NE YANI CUMHURIYETI KURALIM MI DIYE SORACAKLARDI

Geçenlerde bir sagci gazetede bir yazar cumhuriyetin kurulus biçimini sorguluyordu. Büyük Millet Meclisine ragmen cumhuriyeti bir Gizli Komite’nin kurdugunu söylüyordu. Komitenin adinin da Selamet-i Umumiye” Genel Selamet) oldugunu belirtiyordu. Bu arada bir çok devrim yasasinin da, örnegin “1925 Takrir- Sükûn Kanunu’nun da yeterli oy sayisina erismeden kabul edildigini yaziyordu.

Tabii yazarin, bu dayatmalarin bugün de sürdügünü, bunun bir Cumhuriyet Gelenegi oldugunu söylemek istedigi hemen anlasilmaktadir.

Bu kafanin temsil ettigi zihniyete sormak lazimdir: Milli mücadelenin yapilip yapilmamasi, cumhuriyetin ilan edilip edilmemesi, devrimlerin gerçeklesip gerçeklesmemesi halka mi sorulacakti? Dünyada var mi böyle bir olay? Kurtulus halkla birlikte yapilir ama Kurtulus Önderleri bunu halka sormazlar. Iç ve dis düsmanlara karsi Anadolu Direnisi Müdafaa-i Hukuk, Müdafaa-i Milliye gibi derneklerin ve kongrelerin halki bilgilendirmesi, bilinçlendirmesi sayesinde gerçeklesmistir. Dogal ki bu direnis, bu örgütlenme, bu mücadele Mustafa Kemalsiz olmazdi. Bunu Atatürk’ün muhaliflerinden Rauf Orbay da söylemistir. “O, olmasaydi (yani Atatürk) bizim hiçbirimiz bu savasi yapamazdi” demistir.

Çok partili hayata geçtigimiz altmis yildan beri Türk siyaset hayatinda dikkati çeken gelisme bir Karsi Devrim’i andiran tutum ve davranislarin giderek radikal söylemler ve eylemler haline gelmis olmasidir. Cumhuriyeti kuranlari ve tabii basta Atatürk ve Ismet Inönü’nü hedef alan hakaretler, karamalar, rejime yönelik sert elestiriler son yillarda daha belirginlesmis, hücumlar cepheden yapilmaya baslanmistir. Görülüyor ve anlasiliyorki cumhuriyeti ve devrimleri yapanlarin yanlis yaptiklari halka söylenmeye, yeni kusaklara anlatilmaya çalisilmaktadir. Sagci gazete ve yazarlar bu baglamda topyekûn bir saldiriya geçmis görünmektedirler. Cumhuriyetin bir komite tarafindan kuruldugundan tutun da Kemalizm’in “Atatürkçülügün Çocukluk Hastaligi” olduguna varincaya dek demokrasi adina her seye saldirmaktadirlar.

Bu ülkenin demokratik sistemi devrimin elestirisine, Atatürk’ün hakaret görmesine özgürlük (hürriyet) tanir mi? Daha dogrusu hak ve özgürlükler Cumhuriyet kurumlarinin elestirmelerine, hakaret görmelerine, ulu orta konusulmalarina izin veren bir sistem midir? Bu ülkenin iktidari, hükümeti saldirilara karsi Cumhuriyet Kurumlari’ni, Atatürk’ü koruyacagina kendi iktidarindan daha sert, daha radikal elestiriler gelmektedir.

Malûmun ilana ihtiyaci yoktur. Bu Köhne Zihniyet’in Ajandasi belli olmustur. Yeni bir Türkiye Modeli öngörülmektedir, Oraya dogru bir gidis vardir ve bu giderek hiz kazanmistir. Disbasin Türkiye’de Atatürkçüler’in, laiklerin davayi kaybetmek üzere oldugunu söyleyip yazmaktadir. Belki resmen davayi kaybetmemislerdir, Atatürk’ü, laik cumhuriyeti savunamaz hale daha henüz gelmemislerdir ama çok kaleleri de kaybettikleri bir gerçektir. Bunlar nasil geri alinacaktir? Bilen varsa söylesin. Ati alan Üsküdari geçmistir. Atatürkçü Gruplar küçülmüs, Atatürkçü adalar su almaya baslamistir. Ne diyelim, devrimci sair Tevfik Fikret’ten su dizeleri mirildanalim:

“Evet, sabah olacaktir, sabah olur/ Geceler geçer/ Kiyamete kadar sürmez karanlilar.”

                                               nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol