ÖNCE YAKALIM SONRA SATALIM

Bir süre önce gazeteler 2B Planindan söz ettiler. Bu plan 1981 yili öncesi bilim ve teknik adamlar tarafindan orman vasfini kaybettigi tespit edilen araziler demek olmaktadir."Hazine adina orman disina" çikarilan bu araziler Türkiye genelinde 475 bin hektari bulmaktadir. Demek oluyorki yanmanin yakilmanin disinda 475 bin hektar orman baska nedenlerle yok olmustur. Simdi bu hükümet yerleri satmayi ve buradan 20 milyar dolar para elde etmeyi düsünmekte, bu baglamda çalismalar yapmaktadir.
Orman vasfini kaybetmis araziler ülkenin her yerinde yoktur. Bu araziler ormanlarin yogunlastigi bölgelerdir. Yaklasik 20 dolayinda il bu kapsama girmektedir. Kirklareli de bu listenin içindedir ve satilacak orman arazisi itibariyle 20 il içinde ortalarda bulunmaktadir. Bu listeye göre Kirklareli'nde 14.757 hektar orman arazisi satilacaktir. Süphesiz bu arazilerin büyük kismi yurttaslar tarfindan islenmekte, degisik amaçlar için kullanilmaktadir. Bu demektir ki Kirklareli ormanlari 15 bin hektar dolayinda azalmistir. Sinirlar çekilmistir. Orman içinde bos alanlar büyümüstür. Özellikle turistik bölge illerinde satilacak orman arazisi daha fazladir. Bu noktada Antalya basta gelmektedir. Onu Mersin, Balikesir, Mugla, Samsun, iç kisimlarda Bolu, Adapazari, Istanbul ve izmir izlemektedir. Buralarda ormanlar yakilmak, kaçak kesimler suretiyle orman vasfini kaybetmis araziler yaratilmaktadir. Ancak Orman Bakanligi orman vasfini kaybeden alanlarin giderek sinirlarini genisletmesini bu tür olaylara baglamaktan uzak görünmektedir. Sanki bu alanlar dogal olarak meydana çikmaktadir.
Amerikan Uzay Merkezi NASA ve bilim adamlari Türkiye'nin giderek çöllestigini, önlemler alinmadigi taktirde çöllesmenin hizla devam edecegini söylemektedirler. Yani ülkemizi KURAK ve ÇORAK bir gelecek beklemektedir. Galiba bu nedenle olacaktir ki hükümet Zorunlu Agaçlandirma, Agaç Dikme Mecburiyeti anlamina gelen bir yasa üzerinde çalismaktadir. Tabii bu yasa çalismasi geç kalmis bir çalismadir. Önlemin orman sinirlarinin geri çekilmeye basladigi an bu tedbirlerin alinmasi yönüne gidilmesi gerekirdi. Ancak ne varki çok partili hayatta en fazla zarar gören ormanlar, en fazla affa ugrayan orman cezalari olmustur. Yani ormanlarin yagma edilmesine ikbal ve iktidar ugruna göz yumulmustur. Bu süreçte durumdan memnun görünen orman köylüsü bugün sikintiya düsmüstür. Tabii kuyunun dibi görülmüstür.
Orman köylüsü, ekonomik faaliyet alani dar, ormanlardan geçinen yerlesim birimleri demektir. Ormanlardan daha fazla yararlanma imkani kalmayinca orman köylüsü yokluk ve yoksulluk sinirinin altina düsmüstür. Kirklareli'nde bu durumda 5-6 bin insan vardir. Kofçaz, Demirköy, Pinarhisar ve Vize'nin bazi köyleri bu insanlarin yogun biçimde yasadiklari yerlerdir.
Bizim toplumda gerçek anlamda AÄzAÇ SEVGISI var midir bilmiyorum, hiç de düsünmedim. Ormanlar azaldigina göre, ormansizlasan arazilerin sinirlari genisledigine göre Agaç Sevgisi'nden söz etmek biraz zor gibi geliyor. Bu konuda acimasiz bir tutum ve davranis içerisindeyiz. Vatanin kalbinin ormanlarda attigini unutarak, baltayi agaca vurmaktayiz. Mekke'nin Yesili'ni sevdigimiz kadar Orman Yesilini sevmedigimiz ortadadir. Sözgelimi "Ormanlari deniz serinligi veren", "Meyve Cenneti" oldugu söylenen, baglari yollara kol attigi yazilan Kirklareli'nde simdi bunlarin hiçbiri yoktur. Ne olmustur da Kirklareli'nin bu özelligi ve zenginligi kaybolmustur? Bir düsünsenize.
Amerikali yazar Hemingway'in Türkçe'ye çevrilmis "VATAN SANA NE DER?" adini tasiyan kitabini okumadigimiz için bize bir sey demez ama, su VATAN kelimesi çok sey söyleyip anlatir. Vatan bize herseyi der ve bizi gelecek için sorguya çeker. Bunu biliyormusunuz?
nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol