NASIL BIR GENÇLIK

Gençlik, hepimizin en çok istedigi fakat yeteri kadar degerini bilemedigimiz, elimizden bir su gibi akip giden önemli bir yas dilimidir. Her birimiz söze baslarken ya "ah, gençlik, ah" diye hayiflandigimiz veya " hele bir büyüyüp gençlige ayak basayim, o zaman siz beni görürsünüz" diye hasretle bekledigimiz hayatin en önemli bir bölümü.

Genellikle genç insan, vücudundaki bütün uzuvlarini en ideal sekilde (her türlü hareketleri yapabilmek, beyniyle karisik meseleleri çözebilmek, uzun mesafe kosabilmek, en agir seyleri kaldirabilmek, uzun süre yorulmadan çalismak gibi) kullanabilmektedir. Çocukluk ve yaslilikta bu hareketlerde daginiklik ve yorgunluk halleri görülmekte, bu da yapilan hareketin verimliligini azalmis olmaktadir. Bunlara mukabil gencin hayat tecrübesinin az olmasi, herkesi kendisi gibi dürüst samimi bilmesi, birçok kereler aldatilmasi ve ihanete ugramasi ile henüz mal ve para hirsina kapilmamis idealist insanlardir.

Günümüzde ve özellikle ülkemizde gençliginde idealist olanlar, yaslar ilerledikçe idealistlikleri kaybolmakta, gencin samimiyeti, gayret ve çabasi azalmakta ve genç yavas yavas ortama uymaya baslamakta ve bir müddet sonra ortamin seklini almaktadir. Artik mal ve para canlisi bir insan olarak karsimiza çikan genç, yeri geldikçe menfaati (çikari) ugruna inandigi dogrulardan bile taviz verir durumlara gelmektedir. Bunlarin uydurdugu ve atalarimiza isnat ettikleri bir takim sözleri de vardir. " Zaman sana uymazsa, sen zamana uy…" diye. Yasanan zamanda, insanlar bir takim baskici ve derebeyleri tarafindan eziliyor ve sömürülüyorsa genç bu sözlerle yanlis anaforun içine itilmekte, onlara uymasi istenmektedir.

Insanlarin en mükemmeli ve "üsvetün hasene" en güzel örnegi olan Peygamberimiz; "Her çocuk Islam fitrati üzerine dogar. Daha sonra  ebeveyni (anasi, babasi ve çevresi) onu Müslümansa Müslüman, Hiristiyansa Hiristiyan, Mecusi ise Mecusi yapar" Resûlî bir ifadesi ile bunu belirtmesidir.

Çevrenize bir bakarsaniz bunlardan yüzlercesini görebilirsiniz. Adam gençken idealisttir. Sosyalizm ona göre en iyi sistemdir. Öyle bir mücadele ortamindadir ki, bu ugurda cani dâhil her seyini feda edebilecek yapiya sahiptir zannedersiniz. Aradan biraz zaman geçer bu genç adami "uydum kalabaliga, durdum televizyonda spikerlige veya bir holdingde paranin basina…" demeye basladigini ve dün karsi çiktigi adamlarla kol kola gezdigini görürsünüz. Artik eski ideolojisi onun için mutlu bir hatira olmustur.                

Bir baska gençlik kesiminde genç adam, insanlari kurtarmak(!) adina mücahitlik yapmaktadir. Sohbetlerde, toplantilarda "mangalda kül birakmaz" insanlarin mutlulugu için neler yapmis, daha neler neler yapabilecektir. Bir müddet sonra bu tiplerde de bir kirilma görürüsünüz. Bir degisim rüzgâri esmis, bu mücahidi(!) mizi almis, oraya buraya savurmustur. Gencimiz de mücahitligi birakarak hiç olmazsa ona ismen yakin olan müteahhitlige soyunmustur. Bu degisikligin gerekçesi hazirdir. Su ana kadar yaptigi çalismalarin ve fedakârliklarin karsiligi imis ve bu müteahhitlik onun hakkiymis.

Ülkemizde grup grup gençlerden bir diger gençlik örnegi de, kafese kapatilmis gençliktir ki, onlar oradan bütün dünyaya sekil vereceklerini zannetmekte, buna inandirilmis bulunmaktadirlar. Kafeste olmanin, kafeste büyümenin faziletlerini anlata anlata bitiremezler. Kanatlari vardir ama uçmak için degildir, sadece bir çubuktan digerine siçramak içindir. Kafeste kendini ziyarete gelen gençlere ögüt verir, onlarin da kendileri gibi "etliye-sütlüye karismayip" kafesin içine girmelerini isterler. Hemen yani baslarinda kafesin disinda insan eziyet görmektedirler, olsun o olaylar kafesin disinda zuhur etmektedir ve bunlari ilgilendirmemektedir.

Kafesin içindekilerin sayisi oldukça fazladir. Bu fazlalik, genci kafeslemek için kafestekilerin yaptiklari davetin yani sira, bozuk bir ortamin düzeltilebilmesi için gerekli gücü kendinde göremeyenlerin kafese girme arzularindan ve "dumanli havanin kendilerine yaradigina inananlarin" oyunlarinin bozulmamasi için bu gençlerin kafes içinde olmalari gerektigini söyleyerek bunun sartlarini hazirlayanlarin temin etmeleriyle olusmustur. 

Kafesler, içindeki kuslari muhafaza etmek içindir ama kafes malzemeleri farkli farklidir. Altindan, gümüsten, bakirdan yapilmis kafesler bulundugu gibi, mahviyet göstermek ve tevazu örnegi olmak üzere tahtadan yapilmis olanlari da vardir.

Ülkemden gençlik manzaralari bununla da kalmamakta, tarihin her döneminde bütün insanliga ilim, insanlik, hak, hukuk ve adalet ögretmis bu milletin gençlerine "irki asabiyet" telkin edilerek onlarin tasidigi idealleri elinden alinmakta ve kendilerine, çevresine ve milletine hiçbir faydasi olmayacak "irk üstünlügü hobisi" asilanmaktadir. Gencimiz bunun rozetini yakasina takmakta ve alimli çalimli yürümektedir. Zannedersiniz ki "büyüklerini degil ama küçük daglari kendileri yaratmistir." Bu asabiyetin ilmi, hukuki, idari ve siyasi yönü ile ekonomik ölçüleri bulunmadigindan, irkçilikla kendilerine, topluma ve toplumun dertlerine hiçbir çözüm sunamayacaklarini bilmezler.

Çevrenizde dünya ve ahirette genç kalmanin yolunu bulamamis bir insan varsa onu ikaz ederek ebedi genç kalmasini saglamak bizim asli görevlerimizdendir. Bu ona, ailesine, çevresine, milletine ve tüm insanliga yapilmis en büyük hizmet olacaktir.

 

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol