bir yaşa kadar anne sütüne ihtiyaç duyarız.Eğer gerçekten sürekli içmeye ihtiyacımız olsaydı büyüdüğümüzde de annelerimizden süt emmeye devam ederdik.Bu kadar doğal sürecin dışına çıkmaya gerek var mı ? Ayrıca sütün kalsiyum açısından insana faydalı olmadığı da ortaya çıkmıştır.Kemik erimesi olan çok olduğu ülkeler en çok süt tüketen ülkelerdir.Lütfen araştırıp kendimiz görelim gerçekleri.