Bu ülkenin cesur insanlari ne kadar da az.
Bir yazi geçti elime. Okudum, irkildim. Öylesine olagan, masum, aslinda siradan, aslinda öylesine gerçek istekler, gerçekçi öneriler içeriyor ki. Bunlari neden bu zamana kadar düsünmedim, düsünemedim diye hayiflandim.
Oysa, dogruyu, en azindan dogru bildigini söylemekten çekinmemeli insan. Hele de yeri ve zamaniysa. Çünkü dogru ok elbet hedefine varir. Dogru söz de mutlaka yerini bulur.
Yazinin bir bölümünü, tanimadigim yazi sahibinden, Koray Demirkiliç'tan izinsiz kullanmam ne kadar dogru olur bilemem. Iyisi mi!.. Daha dogrusu, kullanmak degil, o dilekleri, önerileri, aynen onun cümleleriyle yazima dahil edecegim. Ne kadar da gerçekçi ve gerekli önerilerdir, isteklerdir, göreceksiniz.
"Bitip tükenmek korkaklara yarasir. Oysa dehset bir siddeti yasiyoruz. Kendimi yerden yere vurmak istiyorum... Söylemek istediklerimin sancilarini çekiyorum... Cesur insanlari ne kadar ezerseniz ezin tükenmezler. Çünkü onlar bu ülkenin gerçek sahipleri...
Binlerce dönüm arazilere yapilan rezidanslar, lüks daireler, yetimin öksüzün yoksulun hamuruyla yapiliyor...
Gecekondulari yikip gökdelenler, konforlu binalar dikenlerin bacaklari titremeden yürümeleri, vaktiyle ülkenin gelecegini damla damla hazirliyor... (Vicdanlari olmayanlarin bacaklari titrer.)
Yapilan binlerce daireden bir tanesi bile verilmeyen onlarca ailenin gözleri çakmak çakmak çocuklari var! Elbet bir gün zehirli kanlari temizleyecekler...
Esitsiz dösekli günümüzde benim fikrim var! Madem bir ütopya tutturmasi gidiyoruz… Mucize diye bir sey yoktur, mücadele vardir...
Hak yiyenler, parayi ayaklari elleri nasirlasmadan kazananlar, aleyhlerinde dirhem kadar esitsizlik gördüler mi sokaklara dökülürler..." diyor ve…
Iste, o önerileri siraliyor. Ne kadar basit oysa. Neden düsünemiyor insan bunlari.
"Asgari ücretle çalisan, ayda 1000-1500 lira maas alanlara bir ayricalik taninsin...
Lakin bu ülkede ayda 15 bin ile 70 80 bin maas alanlar da var. Dolandiricilarin, anaforcularin ve yetim yoksul hakki yiyenlerin aylik kazançlari 100 bin lirayi asiyor...
Hükümet, kanun mu getirecek, mecliste oylama mi yapacak, halk oylamasina mi sunacak...
Burjuvanin damarina basarsan demokrasi tam olarak gelir...
Diyecegim o ki:
-Aylik kazançlari 2 bin lirayi geçmeyen ailelerden, elektrik, su, dogalgaz ücreti alinmasin.
-Sobali evlere yakacak yardimi yapilsin.
-Aylik olarak yiyecek yardimi parasi verilsin...
Bitmedi!
-Çocuklarin okul masraflari, servis ücretleri karsilansin ya da devlet binlerce IETT otobüsü almisken bir o kadar da okul servisi otobüsü alsin ve bu ailelerin çocuklarini servisle okula getirip götürsün...
Bitmedi!
-Bayramlarda bu ailelerin çocuklarina bayramlik elbise ayakkabi alsin.
Bitmedi!
-Çocuklari Üniversite de okuyan bu ailelere devlet yurtlarinda öncelik taninsin ve yurt ücreti alinmasin... Diger üniversite masraflarini karsilasin...
Bitmedi!
-Anne baba çalisirken, anaokulu çagina gelmis çocuklar için anaokulu yapilsin ve ücret alinmasin....
Bitmedi!
Bitmez de...
Ha Devlet baba! Yukari da saydigim masraflara 2000 lira maas yeter mi?
Baba 1000 lira maas alsa, anne asgari ücret alsa yine 2000 liraya varmiyor...
Ha Devlet baba!
Yapar misin halkina, yoksuluna, yetimine, öksüzüne bir kiyak?"
Bu iste. Yüreklice söylenebilmesi gereken ve aslinda çok ta siradan istekler sayilabilecek seyler. Bu kadar masum seyleri söylemek bile ya aklimiza gelmiyor, ya da dillendirmekten tirsiyoruz.
Çok ödlegiz veya çok ahmagiz be!
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol