Aslında her şey mental anlamda değişiyor dünyada. İnanmak ve inandığın şeyin peşinden koşmak kadar cesurca yapılmış bir hamle yoktur. Futbol tarihinin uzak sayfalarını karıştırdığımızda, efsane diyebileceğimiz durumlar gözümüze çarpar durur.
Galatasaray'ın UEFA finalinde parayla olmaz şampiyonluklar dedirten duruşunu kim başka bir şekilde tarif edebilir. Aynı maçta Bülent Korkmaz'ın çıkan omzu ile mücadelesini de. Lefter Küçükandonyanizleri, Selçuk Yulaları, Metin - Ali - Feyyazları kim bir kenara bırakıp kim futbol endüstriyelleşti her şey ekonomide bitiyor diyebilir. Süper ligde iki sezondur oynayan Akhisarbelediyespor'u kim bu kefede görmez. Yada süper lige göz koymuş Fethiyespor'u yada Balıkesirspor'u…
Kırklareli'nin en büyük eksikliği olan, ismimizin ülke genelinde yıl içerisinde en azından hafta da bir kez tekrarlanmasını sağlayan ve bütün Kırklarelili vatandaşı etrafına toplayan Kırklarelispor 2013 - 2014 futbol sezonuna çok güzel başladı.
Sezon öncesinde Kırklarelispor futbolcularının ve teknik heyetin ihtiyaçları doğrultusunda inşa edilen Kırklarelispor tesisleri ve bunların önüne park eden 2 spor araba tamda sportif başarının Futbol penceresinden daha bakamamış Kırklarelili vatandaşın isteği fotoğraftı.
Özellikle Kırklarelispor transfer sezonunda 2011 - 2012 ve 2012 - 2013 futbol sezonlarında ligde tutunan kadrosunu dağıtıp 16 yeni transferle lige başlarken bu sezonun yaşanacak değişimin ne denli büyük olacağının sinyallerini veriyordu.
Hatırlatmak gerekirse Kırklarelispor, 1968 yılında yeşil-beyaz renklerle kuruldu. 1969-1970 sezonunda 3. Lig'e katıldı. Uzun süre burada oynayan takım daha sonra 1992-1993 sezonunda 3. Lig'den amatör kümeye düştü. İki yıllık bir aranın ardından, 1994-1995 sezonu sonunda yeniden 3. Lig'e döndü. Son olarak 1999-2000 sezonunda 3. Lig 8. Grup'ta şampiyon olarak 2. Lig'e çıktı. İki yıl bu ligde mücadele eden Kırklarelispor, 2001-02 sezonunda 3. Lig'e, hemen bir sezon sonra 2002-03 yılında da amatör kümeye düştü. 2009-2010 TFF 3. Lig'e yükselme müsabakalarında, gruplarında şampiyonluk kazanan 5 takımdan biri olarak, 2010-2011 sezonundan itibaren TFF 3. Lig'de oynamaya hak kazandı. 15 Mayıs 2011 tarihinde Orhangazispor'u Bursa'da 0-1 yenerek şampiyon olarak 2. Lig'e yükseldi.
Kırklarelispor'un yarım asra dayanmış tarihine baktığımızda ikinci kez ikinci lige çıktığını görüyoruz. Daha önce İkinci lige çıkıldığında iki sezon aradan sonra tekrar bir alt lige 1 yıl aradan sonra ise amatör kümeye düştü. Evet Kırklarelispor tarihinde ilk kez bu yıl bulunduğu ligde kalırsa üst üste 3 sezon 2'nci lig havası teneffüs etmiş olacak.
Kırmızı Grup; Alanyaspor, Altay, Altınordu, Ankaragücü, Bandırmaspor, Bayrampaşaspor, Bozüyükspor, Diyarbakır BB, Eyüpspor, İskenderun DÇ, İstanbul Güngörenspor, Kızılcahamamspor, Körfez FK, Nazilli Belediyespor, Ofspor, Pazarspor, Polatlı Bugsaşspor, Tepecikspor
Beyaz Grup; Anadolu Selçukluspor, Aydınspor 1923, Çanakkale Dardanelspor, Çankırıspor, Gaziosmanpaşaspor, Giresunspor, Göztepe, Gümüşhanespor, Hatayspor, İnegölspor, Kartalspor, Kırklarelispor, Pendikspor, Sarıyer, Tarsus İY, Tokatspor, Turgutluspor, Yeni Malatyaspor
Yukarında Kırklarelispor takımında aralarında bulunduğu 36 takımın hepsinin ligi şampiyon bitirmek veya bir üst lige çıkmak gibi amaçları bulunmamakta, ya tarihindeki ligde kalma sayısını arttırmak peşinde koşuyorlar, yada Türkiye'de var olan işsizlik oranını kulüplerin bünyesine futbolcu kazandırarak aşağılara doğru çekmek istiyorlar.
Kırklarelispor'un son iki sezondur yakaladığı başarılı çizgisini Koruduğunu ve devamlı yukarılara doğru tırmandığını görmek, Türkiye kupasında sadece 2'nci değil, grup maçlarına kaldığını görmek, süper lig hedefinde yerli yerinde hamleler yaptığını görmek, sahaya yenilmemek veya gol yememek için çıkmanın aksine yenmek ve gol atmak için çıktığını görmek, inanın bana kısıtlı bütçelerle yapılan Kırklarelispor tesislerinin önündeki lüks araçları görmekten daha iyidir.
Nasrettin hoca bir gün çarşıya gidecekmiş, evde bir tepside baklava varmış. Hoca efendi iki çocuğunu da yanına çağırmış dizlerine yatırıp bir güzel pataklamış. Çocukları gördükleri bu muamele karşısında şaşırmışlar. Hoca efendi çarşıya gidip eve döndüğünde yemeğe oturmuşlar ve yemeği hep birlikte yemişler. Daha sonra baklavayı getirmişler.
Hoca efendi bakmış ki tatlıda bir eksilme yok.
- Tatlı yiyelim tatlı konuşalım
Diyerek başlamış hoca efendi tatlıyı yemeye. Çocukları da merak etmişler Nasrettin hocaya sormuşlar.
- bugün çarşıya giderken bizi dizlerine yatırıp bir güzel dövdün sonra gittin. Sen Eve gelinceye kadar düşündük sucumuz neydi diye.
Rivayetlere göre Göle maya çalan, eşeğe ters binen Hoca efendi çocuklarına cevap vermiş.
- Çocuklar olmuş ile ölmüşe çare yok. Bugün tatlıyı evde bırakıp çarşıya gidecektim geldiğimde eksilirse ne yaparım diye düşünüp, önceden tedbirimi almak istedim.
HÜSEYİN NARİN
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol