MERHABA, MILLI GÖRÜS

Hatiralar canlaniyor yazi serisi                                                        

1968-69 ögrenim yili Yüksek ögrenime gidebilmek için hazirliklarin yapildigi yil. O yillarda her sehirde Üniversite ve yüksek okul bulunmadigindan Istanbul ve Ankara gitmeniz gerekmekteydi. Ben de ilk, orta ve lise ögrenimi sürdürdügüm Konya'dan ayrilarak önce Istanbul'a gittim. Maksadim Mühendislik ögrenimi veren okullardan birine kayit olmakti. O dönemlerde özel yüksek okullar da yeni yeni açiliyordu.

Önce Istanbul Yildiz Teknik Yüksek okuluna imtihan vermek için Istanbul'da MTTB (Milli Türk Talebe Birligi)nin açmis oldugu kurslara katildim. Ancak Yildiz'in imtihanlarini kazanamadim. Ankara'da ki "Teknik Yüksek okulunun" imtihanlarini kazanmis ama ben mühendis olmak istedigim için o okula da gitmemistim. Besiktas'ta sahilde Isik Mühendislik ve Mimarlik yüksek okulu var, oraya kaydolmayi düsünüyorum.

Bu arada babamin ticari faaliyette bulundugu Istanbul'daki tüccar ve sanayiciler ziyaret ediyorum. Bunlardan Haliçteki Çelik Endüstrisi Genel Müdürünü ziyaretim esnasinda benim Istanbul'a bir yüksek okula kaydolmak için geldigimi duyunca; "Niçin Ankara'da ki Özel Mühendislik yüksek okulunu tercih etmiyorsun. O okulu bizler açtik. Hem Konya'ya da yakin bir yer" dedi.

Bu okullari, o sirada Basbakan olan Süleyman Demirel'in kardesi Haci Ali Demirel kurmus. Ankara Maltepe'de lise seviyesindeki kolejlinin hemen arkasina birkaç ay içerisinde mimarlik ve mühendislik yüksek okulunu da yaptirivermis. Ben okula kayit yaptirirken henüz insaat isleri tamamlanmamisti.

ILK DERS VE HOCASI

Zannederim 1968 yili Eylül ayinin ikinci haftasi okulun ögrenime baslamasi ve derslere baslama zamani. Ben Ankara'yi henüz tanimiyorum. Babamla birlikte Anakara'ya geldik. Pazartesi sabahi okul önünde ögrenciler, onlarin velileri, okul idarecileri ve ögretim görevlileri olmak bin kisi kadar okul girisi bahçede toplandik.

Küçük bir açilis merasimi yapildi ve merasim sonunda kürsüden bir anons yapilarak; "Ögrencilerimize ve velilerine ilk dersi Profesör Doktor…(!) verecektir. Hepinizi Amfiye (salona) davet ediyoruz" dediler. Biz de babamla birlikte amfiye girdik ve buldugumuz bos koltuklara oturduk. Tabii bize ders verecek olan hocayi o gün ben henüz taniyamadigim için adini size yazmadim.

Elbisesi üzerine beyaz is elbisesi giymis biri (Prof. Dr) elindeki beyaz tebesiriyle yazi tahtasini da kullanarak basladi dersini anlatmaya. Dersinin adi, "Islam ve ilim" idi. "Önce ilmin ne olup olmadigini, sonra ilmin kaynaginin Islam oldugunu ve ilimleri Islam âlimlerinin gelistirdiklerini…" anlatti. Bu arada yazi tahtasinda sekil ve semalar çiziyor, mükemmel olan konusmasini, gözlerimize de hitap ederek               pekistiriyordu.

Fen ilmi olarak bilinen Matematik, geometri, cebir, trigonometri, kimya, fizik, tip, astronomi (uzay ilimlerinin) kurucularinin hep Müslüman âlimler oldugunu söyledi. Mesela Cebir ilmine ismini verenin "El Cabir" oldugunu, tipta "Ibn-i Sina"nin büyük katkilari bulundugunu, matematikte (0) sifiri ilk bulan ve kullananlarin Müslüman âlimler oldugunu anlatti. Romen rakamlari ile matematiksel hiçbir islem yapilamayacagini, dört islem olmak üzere diger islemlerin de bizim âlimlerimiz tarafindan bulunarak insanligi hediye edildigini söyledi. Tasavvuf Mevlana hazretleri, Felsefede Batili felsefecilere diz çöktüren Imam-i Gazali'yi  anlatti.

Artukogullari zamaninda Diyarbakir'da yasamis olan Ebul-liz'in su ile çalisan bir çok otomatik makinenin kasifi oldugunu ve bu makineleri Batililarin hocasi Leonarda Davinci'den 2-3 asir önce çalistirdigini ifade etti.

Batililardan 200 yil kadar önce galata kulesinden Istanbul'un Anadolu yakasina uçan ilk insanin Hazerfan Çelebi, Lagari Hasan Çelebi'nin de 50 okka barut kullanarak Batililardan 150 sene önce ilk roketle uçan ilk insan oldugunu anlatti.

O günkü unutamadigim bir mukayesesi de Felsefeye aitti ve "Ilim, hakikatler zinciridir. Eger bir hakikat varsa bu hakikat Batida oldugu gibi birbirlerini tekzip edenler (yalanlayanlar) arasinda mi, yoksa Islam âlimlerinde görüldügü gibi birbirlerini teyit edenler (dogrulayanlar) arasinda mi olacaktir?" demisti. Ve ilave etmisti, "Elbette ki hakikat, birbirlerini teyit edenler arasinda olacaktir" dedi.

Bu gün Batinin ilimde bunaldigini onlarin önünün açilmasini yine Islam âlimlerinin yapacagini…" anlatti.

Konferanstan çikarken babam bir itirafta bulunacakti ve "Ben hayatimda böyle güzel ve manali bir konferans dinlemedim" diyecekti.

ILAHI TECELLILER

Ben liseyi o sene tamamlayacagim, yüksek okula gitmek için Istanbul, Ankara dolasacagim. Ögrenimi Mühendislik olarak yapmak isteyecegim. Sonra kaydimi Ankara'da Mühendislik ve mimarlik okuluna yaptiracagim. Nitekim ta Istanbullardan beni bu okula yönlendirecekler. Ilk sene bize ilk dersi veren Prof. Dr. derslerimize de gelecek ve bize "Imalat usulleri" derslerini verecek. Kendisiyle hem hocamiz ve hem de okulun mescidinde birlikte namazlari eda ettigimiz ayni cemaatin insani olarak, fikir ve eylemlerimizi birligi yapacagiz.

Sonra birlikte çalismaya baslayacagiz ve tam 40 yil ayrilmadan çalismalarimizi birlikte sürdürecegiz. Siyasal, sosyal ve kültürel birçok çalismalari birlikte yapacagiz. Yeri gelecek "Maneviyatçi gençlik yetistirecek" yeri gelecek "Türkiye Kur'an Kurslari Federasyonu" kurarak orada Kur'an hadimi gençlerle ilgilenecegiz. Yeri gelecek "Milli Gençligin yetisebilmesi" için ülke genelinde bütün geçlerimizle kucaklayacagiz.

Aman, ya Rabbi. Sen ne kadar kudret ve kuvvet sahibisin. Sana sonsuz sükürler olsun. Eger sen lütfetmeseydin, ben de birçok gencin takildigi küfür ve inkâr batakligina takilacak böylece dünya ve ahiretim heder olacakti.

Hâlbuki Hatiralarimin simdi irdelemesini yapinca görecegim ki, bir güçlü cereyan beni yakalamis ve hayatima yön vermistir. Böylece hayatim boyunca inandigim dogrulara hizmet imkânina kavusmus oluyordum. Tabii buna yukarida sifatlariyla sizlere tanimaya çalistigim Profesör Doktor Necmettin Erbakan vesile olacakti..

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol