Merhaba Kirklareli

4.Üyelik süreci ile genel ekonomik kosullarda gerçeklesecek olumlu gelismeler girisimcilerin risklerin ve belirsizligin azaldigi bir ortamda yatirim yapmasini saglayacaktir.
AB'ye üye olmak isteyen aday ülkelerin siyasi, ekonomik ve müktesebat uyumu alanlarindaki Kopenhag kriterlerini karsilamasi gerekmektedir. Ekonomik kriterlere göre aday ülkeler isleyen bir piyasa ekonomisine sahip olmali ve ekonomik yapilari AB içindeki rekabete uyum saglamalidir. Ayrica aday ülkelerin AB üyeliklerini takiben gerekli kosullari saglayarak Ekonomik ve Parasal Birlige katilmalari beklenmektedir.
Ekonomik ve Parasal Birlige girmek için Maastricht kriterleri olarak bilinen 5 kriterin karsilanmasi gerekmektedir. Bu kriterler kapsaminda üye ülkenin enflasyon ve faiz oranlari, bütçe açigi ve kamu borç stogunun belirlenen esik degerlerin altinda olmasi ve son iki yilda devalüasyon yapmamis olmasi gerekmektedir. Ayrica Ekonomik ve Parasal Birlige giren üye ülkenin kamu maliyesinde disiplini korumasi, denk bütçe saglamayi hedeflemesi gerekmektedir.
Hem AB tam üyesi olmak için yerine getirilmesi gereken Kopenhag ekonomik kriterleri, hem AB üyeligi sonrasinda EPB'ye girerek Euro alanina dahil olmak için karsilanmasi gereken Maastricht kriterlerine uyum amaciyla yapilacak çalismalar Türkiye'nin temel makro-ekonomik sorunlarinin çözülmesini saglayacaktir.
2001 yilinda Türkiye Maastricht kriterlerini karsilamaktan oldukça uzak iken 2004 yilina gelindiginde söz konusu kriterleri karsilama yolunda önemli asama kaydettigi görülmektedir. Yürütülen Güçlü Ekonomiye Geçis Programi ile önemli ilerleme saglanmistir. Programin basari ile tamamlanmasindan sonra IMF ile üç yillik yeni bir stand-by anlasmasi imzalanmistir.
Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin kriterleri büyük ölçüde karsilayacak duruma gelmesi öngörülmektedir.
Türkiye ekonomisi 2004 yilinda yaklasik %10 büyüyerek tarihi bir gelisme göstermistir. Enflasyon da son otuz yilin en düsük rakamina ulasmistir. 2005 yilinda enflasyonun tek haneli rakamlara (%8) inecegi, gerçeklestirilecek istikrarli büyüme sonucu 2001 yilinda %122.8 düzeyine ulasan kamu brüt borç stokunun GSYiH'ya oraninin %70'ler seviyesine inecegi, büyümenin %5'ler düzeyini asacagi tahmin edilmektedir.
Türkiye'nin 2002-2005 dönemini kapsayan orta vadeli hedefleri AB'ye sunulan Katilim Öncesi Ekonomik Programda yer almaktadir. 2005 yili sonuna kadar yürütülecek makroekonomik politikalarin en önemli amaçlarindan birisi, büyümenin önünde engel olusturan yapisal sorunlari ortadan kaldirarak, sürdürülebilir büyüme ortaminin saglanmasidir.
2004 Yili Verilerine Göre Maastricht Kriterleri ve Türkiye
Maastricht Esik Degerleri Türkiye
Bütçe Dengesi
(Kamu Açiginin
GSYiH'e Orani %) 3 5
Kamu Borç Stogunun
GSYiH'e Orani(%) 60 81,8
Enflasyon Orani (%) 2,7 9,32
(TÜFE)
Faiz Oranlari (%) 7 25.7*
Maastricht Kriterlerini karsilamaya yönelik uygulanacak programlar makro ekonomik istikrarin saglanmasinda kilit öneme sahip olacaktir. AB ortalamasina yakin bir enflasyon oraninin saglanmasi ile ekonomik belirsizligin ve gelir adaletsizligin en önemli nedenlerinden olan yüksek enflasyon sorunu çözülecektir. Bütçe açiklarinin Gayri Safi Yurtiçi Hasila'nin %3'ünü asmamasi ise enflasyonun ve faiz oranlarinin düsük düzeyde kalmasini, devletin borçlanma ihtiyacinin ve kamu borç stogunun azalmasini saglayacaktir. Kamu borç stogunun GSYiH'nin %60'inin altinda olmasi kamu maliyesine istikrarli ve saglikli bir yapi kazandiracaktir. Devalüasyon riskinin azalmasi, düsük faiz ve enflasyon oranlari yatirim ortamini iyilestirecek, ekonomideki belirsizlikleri azaltacaktir. Euro'ya geçilmesi ile birlikte Türkiye Dünya'nin en önemli ekonomilerinden birinin tam anlamiyla bir parçasi olacaktir.
Euro ile Türk girisimcilerinin kur riski sona erecek, para politikalari bagimsiz Avrupa Merkez Bankasi tarafindan belirlenecek, ekonomik istikrar güçlenecek, islem masraflari kalkacak, fiyat seffafligi saglanacak ve bunlarin sonucunda yatirim ve büyüme artacaktir. Tek para birimi ile saglanacak disiplin ekonomik istikrarin sürdürülebilirliginin güvencesi olacaktir. Türkiye son 20 yilina egemen olan temel ekonomik sorunlara kalici çözümler getirebilecektir.
Bu çerçevede Maastricht kriterlerine paralel olarak kamu borç stokuna iliskin kriterin 2007 yilinin sonuna kadar yakalanmaya çalisilmasi, bütçe açigi kriterinin 2006 yili sonuna kadar karsilanmasi hedeflenmektedir.
5. Üyelik süreci ve AB'ye katilim ile ekonomik istikrar güçlenecek, dogrudan yabanci sermaye yatirimlari artacak ve Türkiye'nin ekonomik kalkinmasi hiz kazanacaktir.
Türkiye'nin AB tam üyeligi sürecinde makro-ekonomik istikrari
saglamasi yatirim ortaminin iyilesmesinde kilit rol oynayacaktir.
devami yarin...
haticekunt@gazetetrakyacom