Okudugum aylik birkaç dergi vardir. “Bilim ve Ütopya, Sözcükler, Toplumsal Tarih, Türk Edebiyati, Kitaplik, Dogu-Bati ve benim de arastirma yazilarimi yayimladigim Yöre dergileri geçmis aylara oranla bu ay içerik yönünden daha zengin geldiler. Ayin hemen hemen ilk günü onlari okumakla geçiyor. Tabii Cumhuriyet, tiryakisi oldugum, bir zamanlar yazi yazdigim gazetedir. Dergilerden “DOÄzU BATI” 2.Mesrutiyeti yüzüncü yil dolayisiyla özel sayi yapmis. Kitap kadar kalin bir dergi. “Toplumsal Tarih” ise “Berlin’de Türkiyeli Yahudiler” konusunu öne çikarmis, “Kitaplik” sair Oktay Rifat’i ele almis, Türk Edebiyati dergisi de Ramazan Ayi dolayisiyla Din Kültürlü konularla yetinmis. Ancak ben bunlardan Bilim ve Ütopya Dergisinde öne çikan CUMHURIYET HUKUKU baglaminda Atatürk’ün ünlü Adalet Bakani, “ANADOLU IHTILALI” kitabinin yazari Mahmut Esat Bozkurt’un bazi özelliklerine ve konusmalarina deginmek istiyorum. Fakat bu vesileyle SÖZCÜKLER Dergisinde yer alan dünyaca ünlü roman yazari Umberto Eco’nun 2003 yilinda Iskenderiye Kütüphanesinin açilis töreninde yaptigi, dergide “BITKISEL ve MADENI BELLEK: KITAPLARIN GELECEÄzI” konulu nefis konusmasini tavsiye edecegim. Umberto Eco bu konusmasinda kitabin tarihi, kitap kültürünün önemi üzerinde durmakta, Internet Bilgi Agi kiskacindaki kitabin gelecegini ele almaktadir.
Mahmut Esat Bozkurt Devrimci Kisiligi önde olan bir sahsiyettir. Avrupa’da hukuk okumus. Silahini eline almis, gelmis, milli mücadeleye katilmis. Lozan Baris Görüsmeleri’nde bulunmus. Cumhuriyetin ilk yillarinda Iktisat Bakani olmus ve onun zamaninda (1921 yilinda) Izmir Iktisat Kongresi gerçeklesmis. Orada su ilginç tanimi yapmis ve demiski: “Efendiler, memleket demek, siyaset, edebiyat münevverler (aydinlar) demek degildir. Bir memleket iktisadiyatindan (Ekonomisinden) tesekkül eder (meydana gelir). “Mahmut Esat Bozkurt bu ekonomi içinde esnaflari, çifçileri basa alir ve bütün meslek erbabinin memleketin temelini olusturduklarini söyler. Meclise”.. bu memleketi yüzyillardan beri kiliçla, sabanla müdafaa eden çiftçiler gireceklerdir” der. Atatürk’ün bu memleketin hakiki sahibi ve efendisi köylüler, çiftçiler sözü buradan gelir. Ancak geçenlerde bir sagci gazetede, tarih ile mesgûl oldugu anlasilan bir yazar bu sözün Kanuni Sultan Süleyman’a ait oldugu iddiasinda bulunmustur. Öyle de olsa günes altinda söylenmedik söz yoktur. Atatürk bu sözü daha evrensel kilmistir.
Atatürk’ün de bulundugu bir toplantida “Hukuk Reformu” tartisilirken Mahmut Esat Bozkurt’a neden savcilara CUMHURIYET SAVCISI adi verildigi sorulmustur. Bu soru için Atatürk, Mahmut Esat Bozkurt’a “Ne diyorsun” diye sorar ve yanit vermesini ister. Bu soruya Mahmut Esat Bozkurt açik bir yanit verir. “Çünkü öyle zaman olur ki der, cumhuriyeti korumak için basbakandan, bakandan, müstesardan, validen, büyükelçiden bile hesap sormak gerekebilir. Iste o hesabi soracak olan Cumhuriyet Savcisi’dir. Mustafa Kemal bir gülümseme ile bunu dogrular ve devam et diye söyler. Atatürk’ün Adalet Bakani daha sonra konusmasina sunlari ekler:
“TÜRK SAVCILARI, TÜRK HAKIMLERI, Meriç kiyisinda çalisan Türk Köylüsünün kaybolan sapanindan tutunuz da, bu vatanda yasayanlarin ugrayacagi en ufak bir haksizliktan, hatta Bingöl daglarinin issiz kuytularinda bekleyen öküzlerin gözyaslarindan siz sorumlusunuz”.
TÜRK HAKIMLERI, sizler Türk inkilabinin demir eliyle kurulan yeni medeniyetin kiskanç bekçileri olmak mecburiyetindesiniz. Vazife ve mecburiyetiniz mazinin dirilmesine, yeniligin istirap çekmesine imkân vermeyecektir.”
Savcilara, CUMHURIYET SAVCILARI denmesi bundan sonra olmustur.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol