"Nükleer Pahali, Kirli ve Tehlikeli!"

Çevresel sorunlarin hiç yasanmadan çözülmesi hedefiyle illere ait kesinlesmemis Çevre Düzeni Planlarini yakin takibe alan TEMA Vakfi, Mersin Akkuyu'ya nükleer santral yapilmasi amaciyla, 1/100.000 ölçekli Mersin-Karaman Çevre Düzeni Plani'nda yapilan tadilata itiraz etti. Itiraz kabul edilmeyince de santralin islendigi Çevre Düzeni planlarinin kismi iptali ve yürütmenin durdurulmasi talepleriyle dava açildi. 
TEMA Vakfi Il temsilcisi Ali Haluk Korur, vakfin bu konudaki basin açiklamasini kamuoyu ile paylasti. Açiklamada sunlar kaydedildi;
“TEMA Vakfi, Mersin Akkuyu'da yapilmasi planlanan nükleer santrali engellemek ve yapimini durdurmak için dava açti. Çevresel sorunlarin hiç yasanmadan çözülmesi hedefiyle illere ait kesinlesmemis Çevre Düzeni Planlarini yakin takibe alan TEMA Vakfi, Mersin Akkuyu'ya nükleer santral yapilmasi amaciyla, 1/100.000 ölçekli Mersin-Karaman Çevre Düzeni Plani'nda yapilan tadilata itiraz etti. Itiraz kabul edilmeyince de santralin islendigi Çevre Düzeni planlarinin kismi iptali ve yürütmenin durdurulmasi talepleriyle dava açildi.
Nükleer enerjiyle ilgili tartismalarin Türkiye'de ve dünyada on yillardir devam ettigine dikkat çeken TEMA Vakfi, Üç Mil Adasi ve Çernobil gibi felaketler hala hafizalarda iken 2000'li yillardan itibaren nükleer enerji tartismalarinin 'Nükleer Rönesans' söylemiyle yeniden baslatildigina dikkat çekti. Nükleer enerji ile ilgili gelismeleri 'dogayi ve yasami savunmak' birincil ilkesini temel alarak izledigini ifade eden TEMA Vakfi, dava gerekçelerini dört baslik altinda özetledi. 
"Nükleer Enerji Dogaya ve Yasama Düsman!"
Nükleer Santraller, herhangi bir kaza yasanmamasi durumunda bile toprak varliklari kaybi, sogutma sularinin deniz, akarsu ve göl habitatlarini olumsuz etkilemesi gibi çevresel tahribatlarla dogaya ve yasama zarar verir.  Japonya Fukisima'da 11 Mart 2011'de baslayan ve hala devam eden nükleer santral felaketinin 'ne denli büyük bir tahribata neden oldugu' açikça görüldü. 
Nükleer enerji santralleri daha yapim asamasinda neden olduklari yüksek karbon salim miktarlariyla iklim degisikligini hizlandirici rol oynamaktadir. Üstelik, nükleer atiklarin 'güvenli bir sekilde nasil ve nerede depolanabilecegi konusu bugünün teknolojisiyle bile çözülememis son derece tehlikeli bir sorun' olarak varligini devam ettirmektedir.
"Gelismis Ülkeler Nükleer Enerjiden Vazgeçiyor"
Nükleer gibi eski moda ve yenilenemez bir enerji kaynagi 'gelecegin teknolojisi' olarak gösterilmeye çalisiliyor. Oysa Nükleer enerjinin 'iddia edildigi gibi ucuz ve güvenli olmadigi' Japonya Fukisima'da yasanan felaketle örtbas edilemeyecek sekilde ispatlandi. Almanya 2022, Isviçre ise 2034'e kadar ülkelerindeki tüm nükleer santralleri kapatma karari alirken Italya halki da referandumda nükleere 'Hayir!' dedi. Hatta dünyanin önemli nükleer santral üretici firmalarindan biri çok yüksek ekonomik zararlari da göze alarak bu alani terk ettigini açikladi. 
"Mersin Akkuyu'ya Nükleer Santral Yapilamaz"
Nükleer santral yapilmak istenen Mersin Akkuyu, Aydincik ve Ovacik Kiyilari Önemli Doga Alanlari sinirlari içindedir. Bu nedenle bölgedeki ekosistem son derece kirilgandir ve burada yasayan bir çok türün nesli tehlike altindadir. "Türkiye Atom Enerjisi Kurulu (TAEK) dahi nükleer santrallerin 'nesli tehlikeye düsmüs, koruma altina alinmis veya önemli sayilan biyolojik türlerin varligina herhangi bir risk aninda zarar vermeyecek' bir bölgeye yapilmasi gerektigini savunmaktadir.
"Nükleer Santraller Iç Hukukun Denetiminden                 Çikarilmak Isteniyor"
Bakanlar Kurulu tarafindan 27.08.2010 tarihinde onaylanan uluslararasi sözlesme ile Akkuyu Nükleer santrali iç hukukun denetiminden çikarilmaktadir. Anayasa 90. madde/son geregi ve en genis (üçüncü kusak haklar dahil) yorumu ile temel insan hak ve özgürlükleri ile ilgili hukuk, uygulanmasi gereken öncelikli hukuktur. Ayrica Anayasanin 13. maddesinde "Temel hak ve hürriyetlere yönelik kisitlamalarin ancak kanunla ve Anayasanin özüne ve ruhuna aykiri olmadan yapilabilecegi" hükme baglanmaktadir. Yine Anayasanin 11. Maddesinde "Anayasanin üstünlügü", 138/1. maddesinde de "Yargi kararlarinin Anayasaya göre verilecegi"  hükme baglanmistir. Bu nedenlerle, Akkuyu NGS Anlasmasi gerek Anayasa'da yazili, gerekse Türkiye'nin imzaladigi uluslararasi anlasmalarla kazanilmis temel hak ve özgürlüklere yönelik bir kisitlama ve tecavüz olusturmaktadir.
Türkiye'nin konuyla ilgili imzaladigi uluslararasi anlasmalardan bazilari:
- 1979 tarihli Avrupa Yaban Hayati ve Yasam Ortamlarini Koruma Sözlesmesi
- 1994 tarihli Çöllesmeye Maruz Ülkelerde Çöllesmeyle Mücadele Için BM Sözlesmesi
- 1992 tarihli Biyolojik Çesitlilik Sözlesmesi
- 1992 tarihli BM Iklim Degisikligi Çerçeve Sözlesmesi
- 1976 tarihli Akdeniz'in Kirlenmeye Karsi Korunmasina ait Sözlesmesi
"TEMA Vakfi Yasama Sahip Çikmaya Devam Edecek"
Tüm bu nedenlerle TEMA Vakfi, Mersin Akkuyu'da yapilmak istenen nükleer enerji santrali için Mersin-Karaman Çevre Düzeni Plani'nda islenen degisikligin kismen iptali ve öncelikle yürütmenin durdurulmasi istemiyle dava açmistir.
Ülkemizin enerji ihtiyacinin artmakta oldugu tespiti ne kadar yerindeyse, bu ihtiyacin nükleer enerji santralleri yoluyla karsilanmak istenmesi de o kadar hatali bir politikadir. TEMA Vakfi olarak bu sorunun çözümünün "yenilenebilir enerji ve enerji verimliligi" oldugunu savunmaya devam etmekteyiz. Hali hazirda ürettigimiz enerjiyi verimli kullanmak, ulasim, tarim, sanayi ve benzeri politikalarimizi "enerji dostu" hale getirmek ve yenilenebilir enerji yatirimlarini desteklemek bu anlamda atilmasi gereken ilk adimlardir.
Türkiye'nin "daha güzel yarinlar" görmek için nükleer enerjiye degil, dogayla dost ve sürdürülebilirligi merkeze alan politikalarin üretilmesine ihtiyaci vardir.
TEMA Türkiye Erozyonla Mücadele, Agaçlandirma ve Dogal Varliklari Koruma Vakfi, Türkiye'nin dogal varliklarini, topragini, suyunu ve yasami korumak için ve bu yolda halktan aldigi güç ve destekle çalismaya devam edecektir.”

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol