Merhaba Kirklareli

AB destegi çerçevesinde 2000-2006 döneminde yapisal fonlardan, 1999 fiyatlari ile, ispanya'nin 43 milyar, italya'nin 28.5 milyar Yunanistan'in 21 milyar ve Portekiz'in 19 milyar Euro hibe almasi taahhüt edilmistir.4
Ayrica, Avrupa Yatirim Bankasi geçtigimiz 5 yil içinde, yaklasik olarak, ispanya'ya 27 milyar, italya'ya 29 milyar, Portekiz'e 8.5 milyar ve Yunanistan'a 7 milyar Euro tutarinda kredi vermistir.5
AB bütçesinden saglanan net katki (tarimsal destekler ve yapisal fonlarla beraber) Yunanistan GSYiH'sinin yüzde 3'ü, Portekiz GSYiH'sinin yüzde 2,5'i ve ispanya GSYiH'sinin yüzde 1,2 seviyesine ulasmaktadir. AB'nin Türkiye'ye sagladigi mali yardim 2004 yilinda 250 milyon Euro olmustur. Bu meblag 2005 yili için 300 milyon Euro ve 2006 için 500 milyon Euro olarak öngörülmüstür. Görüldügü üzere, Türkiye'ye yapilan yardimin miktari giderek artmaktadir, verilen yardimlarin kullanilma kapasitesine bagli olarak miktarin daha da arttirilmasi öngörülmektedir.
Söz konusu kaynaklar Türkiye'nin karayolu ve otoyol yatirimlarini tamamlamasini, demiryollarini modernize etmesini, enerji üretimini artirmasini ve enerji maliyetlerini düsürmesini, iletisim agini bilgi toplumunun gerektirdigi seviyeye tasimasini, çevreyi korumaya yönelik yatirimlara hiz vermesini ve vatandaslarina en üst düzeyde egitim ve saglik hizmeti sunmasini saglayacaktir. Böylece Türk tüketicileri, enerjiye daha düsük bedel ödeyecek, daha iyi yollarda daha hizli ve daha güvenli güvenli seyahat edebilecek, iletisim imkanlari yayginlasacak ve ucuzlayacaktir.
-ÇEVRE-
Türkiye, 1980'li yillardan itibaren çevre politikalari olusturmaya baslamistir. Ancak Avrupa Birligi, gerek çevreyle ilgili mevzuatta gerek çevrenin korunmasina iliskin düzenlenmelerin uygulanmasinda Türkiye'den daha ileri bir durumdadir. Türkiye'de AB tam üyeligi ile mevzuat ve uygulama alanlarinda saglanacak ilerlemeler, Türk vatandaslarinin çok daha temiz bir çevrede daha saglikli bir sekilde yasamasini saglayacaktir.
1. Tam üyelikle birlikte Türkiye'de "Kirleten Öder ilkesi" uygulanmaya baslanacaktir.
Avrupa Birligi'nin çevre mevzuatinda "kirleten öder" ilkesi önemli bir yer tutmaktadir. Bu ilkeye göre, kirlenmenin önlenmesi, sinirlandirilmasi ve kirlenmeyle mücadele için yapilan harcamalarin kirleten tarafindan karsilanmasi sarttir. Çevreyi kirletenlerin, bu sorumluluktan kaçmalari mümkün degildir. Oysa Türkiye'de yasal bosluklar ve uygulamada yeterli denetimin saglanamamasi nedeniyle çevreyi kirletenlere kaçis olanaklari saglanmaktadir. Türkiye'de çevreyi kirleten kisiler ve kurumlar, kirlenmeyi önlemek için gerekli her türlü tedbiri aldiklarini ispat etmeleri kaydiyla kirliligin giderilmesi için gerekli masraflara katilmaktan tamamen kurtulabilmektedir. Türkiye'de ayni zamanda, kirlenmeye yol açan faaliyetin hukuka uygun oldugu hallerde (usulüne göre ruhsat almis isletmeler bakimindan), kirletenin, kirlilikten zarar gören üçüncü kisilere herhangi bir tazminat ödemesi de söz konusu degildir.
Avrupa Birligi'ne tam üyelik ile birlikte, Türkiye'de de çevreyi kirletenler çevreyi korumaya yönelik tüm tedbirleri almis olsalar dahi, verdikleri tüm zarari karsilamak zorunda kalacaklardir. Bu da, isletmelerin çevreye daha duyarli olmasina neden olarak vatandaslarin daha saglikli bir çevrede yasamasini kolaylastiracaktir. Tam üyelik ile ayrica, çevreyi kirleten isletmeler her kosulda zarar gören üçüncü kisilere tazminat ödemek zorunda kalacaklardir. Caydirici olmasi için tasarlanmis bu
sistemin tam anlamiyla uygulanmasi, vatandaslarin maruz kaldigi çevre kirliligini önemli ölçüde azaltacaktir.
2. AB standartlarinin uygulanmaya baslamasiyl ülkemizdeki hava kirliligi oranlarinda azalir saglanacaktir.
Avrupa Birligi'nde havadaki zararli gazlarin (azotdiyoksit, ozon gazi, kükürtdiyoksit, azotoksitler, partikül maddeler ve kursun) miktarinin azaltilmasina yönelik çok düsük üst degerler saptanmaktadir. AB'de ayrica, bu degerlerin asilmamasini saglayan güçlü ölçüm sistemleri ve politikalar gelistirilmistir. Tam üyelik sonrasinda, Türkiye'de yüksek oranlarda bulunan bu gazlarin daha alt seviyelere çekilmesine yönelik AB ile uyumlu üst sinirlar saptanacak ve gelistirilecek ölçüm sistemleri ile bu gazlarin azaltilmasina yönelik politikalar desteklenecektir.6 Bu kapsamda gerçeklestirilecek en önemli gelismelerden biri de dizel yakitlar ve benzin kalitesi alaninda olacaktir. AB'de tamamen kursunsuz ve kükürtsüz benzin ve dizel yakitlara geçilmesi için 2011 yili hedef olarak gösterilirken, Türkiye'de halen yüksek dozda kükürt içeren motorin üretilmektedir. Tam üyelik ile birlikte yapilacak düzenlemelerle motorinin kükürt orani düsürülecektir. Egzoz emisyonunun AB standartlarina uyumu ile de dizel motorlu araçlarin yol açtigi kirlilik seviyesi asagiya çekilecektir. Tüm bu gelismeler, içinde yasadigimiz havanin kalitesini önemli ölçüde iyilestirecek, hava kirliliginin azaltilmasina neden olarak solunum yolu hastaliklarinin önlenmesinde de etkili olacaktir.
3. Tam üyelik, Türkiye'de kati ve tehlikeli atiklarl ilgili standartlari yükseltecektir.
Avrupa Birligi'nde kati ve tehlikeli atiklarin yönetimine iliskin genis kapsamli düzenlemeler mevcuttur.
DEVAMI YARIN
haticekunt@gazetetrakya.com