Kırklareli Kütüphanesi'nde, evimin yanındaki kahvenin bir köşesinde yazı yazmayı severim. Trakya Gezi notlarımı temize çeker gözlem ve söyleşilerimi temiz kâğıda yazarım. 14.11.2015 günü Kırklareli İl Halk Kütüphanesi'nde üniversiteli gençler ders çalışıyordu. Yer yoktu. Alt katta ilköğretim öğrencileri, üniversiteli gençler ayrı masalarda çalışıyorlardı. Bir masada ilköğretimden altı yedi kız, bir erkek öğrenci sohbet edip konuşuyorlardı.
Dünyanın yarınında en çalışkan evlatlarımız söz sahibi olacaklardır. İlköğretim çocuklarına: "Çok çalışınız. Konuları en iyi anlayan arkadaşlarınız diğerlerine yardımcı olsunlar. Yarınlar dersi dinleyenlerin, çalışanların olacaktır. Kızların şansı daha büyük. Öğretmen ders anlatırken dersi dinleyiniz. Notlar alınız. Çok çalışınız. "Ben emekli öğretmen Selahattin Demiraco" dedim.
Pırıl pırıl çocuklar , gençler.. İnternet çağının, akıllı telefonların hâkim olduğu bu şimdiki ortamlarda çocukların şansı var. Okullarda kara tahtalar kaldırılıp yerine akıllı tahtalar kondu. Öğrencilere tabletler, kitaplar dağıtıldı.
Türkiye bilime, teknolojiye, insanına, doğasına, çevresine doğru yaklaşıp adımlar atabilirse gelişecektir. Yaşamın özü neyse hayat da odur. Cezve Kafe'de yazımı yazıyorum. Kapan Camii karşısında güzel bir kafe. İstasyonda güzel kafeler açıldı. Kahve fiyatları patladı. Çocukluğumuzda harçlık vermezlerdi. Tarhana çorbasına kaşık sallardık. Balkan kültürünün özünde çok çalışmak ve saygı vardır. Vatana, millete, Atatürk'e, Türk bayrağına sevgi vardır. Türkiye'nin kurtarıcısı büyük önder Atatürk'e saygıyı öğretmenlerimizden ailemizden aldık. Türk ve dünya tarihinin siyasal olaylarını yıllarca derste anlattık. Küçücük çocuk, çocuk arabasında telefonla oynuyor. Müthiş bir teknolojik devrimin yaşandığı günlerde küçük çocuklar şanslı gibi duruyor. Bizim bir topumuz oldu mu karşılıklı taştan kaleler arasında kıran kırana futbol maçı oynamak en büyük zevkimizdi. Sabit Mermer sahanın yanındaki sahada topu kaptı mı çalımı hızlı atıp kaleye şutunu çekerdi. Güzel futbol günlerimiz olmuştu. Çocukluk, gençlik günlerimiz nostaljik olarak sağlam arkadaşlığa dayanırdı. Aramızda saygı, sevgi, dostluk vardı. İnsanlık öz kültürüyle yarınlara yürüsün. Sert kırıcı tavırları sevmem. Arkadaşlık kardeşlikten güzeldi. Hasetlik, kıskançlık yoktu. Yoksul halkın çalışmaktan başka şansı yoktu. Dürüst olmak itibar kazandırırdı. Yalan dolana gerek yoktu. Balkan Göçmenleri Dayanışma İçindeydi. İhtiyarlar akrabalığa önem verirdi. Yakın tarihin siyasal olaylarını büyükler konuşurdu. Benim dünyam 1967 yılından itibaren sosyal bilincim gelişerek bugünlere gelmiştir. İstanbul Üniversitesi bahçesinde bir kış günü heykellerin orada kar yağarken çektirdiğim bir fotoğrafıma baktıkça o günleri anımsarım. Eğitim alanında geri kalmış bir toplumduk. Öğretmen ne derse defterimize yazıp sene sonunda sınavlara girerdik. Öğrencinin sorunlarını çözecek hiçbir adım atılmazdı. Yeni bir eğitim sistemine ihtiyaç vardı. Üniversitelerde gençlerin sözü dinlenmezdi. Paris 68 gençlik hareketi dünyayı etkilemiştir. Gençler tartışıyordu. Çiçek Çocukları savaşa karşıydı. Vietnam'a her gün tonlarca bomba yağdıran Amerikan uçaklarına karşı gençler protestolarla Amerika'ya karşı çıkıyordu. Fransa da yazar Seon Paul Sartre bu hareketin öncüsüydü. İnsanlık barışçı, uygar bir dünyayı özlüyordu. Gençler yenilikçidir
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol