MUHACİR OLMAK ZORDUR KARDEŞİM

Trakya gezi turlarımda Balkanlardan göç etmiş sayısız göçmenle söyleşi yaptım.  Önadım ve Kırklar Haber Gazetelerinde yayınladım. Osmanlı Devleti toprak kaybettikçe müslüman halkımız göç etmek zorunda kalmıştır… Rus, Bulgar, Yunan, Sırp zulmünü Balkanlarda yaşamıştır. Rumeli'yi fetheden Evlat-ı Fatihanların torunlarıyız. Muhacir olmak zordur kardeşim.  
Muhacir olmak bir yangına eşdeğerdir. Mübadele Muhacirleri (1923-24), Rumeli muhacirlerinin göçleri Türkiye'nin nüfusunu, kültürünü , ekonomisini, sosyal yaşamını etkilemiştir.  
Yeni Türkiye'nin kurulmasıyla Rumeli Türkleri "Kemal'e gidiyoruz, Gazi Mustafa Kemal'e Haydi Bre" diyerek yurdumuza binbir güçlükle göç etmişlerdir.
Mallarını, mülklerini bırakarak gelmişlerdir. Türk kültürünü yıllarca Rumeli'de başarıyla temsil eden  atalarımıza selam olsun. Ruhları şad olsun.
Lokantacı Bayezıd İnanç şöyle anlatmıştı birgün Dingiloğlu     Parkında: "Babam Gazi Ahmet İnanç'tır. Bir hatırasını Eski Kırklareli Valilerinden Kenan Güven'e şöyle anlatmıştı.
"Biz Işıklar Köyü'nde yaşıyorduk, Selanik'in. Bayram namazına hazırlanıyorduk. Köyün değerli Türk imamı tek tek evleri gezerek "Düşman bayrağı altında Bayram namazı kılınmaz.
Vacip değildir.  Bayram namazına gelmeyebilirsiniz." demişti.
Meğer Yunan Askeri pusu kurmuş etrafta. Türkleri topluca katletmek istiyormuş Yunanlılar.
Bayram namazında camide kimse yokmuş. Köyün erkeleri öldürülmekten kurtulmuş."
Ünlü "Sefiller" romanının yazarı Victor Hugo'dan veciz bir söz: "Kan kanla değil gözyaşı ile yıkanır…" İnsanlık tarihi bir dramdır...

RUMELİ TÜRKÜLERİ ŞİİRİM:

Rüzgar eser                                                                   
Istranca dağlarından
Yüreğim Rumeli Türküleri söyler  
Yana efkardan
Eli kınalı kızlar
Çiftetelli oynar,
Kara Hüseyin Kabadayıyı   
Bir başka çalar.
 
Vardar ovasından,
Edirne'den, Tekirdağ'dan,
Kırklareli'nden delikanlılar;
Rumeli Türküleri söyler,                                  
Naralar atar sevdadan.

Canım Rumelim,
Aşkımsın benim…
Kara sevdalarda kaldığım,
Yandığım,
Canım Rumelim...
Unutamadım seni…
                       Selahattin Demiraco
Lokantacı Bayezıd İnanç ağabey: "Karakaş Mahallesi orta sokakta üç Bulgar kız kardeş yaşardı. Marko, Elanko , Sultanko. Topumuz onların bahçesine kaçmıştı.
Topu istedik. "Çok gürültü yapıyorsunuz" diyerek kesik topumuzu bize verdiler. O anda karşıdan ünlü avcı BEKİR DOĞANGÜN (Babam İrfan Demiraco'nun dayısı) geliyordu.
Ona ağlayarak durumu anlattık. Bekir ağabey çok kızdı. Bulgar kızlarının evlerine girdi. "Türkiyemizde yaşıyorsunuz. Size hakaret eden mi var? Neden bu çocukların topunu kesiyorsunuz?" dedi. Birdaha topmuzu hiç kesmediler."
Bu güzel öyküyü anlatan Beyazıd İnanç ağabeye teşekkürler. Soluk kara çarşafıyla, öküz arabalarıyla Gazhane Sokağı'ndan geçen üç Bulgar kızını anımsıyorum.
İnsanlığın sonsuz öyküsünde güzel günler olduğu gibi büyük acılar da yaşanmıştır. Mutlu bir dünya yoktur kardeşim… Sevgiyle yaşayınız…

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol