Masa tenisi ustadan ögrenilir

Ilimiz hem takim olarak hem de bireysel olarak son yillarda en çok basarili oldugu sportif branslarin basinda süphesiz ki masa tenisi gelmektedir. Bu ise ön ayak olan kiside ilimizde Masa Tenisi denilince akla gelen ilk isim olan Milli takim antrenörlerimizden Soner Polat. Son günlerde Milli maçlar için yogun bir program yasasa da Soner Polat ilimiz Aysenur Tasbakan Spor salonunda minik ve genç sporcularla Gençlik hizmetleri ve Spor il müdürlügü sporculari ile çalismalarina devam ediyor. Soner Polat ile çalismalar sirasinda ufak bir röportaj yapma imkânimiz oldu: "bildiginiz üzere daha yeni geldim ama çalismalarimiza devam ediyoruz. Gençlerimize bir seyler ögretmek önemli ama bunu laigiyle ögretmek daha da önemli. Ben elimden gelenin en iyisini hatta en mükemmelini onlara sunmaya çalisiyorum. Gerisi artik sporcunun kisinin kendi kabiliyetine kalmis. Bildiginiz son zamanlarda basarili sonuçlar elde ettik. Böyle olunca çitayi daha da yükseltmis oluyoruz. Her seyden önce bu sporu severek yapmak çok önemli" dedi.

Bizlerde sizlere bu sporun tarihçesini ve kuralarini biraz hatirlatalim istedik:

Masa tenisi, 2 veya 4 oyuncunun birbirlerine topu ileri geri olarak attigi ortasinda ag olan masanin üstünde oynanan bir oyundur.

Bu sporun salon tenisi adiyla bilinen en eski sekli 1880 li yillarda Hindistan ve Güney Afrika'daki Ingiliz ordusu tarafindan oynanirdi. Puro kutularinin kapaklarini raket, yuvarlatilmis sarap sisesi mantarlarini da top olarak kullanirlardi. File olarak da kitaplari kullaniyorlardi. Ingiltere'de masa tenisi  1890'li yillarda Ingiltere'de bu oyunun diger versiyonlari gelistirildi. Bunlar "whiff whaff" ve "gossima" gibi degisik isimlere sahiptiler ve Parker Brothers firmasi masaya kurulabilen portatif net, disi file kapli küçük bir top ve minyatür raketlerden olusan salon tenisi kitleri satmaya basladi.

1900 yilinda Amerika'yi ziyaret eden Ingiliz James Gibb, dönerken yaninda bazi içi bos selüloit toplardan getirdi ve arkadaslariyla salon tenisini bu toplari kullanarak oynamaya basladi. Gibb, topun rakete ve masaya çarptigi zaman çikardigi sesi temsil eden "ping pong" ismini kullanmaya basladi...

Fakat 1901 yilinda Ingiliz spor ekipmanlari üreticisi olan John Jacques "Ping Pong" ismini kendi adina tescil ettirdi ve bu ismin Amerika haklarini Parker Brothers firmasina satti. Onlar da yeni kitlerini bu isimle çikardilar.

Bir baska Ingiliz, E. C. Goode, 1902 yilinda tahta raketinin yüzeyini pürüzlü lastikle kaplayarak topa falso vermeyi basardi. Ayni yil Ingitere'de Ping Pong Federasyonu kuruldu fakat isim hakkinin Parker Brothers firmasinda olmasindan ve dolayisiyla ekipmanlarin çok pahaliya çikmasindan dolayi 3 yil sonra kapandi.

Üreticilerin genel bir isim olan masa tenisi adi altinda sattiklari ekipmanlarla bu spor Ingiltere ve Avrupa'da sessizce yayginlasti. 1921 yilinda Ingiltere'de yeni bir masa tenisi federasyonu kuruldu. Pesinden de 1926 yilinda Ingiltere, Isveç, Macaristan, Hindistan, Danimarka, Almanya, Çekoslovakya, Avusturya ve Galler'in Berlin'de yaptiklari toplantida Uluslararasi Masa Tenisi Federasyonu kuruldu. Ilk dünya sampiyonasi 1926 yilinda Londra'da yapildi. Bu yildan 2. dünya savasina kadar tüm sampiyonalar Macaristan'in egemenligi altinda geçti. Bu zamanlarin en iyi oyunculari bayanlarda yedi dünya sampiyonasi kazanan Macar Maria Mednyanszky ve bes defa dünya sampiyonu olan yine Macar Viktor Barna'ydi. Çekoslovakya ve Romanya'li sporcular da bazi sampiyonalari kazandilar.

Amerika Ping Pong Federasyonu 1930 yilinda kuruldu fakat sadece Parker Brothers firmasinin ekipmanlari kullanilabildigi için üye sayisi fazla olamadi. 1933 yilinda iki rakip federasyon daha kuruldu. Bunlar ABD Amatör Masa Tenisi Federasyonu ve ABD Ulusal Masa Tenisi Federasyonuydu. Bu üç grup 1935 yilinda birleserek ABD Masa Tenisi Federayonu adini aldi. 1994 yilinda da adini U.S.A. Table Tennis olarak degistirdi.

Ikinci dünya savasindan sonra bir süre daha orta Avrupali oyuncularin egemenlikleri sürdü. 1953 yilindan itibaren Asya'li oyuncularin egemenligi basladi. Asya'li yildiz oyuncularin aniden ortaya çikmalarinin bir sebebi Japon Horoi Satoh'in 1952 yilinda ilk defa kullandigi süngerli lastiklerin kullanilmaya baslamasidir. Bu yeni malzeme oyunu hizlandirdi ve oyuncularin topa daha fazla falso vermelerine imkân sagladi.

Asya'li oyuncular "Penholder tutusu" adi verilen ve raket sapinin basparmak ile isaret parmagi arasinda tutuldugu bir tutus sekli gelistirdiler. Bu tutus seklinde her tür vurus için raketin ayni yüzünü kullaniyordu. Bu tutus bugün birçok üst seviye uluslararasi oyuncu tarafindan kullanilmaktadir.

Türkiye'de masa tenisinin ilk olarak 1920'lerden sonra Robert Kolej'de oynanmaya basladigi bilinmektedir. Daha sonra bu spor basta Istanbul olmak üzere tüm yurtta yayilmaya baslamistir. Hatta Istanbul'da Altinordu Spor Kulübü'nde ilk turnuva düzenlenmistir. 1930 yilinda ilk Istanbul Åzampiyonasi düzenlenmis ve Fenerbahçe Spor Kulübü'nden ayni zamanda yüzücü ve boksör olan Rasit Bey Istanbulsporlu rakibi Semih Duransoy'u yenerek sari-lacivertli kulübü bu dalda ilk sampiyon unvanini kazandirmistir.

Bu gibi gelismelere ragmen bir süre sonra Türkiye'de duraksamaya baslayan masa tenisi, 1966 yilinda Tenis Federasyonu'ndan ayrilip, kendi federasyonunu kurunca tekrar yükselise geçmistir.1948-70 arasinda Fenerbahçe ve Beyogluspor'un üstünlügünde geçen yillar, 1970'lerde Çinli masa tenisi ustalari getiren Eczacibasi'nin da rekabete dahil olmustur. 1983 yilinda Türkiye Ligi müsabakalarinin baslamasiyla bu daldaki rekabet daha renkli bir hal almistir. Ilk Federasyon Baskani gazeteci Ali Abali olmustur. Geçmisten bugüne kadar gelen Vasil Aleksandridis (1976' da Türkiye' ye Akdeniz Oyunlari Sampiyonlugunu getirdi), Fanis Aleksandridis, Oktay Çimen, Davit Kumru, Kadriye Poyrazoglu,Gürhan Yaldiz, Gençay Menge, Peng Fei Jiang gibi sporcular Türk masa tenisini uluslararasi müsabakalarda temsil etmis, Türkiye'de masa tenisinin belli bir noktaya ulastigini kanitlamislardir.

2008 Pekin Olimpiyatlari'nda Türkiye'yi masa tenisinde ayni zamanda Fenerbahçe Spor Kulübü'nde spor yapan Melek Hu bu sporda Türkiye'ye Olimpiyatlarda elde ettigi ilk galibiyeti kazandirmistir.