"OL MAHILER KI DERYA IÇREDIR DERYAYI BILMEZLER"

Fakat bunda bile kuskulu ve tereddütlüyüm. Çünkü agaçlandirma maliyeti yüksek bir çalismadir. Su kadar orman yok olmus, bunu mühimseyen bir toplum degiliz.
Uzmanlar, bilim adamlari küresel isinmadan, iklim degisikliginden söz ediyorlar ki bu yaz asiri sicak ve kurak geçmesi böyle bir olayi yasadigimizi göstermistir. Bu durumu dikkate alan bazi ülkeler suyun tutumlu kullanilmasindan tutun da yeni orman alanlari yetistirmeye, yeni su kaynaklari bulmaya kadar bir sürü önlemler almaya, planlamalar yapmaya baslamislardir. Ülkemiz de bu kapsamdadir. Çevre Orman Bakanligi hazirladigi "ACIL EYLEM PLANI" cümlesinden bazi hazirliklarini bitirmis durumdadir. Bu baglamda Bakanligin bir yasa tasarisini gündeme getirdigini, üzerinde çalismalarin devam ettigini medyadan ögrenmis bulunuyoruz.
ÇEVRE ve ORMAN BAKANLIÄzI'nin hazirladigi yasa tasarisina göre Türkiye'nin 81 Il'inde 500 bin hektar alanda 400 milyon agaç dikilmesi öngörülmektedir. Her insanimiz yilda üç agaç fidani dikmekle yükümlü olacaktir. Böylece Milli Agaçlandirma Kanunu'da islerlik kazanmis olacaktir. Demek ki Türkiye'de bir Agaçlandirma Yasasi vardir ama yeterince uygulanmadigi anlasilmaktadir. Basra yandiktan sonra Basra'yi kurtarmak diye bir söz vardir ya bizim bu baglamdaki isimiz de ona benziyor. Ormanlar yanip kül olduktan, orman alanlari küçüldükten sonra yasaya islerlik kazandirmayi düsünmek anlasilir sey degildir.
Türkiye geçmise oranla ormanlari azalmis bir ülkedir. Bunu yasli insanlarimiz da söyleyip durmaktadirlar. Sözgelimi Kirklareli'nde 60-70 yil önce yasamis bir insan notlarinda, yazdiklarinda Yanik Kisla'nin yapiminda kullanilan agaçlarin Kirklareli'nin hemen kiyisindaki ormanlardan temin edildigini yaslilardan dinledigini söylüyorsa bu bilgiyi dikkate almak gerekir. Biz dahi 60 yil önce Karadere Köyüne ögretmen olarak giderken, Hediye (Armagan) Köyü ögretmeni ile Demircihalil Köyü ormanlarinda kayboldugumuzu hatirlariz. O kadar sik ve gür bir orman vardir ki içinden çikilmasi zordu. Simdi o ormanlar nerede? 150 yil önce buralardan geçen yabanci seyahalar (gezginciler) anilarinda, kitaplarinda Kirklareli ormanlarinin yazin deniz serinligi verdigini yazarlar. Özellikle benim köyümün (Poyrali'nin) oralarda büyük gövdeli agaçlarindan söz etmektedirler, ki ben bile 70 yil önce ulu agaçlar bulundugunu bilmekteyim.
Geçmisin gelecege faydasi var midir? Vardir. Böyle bir durumu bilmek bile gelecege isik tutmasi bakimindan faydalidir. Cumhuriyeti kuranlar bu gerçekleri bilerek ülkenin sorunlarini ele almislardir. Su an elimde 1923 yilina ait Kirklareli'nde Agaç Bayrami'na iliskin bir fotograf vardir. Demek ki o yillarda insanlar Orman Sevgisi'ni bir egitim, agaçlandirma, ormanlari koruma vesilesi saymislardir. Ormanlarin korunmasini askerlere vermislerdir. 1940'li yillarda ormanlari koruyan ORMAN ASKERLERI vardi.
"EFSANEDEN GERÇEÄzE KIRKLARELI" kitabimi yazarken ormanlar konusu geldiginde bir yerde Filipinler'de her insanin yilda on agaç dikmek, bunlara bakmak mecburiyeti bulundugunu okumus, bu bilgiyi kitabima aktarmistim. Biz bu tür mecburiyeti insanlarimiz için yeni sicacik yasa tasarisinda düsünmekteyiz. O da on agaç degil, üç agaç dikme mecburiyetini düsünmekteyiz. Böyle bir mecburiyet gelirse sevinmeliyiz.
Bir Alman sairi, "ALMANYA'NIN KALBI ORMANLARINDA ATAR" der. Ormanlar sert gövdeli agaçlardan olusan yeryüzü örtüsüdür. Doga sartlarina daha dayanikli, topragi daha koruyucu bir özellige sahiptirler. Ormanlarini kaybeden topragini, sularini da kaybetmis demektir. Romalilarin, Trakya'da tespit ettikleri nehir gibi akar o 85 dere simdi nerededir? Bir düsünsenize. Doga zenginligini yitirmekte fakat biz farkinda degiliz. Ne demis sair
"Ol mâhiler ki derye içredir deryayi bilmezler." Yani baliklar denizin içindedirler fakat denizin kiymetini bilmezler. Öyle degil mi?
nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol