ONLAR DIKTATÖRKEN ATATÜRK DEMOKRATTI

Altmis yillik demokrasi tarihimizde Atatürk'ün son yillardaki kadar bittigi, tükendigi, mirasindan geriye bir sey kalmadigi söylenmis degildir. Bu tabii sagci basinda ve Mütareke Kalemleri tarafindan sürdürülen olumsuzluklar dikkate alinarak yapilan bir degerlendirmedir. Oysa ATATÜRK'ÜN BITTIÄzI yerde yeni bastan Samsun'a çikacagini düsünmek lazimdir. 19 Mayis Anadolu'da bir atesin tutustugu, bir ruhun uyandigi tarihtir. Fakat bunu geçelim. Zamani gelince Atatürk'ü bitirenler de Atatürk'e sarilip "Bizi Kurtar" diyeceklerdir. Yani, O'nun ne yaptiysa güzel yaptigini, ulusu ve vatani için yaptigini, simdi O'nun sayesinde efelendigimizi söyleyeceklerdir. Onikiye bes kala Atatürk'e karsi olanlarin onikiyi bes geçe Atatürkçü olduklari bu ülkede çok görülmüstür.
Bu ülkede Atatürk için olumsuz bir sey söylemek isteyenler O'nun diktatörlügünü de ele alip elestiri yapmak istemislerdir. Geçen gün Cumhuriyet'te Deniz Kavukçuoglu "Malezyalasmak Ya Da Malezyalasmamak" baslikli yazisinda bu konuya deginiyordu. O'nun yasadigi dönemde Almanya'da , Italya, Portekiz ve Ispanya'da diktatörler vardi. Fakat Atatürk ise Türkiye'de "Ben arkamdan kendime diktatör dedirtmem" diyerek 1930'lu yillarda çok partili hayata geçmek için yakin arkadasi Fetih Okyar'a parti kurdur yakin çevresinden bazi kimselerin de bu partiye girmelerini, vazife almalarini tesvik ediyordu.
Fakat ne yazik ki bu çok partili hayata geçis, yani demokratiklesme çalismasi basarisizliga ugramis, halk üç ayda mürteci durumuna düsmüs, yedi yillik cumhuriyet temellerinden sarsilmaya, tarikatlarin ve mensuplarinin genç cumhuriyeti kusatmaya, teslim almaya kalkistiklari görülmüstür. Bu konuda, bu denemede dahi Atatürk Türk halkina olan güvenini yitirmemis, o zaman Basbakan olan silah arkadasi Ismet Inönü'ye, "Ismet her sey mahvoldu, yeni bastan baslamaya var misin?" demis, demokratiklesmeyi zamana, kosullarin olusup olgunlasmasina birakmistir. Bu durumun zamanini da ondan sonra gelen, Ikinci Cumhurbaskani Ismet Inönü 1945'de tayin etmistir.
Celal Bayar ve arkadaslarindan bir parti kurup demokrasiye geçis yapmalarini istemistir. Bu halk 1946 yilindan beri çok partili hayati yasamakta, sandaga gitmekte, ülkeyi yönetecekleri seçmektedir. Bugün onu yaptik, bunu yaptik diyenler Atatürk'ün, Ismet Inönü ve Celal Bayar'in açtigi yoldan yürüyenler, yürümekte geç kalanlardir. Çünkü Türkiye, Avrupa'nin istedigi hukuki düzenlemeleri, reformlari çok daha önceden yapmaliydi. Bugün Türkiye Avrupa Birligine girmek için kapida bekletiliyorsa bunun sorumlulari 1960 yilindan beri Türkiye'yi Avrupa'ya hazirlamayanlardir. Bu süreçte bir kisim siyaset esnafi Batililasma demis, bir kesim de Avrupa'yi Tu kaka etmistir. Sonuçta herkes Avrupa Birligi'ne girme konusunda birlesmislerdir. Daha dogrusu birlesmis görünmektedirler. Çünkü Avrupa, Türkiye'deki bir kisim politikacilarin kafasinda Dogu'ya Dönmek için firsat sayildigini söylemektedirler. Hatta Avrupa Birligi'ne girmeyi bunun için kullandiklarini belirtmektedirler. Dogru degilse, onlarin boynuna.
Atatürk demokratiklesmenin yolunu açmaya çalisirken 1930'lu yillarda Hitler Almanya'da, Musolini Italya'da, Franco Ispanya'da, Salazar Portekiz'de fasist yönetim kurmaya çalisiyorlardi. Sonunda bu diktatörlerin tümü ülkelerini, halklarini perisan edip tarihin çukuruna gitmislerdir. Fakat buna karsilik dünyanin sayginligi hâlâ Mustafa Kemal Atatürk'ün üzerindedir. O'nun mezarini yilda 8-10 milyon insan ziyaret etmekte, minnet ve sükranlarini sunmakta, Vefa Borcu'nu ödemektedir. Bu nedenle ATATÜRK BITMEZ. Zaman O'nu daha büyütüyor, daha aranir hale getiriyor. Halkin Anitkabre kosmasinin nedeni budur. Bu Atatürk beyni hasta olanlarda baska Atatürk'tür. Ulusun, dünyanin Atatürk'ü, Türkiye'yi yücelten, Türkiye'ye hayat veren Atatürk sonsuza kadar Türklerin ATASI'dir. Bu baglamda derimki hiç kimse yanlis yapmasin, yanlisliginda israr etmesin. Atatürk'ün tekin degildir.
nazifkaracam@gazatetrakya.com