Hayatta iken kendisine yetistigim, sohbetini dinledigim, elini öpme imkânini buldugum, zikir meclisine ve sabah evratlarina katildigim aramizda güzel ve unutulmaz hatiralar olusan mübarek bir insan olarak Mehmed Zahit Kotku (Rahmetullahi aleyh) dir. Kafkasya'da bir dag eteginde bulunan ve ipekçiligi ile meshur olan bu yöreden Osmanli-Rus Harbi sirasinda Anadolu'ya gelen ailesi, Bursa'ya yerlesmistir.Mehmed Zâhid Kotku 1897 (H.1315) senesinde Bursa'da dogdu. Babasi Ibrahim Efendi annesi ise Sabire hatundur. Taninan lakabiyla adi “Hoca efendidir”
Bir Cuma günü Ayasofya camisinde cuma namazini kildiktan sonra Vilâyet karsisindaki Fatma Sultan Camii yaninda Gümüshânevî Dergâhina giden “Hoca efendi” Dagistanli Seyh Ömer Ziyâüddîn Efendi ve onun vefati üzerine, yerine geçen Tekirdagli Mustafa Feyzi Efendinin sohbetlerine devam etti. Tasavvuf yolundaki vazifesini tamamlayip, Râmûzü'l-Ehâdîs, Hizb-i A'zam, Delâil-i Hayrat ve Kaside-i Bürde okutmak üzere icazet, aldi. Bu arada Bâyezîd, Fatih ve Ayasofya Camiindeki derslere devam etti. Bu sirada hafizligini da tamamladi. Ayrica Haci Hasîb Efendiden kiraat ilmi ve fikih icazeti aldi.
Mutadi veçhile (her zaman oldugu gibi) Istanbul Fatih’de ki Iskender pasa camiinde Pazar günleri ikindi namazlarini takiben Ahmed Ziyâüddîn Gümüshânevî hazretlerinin derledigi Râmûzü'l-Ehâdis isimli hâdis-i serif kitabini okuyup açiklardi.
SELAM VE BIRLIK
Kitaplarinda M.Z.K rumuzunu kullanan Hoca Efendiyi her konusmasinda öne çikardigi iki önemli sözüyle tanitmak gerekirse birisi “Selam” digeri “Birlik olmaktir”
"Selâmi yayiniz." hâdis-i serifini açiklarken: "Selâm sadece iyi dilek ve temennilerin ifade edilmesinden ibaret kuru bir görev degildir. Gerçekte selâm, karsilastigimiz bir kardesimizin ihtiyacinin var olup olmadigini, varsa bu ihtiyacin giderilebilecek bir tarafinin bulunup bulunmadigini, ögrenip elimizden geleni yaptiktan sonra yola devam edip gitmektir." buyururdu.
Müslümanlarin birlik ve beraberlik içinde bulunmalarini açiklarken: "Görmez misin ki, yagmur ne kadar çok yagarsa yagsin, tanecikleri hemen birlesir, toplanirlar. Derken dereler, nehirler meydana gelir. Neticede bunlar barajlari doldurur. Enerji santrallerini isletir, araziyi sular, sehirlerin elektrigini temin ederler. Bu nimet sayesinde insanlar rahata kavusur, isleri kolaylasir. Bu ne büyük bahtiyarliktir. Bundan ibret almali, birlik ve beraberligimizi temine çalismaliyiz. Tek tek hareket edersek, hepimiz helâk oluruz. Ne kadar dindar olursan ol, birlik ve beraberligi her isin üstünde tutmadikça, herkes kendi basina buyruk hareket ettikçe bir yere varilmaz." diyerek Müslümanlarin her is ve hareketlerinde tek yürek, tek kuvvet olmasi gerektigine isaret ederdi.
HOCA EFENDININ BAZI ÖZELLIKLERI
Mehmed Zâhid Efendi (r.a) güler yüzlü, sevimli bir zatti. Mütevazi, azim sahibi, hiç kimsenin gönlünü kirmamaya önem verirdi. Tanidigina, tanimadigina selâm verir, güler yüz gösterir, gönüllerini alirdi. Hafizasi kuvvetli, konusmasi samimî idi. Çogu zaman halk telaffuzu ile konusur, karsisindakine konusma firsati verirdi. Kimseden dogrudan dogruya bir seyi istemez, kapali sözlerle ifade ederdi. Anlasilmazsa sabrederdi. Hiçbir zaman seyhlik tavri takinmaz, kendisini ve makamini büyük bir maharet ve tevazu ile gizlerdi. Gece ve sabah ibadetlerine riayet eder, talebelerini de buna tesvik ederdi. Derslerini özellikle Üniversitelerde okuyan gençlerin takip ettigi “Hoca Efendi” (r.a) hayati boyunca pek çok talebe yetistirmistir. Kendisiyle manevi bagi bulunan talebeleri genellikle Profesörler, Doçentler, Doktorlar ve Yüksek tahsilli gençler olup bunlar ülkemizde batiya bagli yapilan siyasetin “Milli degerlerimize bagli…” sekle dönmesinde ve böyle bir modelin olusmasinda büyük katkilari olmustur.
BIRKAÇ HATIRA
1976 yili baslarinda, benim de MSP (Milli Selamet Partisi) Gençlik kollari Genel Baskanligi yaptigim yillar. Bursa’da bulunan Mercedes otomobil fabrikasindan o zamanlar yeni çikan 20 kisilik bir Midibüs almis ama Ankara’ya dönecegime Istanbul’a gitmistim. Midibüs’ü getirdim Iskender pasa camiinin önüne park ettim ve ögle namazini kilmaya camiye girdim. “Hoca efendi” camideydi ve bize imamlik yapiyordu. Namazdan sonra elini öperek kendisine caminin önünde duran ve parti çalismalarinda kullanacagimiz midibüsü anlattim. Erinmediler, benimle beraber gelerek midibüs’e bindiler, önlerdeki bir koltuga oturarak; “Bununla da ne güzel hacca gidilir” dediler. Hayirlar dileyerek ve bizleri tebrik ederek yanimdan ayrildilar. Bir baska gün camide namazlar kilinmis sohbet için gelenlerle caminin kenarinda ki lojmanina gidilmis. Kendisi biraz sohbet ettikten sonra misafirlerden sorular soranlar oldu. Bir tanesi de “Hocam, inananlarin kurdugu bir parti var. Biz ona destek olacak miyiz?” diye sordu. Hoca efendi o güleç yüzünde bir celallenme oldu ve “Bir gardasiniz kendisini atese atmis siz hala ona destek olup olmayacaginizi mi soruyorsunuz” demisti.
ÇAÄzIMIZI AYDINLATANLAR
1996 yilinda Milli Gençlik Vakfi Genel Baskanligini yaptigim dönemlerde “Çagimizi aydinlatanlar” adiyla “Mürsid-i Kamil” insanlari topluma ve özellikle de gençlige tanitmaya karar verdik. Bunlari Bediuzzaman Saidi Nursi, Süleyman Hilmi Tunahan, Mehmed Zaid Koktu, Sami Efendi hazretleri, Haci Ihsan efendi (Sultan baba), Seyh Rasit Efendi, Haci Mahmut efendi, Erzincan da Dede pasa hazretleri v.b isimleri siraladik. Üçüncü sirada Istanbul’da yaptigimiz “Panel toplantisinda” Hoca efendiyi, kendi talebelerini konusturarak dinleyicilere anlattik. Panelin konusmalari birkaç bin adet bastirarak bir küçük kitapçikta topladik. Daha sonra bu kitapçigi özellikle üniversite gençligine dagittik. On bes günde bir yapilan bu panelde konusmaci olarak bulunan Yahya Oguz; “Hoca efendinin hafizligi, Kur’an-i Kerimden rast gele bir yer açarak oradan bir ayet okuyorsunuz ve o ayetin on sayfa sonrasini veya bes sayfa öncesinin hangi ayet oldugunu o size okurdu” demistir. 13 Kasim 1980 (Muharrem 1401) Persembe günü ögleyin vefat eden “Hoca efendi”nin bes ciltlik Tasavvufî Ahlâk, Dua Mecmuasi, Cennet Yollari ve Müminlere Vaazlar isimli eserleri vardir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol