Bugün Turgut ÖZAL Üniversitesinden Öğretim Üyesi Ramazan Taş'ın Müslüman ülkeler üzerine yaptığı bir araştırmadan söz etmek istiyorum. Bu raporda yer alan bilgilere göre, "Müslüman ülkeler dünya nüfusunun yüzde 23'ünü meydana getirmektedirler. Fakat Müslüman ülkelerin ürettikleri buna yakın değildir. Ancak yüzde 11 oranında bir üretim yapabilmektedirler. Bu durumda kişi başına düşen gelir 905 dolardır. Hatta bunun altındadır. Bu gerçeğin ışığında Müslüman ülkeler dünyanın en az gelişmiş ülkeleridir. Bu ülkelerde gelir dağılımında derin uçurumlar vardır. Mesela Katar'ın fert başına düşen geliri bunun 19 katıdır. Dünya Müslüman ülkelerin bilgi- kültür düzeyleri de son derece düşüktür. Müslüman ülke halklarının yüzde 65'i okuma- yazma bilmemektedir. Sudanlı bir bilgine göre Müslüman ülkelerde kültür son derece zayıftır. Bu yüzden İslam Ümmeti fiilen mevcut olmasına rağmen kültürel etkinliği olmadığı için yok gibidir."
Zaman Gazetesi'nde Abdülhamit Bilici'nin yazısından özetlediğim bu bilgilerin ışığında Müslüman ülkelerin geleceği parlak değildir. Zaten ARAP BAHARI da bunu göstermiştir. İki yıl önce bazı Arap ülkelerinde ardarda meydana gelen sosyal hareketler fazla bir değişiklik getirmemiştir. Aksine Mezhep çatışmalarına yol açmıştır. Müslüman ülkeler arasında fazla bir dayanışma da yoktur.
Müslüman ülkelerin ve özellikle Arapların geri kalışlarının birçok nedeni vardır. Bunların başında Araplarda lider durumunda Devlet Adamı olmayışı gelmektedir. Lidersiz halklar, topluluklar Arap Baharı Hareketi'nde görüldüğü gibi, bir yere kadar başarılı olabilmektedirler.
Bir yerde okumuştum. Müslüman ülkelerde Gelir Dağılımı'nda ki adaletsizlikler gibi eğitimde de Fırsat Eşitliği yoktur. Eğitimde süreklilik sağlanamamıştır. Özellikle işsizlik büyük boyutlardadır. Milyonlarca yeni işyeri açılmasına ihtiyaç vardır. Temelde bu ülkelerde reformlara, düzen değişikliklerine gereksinme vardır. Tutucu krallar, Şeyhler, mollalar toplum üzerinde ezici bir baskı uygulamakta, yasaklar koyabilmektedirler. Toplumlar yeni isteklerin peşinde görünmüyorlar. İhtiyaçlarını sınırlı tutuyorlar. İnsanlar günlük gelirleriyle geçinemiyorlar. Kısaca Müslüman ülkelerde eğitimsizlik, cehalet, işsizlik büyük boyutlardadır. Uzmanlar bu sorunlar çözülmedikçe toplumların yeni ihtiyaçlar, yeni hedefler yaratmalarının mümkün olmadığını söylemektedirler. Durum böyle devam ettikçe de toplumların sömürülmeye açık kalacaklarına işaret etmektedirler. Bu durumun ortadan kaldırılmasında ATATÜRK MODELİ gündeme gelmekteyse de bu da mümkün görülmemektedir. Çünkü ne Atatürk'e yakın liderleri ne de Atatürk gibi düşünenleri vardır. Bunun daha uzun yıllar böyle gideceği belirtilmektedir. Sosyolojik anlamda lidersiz toplumlar serseri mayın gibidirler. Kendilerini kurtarmaları zordur.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol