Millet uyanın!

Kırklareli’nin doğal kaynaklarını tehdit eden, habitatına zarar veren, insan sağlığını hiçe sayan taş ocakları tehlikesi, halen varlığını sürdürüyor. ÇED oluru ile faaliyetlerini devam ettiren söz konusu firmalar, bir anlamda geleceğimizi yok ediyorlar. İşte bu işletmelerden üç tanesi için gerek kamuoyunun gerekse yetkili birimlerin hukuk mücadelesi aralıksız sürüyor. Son olarak Çukurpınar, Armağan-Dereköy ve Kapaklı bölgelerini tehdit eden taş ocakları ile mücadelede, özellikle; siyasilere, sivil toplum kuruluşlarına büyük görevler düşüyor.  

Çukurpınar’da taş ocağının izinsiz gerçekleştirdiği patlatmanın ardından şirkete 16 bin TL para cezası kesilmiş, ardından açılan dava ile mahkemenin iptal kararını Danıştay da onamıştı. Söz konusu işletme koordinat değişikliği yaparak yeni bir dosya açmasına rağmen, o dosyaya da itiraz geldi. ÇED sürecinin devam ettiği belirtilirken, 18 Eylül tarihinde Ankara’da Değerlendirme Komisyon Toplantısı gerçekleştirilecek. Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclis Başkanı Göksal Çidem ve bölge muhtarları da toplantıya katılacaklar. ÇED firması ve şirket projelerini anlatacak, ardından Çevre Meclisi, projenin doğaya olan olumsuz etkilerini aktaracak. ÇED’in sonlandırılmasını talep edecek olan bölgemiz temsilcileri, köyün içme suyuna yakın bir mesafede kurulan söz konusu tesislerin, doğaya olan tehdidine son vermek istiyorlar.
Dereköy-Armağan hattında yer alan bir diğer taş ocağı için ise aynı toplantı 26 Eylül tarihinde yapılacak. Bölge muhtarları ve Kent Konseyi Çevre Meclisi bu konuyu da yakından takip ediyorlar. Söz konusu firmanın “Istırga” adıyla bilinen ve Armağan Barajına dökülen içme suyunu kullanmak için Devlet Su İşlerine başvurduğu belirtiliyor. “Çok iyi kalitede içme suyu” şeklinde değerleri ölçülen suyun, kamuya olan yararının, taş ocağı faaliyetlerinden üstün tutulması gerektiği de önemle vurgulanıyor.
Yine Kapaklı-Bulgaristan uluslar arası karayolu üzerinde yer ve 12 farklı sahada faaliyet gösteren 5 adet şirketin yıllık üretim miktarının 2,5 milyon tol olduğu belirtilirken, bu bölgeye yapılmak istenen başvuruların kabul edilmesi halinde üretim miktarının 15 milyon ton olacağı ifade ediliyor. Uluslar arası bir karayolunda yapılacak bu faaliyetlerin can ve mal güvenliği açısından büyük bir tehdit oluşturacağı su götürmez bir gerçek. ÇED duyurusunun yapıldığı taş ocağı bölgesinde yer altı su besleme alanı da bulunuyor.
Çözüm
Peki çözüm nedir? Istrancaların üçte biri Bulgaristan’da, üçte ikisi bizde. Bulgaristan tarafı 25 yıldır doğal alanlarını koruma altında bulunduruyor. Bırakın taş ocağı açtırmayı, bu alanlara rüzgar enerji santrali dahi yaptırmaya izin vermiyor. Ülkemizde ise bu konuda 2010 yılında bir AB projesi yapıldı ancak, yapıldığı ile kaldı. UNESCO’ya sunulacağı belirtilen proje, hala beklemede…
İşte bu anlamda, Milletvekillerine, siyasilere, sivil toplum kuruluşlarına ve tüm duyarlı vatandaşlarımıza çağrıda bulunuyor, Istrancaların talanına, geleceğimizin yok edilmesine “Hayır” diyoruz. Tüm yetkilileri göreve davet ediyoruz. Çok geç olmadan, bir şeyler yapılmalı, hem de hemen!
(Öznur Tüzün)

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol