ÖĞRENCİSİ NAZİF KARAÇAM'IN ÖĞRETMENLİĞİNİ ANLATIYOR

Nazif Karaçam Hamdi Helvacıoğlu İlkokulu'nda öğretmenimizdi. Birinci sınıftan son sınıfa kadar bizi okuttu. 52 kişilik bir sınıftık.
Disiplinli bir öğretmendi. Bizim tertipli, düzenli olmamıza, sınıfın temiz tutulmasına, her şeyin yerli yerinde olmasına özen gösterirdi. Bu yüzden sınıfımız farklı bir sınıf olarak söylenirdi. Öğretmenimiz sınıfta olsun veya olmasın hiç kimse bizim sınıfta olup olmadığımızı fark edemezdi.
Velilerimizle sıkı ilişki ve diyalog içerisine girerdi. Sık sık sınıftaki öğrencilerin velileri ile toplantılar yapardı.
Velilerimiz, öğretmenimizin bir dediğini iki etmezdi. Çünkü onu sever ve sayarlardı. Bu nedenle sınıfa yardımda yarış ederlerdi.
Kırklareli okullarında ilk defa bizim sınıfımızda radyo olmuştu. Veliler masa ve kitaplık yaptırıyor, masalara örtü alıyor, pencerelere perde yaptırıyorlardı. Sonra bu okulda moda olmuştu.
ÖĞRETMENİMİZİN ÇOK FARKLI BİR ÖĞRETİM METODU VARDI.
1. Ödevlerimizi velilerimizden yardım almadan yapmamızı isterdi. Yapamadığımız ödevler, çözemediğimiz problemler olursa onu sınıfta birlikte hallederiz derdi. Bize, bilgi de emek karşılığı elde edilir. Hayatta yardım almadan iş yapmayı bilin ve alışın. Başarmaya çalışın diye söylerdi.
2. Yurt ve dünya haberlerini mutlaka dinlememizi, sonraki gün sınıfta ilgimizi çeken bir haberle gelmemizi isterdi. Günün haberlerini sınıfça konuştuktan sonra en önemli bulduğumuz bir haberle derse başlardık.
3. Ödevlerimizi, derslerimizi KÜME ÇALIŞMASI şeklinde yapardık. Küme çalışmasını ilerde, hayatta birlikte iş yapmanın şekli olduğunu söylerdi.
Bilgi sahibi olmamız için ilgi göstermemizi ister, bilginin kaynağına tek başımıza gitmemizde titiz davranırdı. Bu maksatla sınıfımıza konularla ilgili, özellikle tarih ile ilgili kişileri davet ederdi. Biz öğretmenimiz sayesinde savaşları, savaşı yapanlardan öğrendik.
4. Ders kitapları dışında kitaplar okumamızda ısrarlıydı. Herkese okumak için kitap aldırır, onları sınıfta anlattırır, kompozisyonumuzu geliştirmemiz için okuduklarımızı özetlememizi isterdi. Okuduğumuz kitapları sınıf kitaplığına koyardık. Zaman zaman da onları köy ve kasaba öğrencilerine gönderirdik.
5. Bütün derslerimiz önemliydi. Fakat Tarih, Coğrafya ve Türkçe derslerine daha fazla ağırlık verirdi. Türkçe metinleri mutlaka analiz ettirirdi. Konunun özünü bir iki cümle halinde yazmamızı isterdi. Ödevlerimiz günü gününe kontrolden geçerdi.
6. Çarşamba günleri öğleden sonra okulun sosyal faaliyetlerinde biz okulun konferans salonunda, sahnede, mikrofonda konuşma eğitimi yapardık. Öğrenci arkadaşlarımıza okuduğumuz kitapları anlatırdık. Şiirler okurduk. Daha ikinci sınıfta iken yerel gazetelere yazı yazmaya başlamıştık. Gazetede yazıları çıkanlardan biri de bendim.
7. Okullar arası bilgi ve kompozisyon yarışmalarında çok zaman iyi dereceler alırdık. Milliyet Gazetesi'nin bizim öğrenciliğimiz sırasında Türkiye genelinde başlattığı BİLGİ YARIŞMASI'nı Kırklareli'nde ilk defa bizim sınıf öğrencileri kazanmıştı. Kolej sınavlarında, sene sonu sınavlarında önde gelirdik. Okulun kurucusu Hamdi Helvacıoğlu'ndan armağan olarak saat alırdık.
8. Bir de bize sık sık şunu söylerdi; Başkalarına benzemek için uğraşmayın, kendiniz olmaya çalışın. Ezber derse şiddetle karşıydı. Aklınızda kalanı anlatın derdi.
9. Öğretmenimiz Nazif KARAÇAM REHBER ÖĞRETMEN'di. Onun öğrencisi olmak bir ayrıcalıktı.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol