Merhaba Kirklareli

(DÜNÜN DEVAMI)
Bagbozumunda toplanan üzümler, hardaliye yapilacagi için özenle toplanir ve kasalarla eve getirilirdi. Eve getirilen üzümlerin sirasinin çikarilmasi ve siranin hardaliye haline gelene kadarki islemlerini Melih' in anne ve babasi takip ederdi. Büyükbabasi, hardalin ne kadar katilmasi gerektigini her zaman hatirlatirdi annesine. Hatta bir keresinde Melih bile hardaliye yapmaya yardim etmisti.
Kis aylarinda hazir olan hardaliye, ailenin en fazla tükettigi içecekti. Kolanin tahti bugünkü kadar yüksekte degildi o zamanlar. Bagcilikla ilgili hikayeler ve hardaliyenin ne kadar saglikli bir içecek oldugu, bugüne kadar yüz küp dolusu hardaliye tükettikleri gibi konular uzun kis gecelerinde evlerine gelen misafirlere yaptiklari ikramlarda paylasilirdi.
Bu durum, Melih ortaokulu bitirene kadar her yil tekrarlandi. Liseyi parasiz yatili olarak okumak için Üsküp'ten ayrildi.
Melih yillar sonra üniversiteyi bitirip, Istanbul merkezli uluslar arasi bir sirkette ise basladi. Yurtiçinde gezmedigi vilayet kalmadi. Her gittigi yerde kendisine yapilan ikramlarda, Üsküp' ün de meshur hardaliyesinin oldugunu söyledi ikram sahiplerine.
Onu en fazla etkileyen ise; Tayland' a yaptigi bir yurtdisi seyahatinde hissettikleri oldu. Bangkok' taki otelin lokantasinda kahvalti yaparken, içecek olarak aldigi tropikal meyve suyunun, hardaliyeye tipatip benzemesi nedeniyle dondu kaldi. Elinden düsecek gibi olan bardagini tekrar dudaklarina getirdi "Aman Allah'im, bu bizim hardaliyenin aynisi" dedi. Gelismelerden habersiz ve belki de hiçbir zaman hardaliyeden haberdar olamayacak yanindaki arkadasi ise kahvaltisini yapmaya devam ediyordu.
Adeta canli bir tarih olan, Drama' nin Gulüm kentinden mübadeleyle gelip Üsküp' e yerlesen, yillarca insaatlarda ustalik yaparak geçinen, ikisi erkek, ikisi kiz dört çocuk yetistiren ve Beyazit Meydanin' daki bir törendeki at sürüsüne Atatürk' ün bile hayran kaldigi büyükbabasi, nami diger "Salih Çavus", ömrünün son demlerine yaklasmisti. Çok geçmeden de ölüm haberi geldi. Yillarca biriktirdigi hardaliye ve bagcilik tecrübeleriyle birlikte babaannesinin yanina defnettiler.
Yillar sonra, büyükbabasinin evine ogluyla birlikte tekrar giden Melih, bahçedeki hardaliye fiçisina bakti ve çocukluk yillarindaki bagcilik ve hardaliye tecrübeleri birer birer gözünün önünden akip giderken, ilkokul yillarinda büyükbabasinin not defterine yazdigi metni ogluyla paylasiyordu
"Ey Türk genci !
Oku,
Okumak senin en önemli vazifendir.

Ey ogul !
Ayagini sicak tut, basini serin,
Kendine bir is tut, düsünme derin.

Miden tok ol, ilmine aç,
Kötü huylu olanlarin yanindan kaç. "

BITTI...
haticekunt@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol