Kirklareli’nden uzakta kaldim bu aralar.
Çesitli etkinlikler var ve ben bu etkinliklerden yoksunum.
Birkaç gün önce Nazif Karaçam hocamizin bir sunumu oldu.
Uzaktan biliyorum.
Oysa orada olmayi cani yürekten isterdim.
Hatica Opak Bilgin'in Kirklareli'de ilk bayan öykü yazari oldugunu söyledi.
Yoktum da haberi Gazetetrakya.com'dan okudum.
Benim için de övünç verici bir saptamada bulunmus.
"Kirklareli'de (Kirklarelili) ilk roman yazari olan Hasan Öztürk; edebiyata baglamayla, sözle, siirler basaldi. Güfte yazdi, beste yapti. Siirlerini "Manolya" ve "Suya Sabuna" adli kitaplarda topladi. Kirklar'in Sesi Sairler Grubu'nda yer aldiktan sonra KIRKSEDER kurucu üyesi oldu. Kofçaz'in Terzidere Köyü'nden yetisen Hasan Öztürk, Kirklareli'de ilk roman yazari olma sifatini "Yarali Kadin" adli romani ile aldi."
Burada bir yanlislik var. Onu düzelteyim.
Ilk romanim: "Umut Boyu".
Ikinci romanim da "Yarali Kaldi".
"Yarali Kadin" degil.
Hocamizin telaffuzu olacagini sanmiyorum.
Baski hatasidir zannimca.
Bir daha bildireyim dogrusunu: "Yarali Kaldi". Bu ikinci romanim tabi. Ilk romanim degil.
Ilki "Umut Boyu".
Uzaktaydim bu açiklamalar sirasinda dedim ya. Canim gitti oralarda olmak için.
Yine de canimiz sag olsun.
Kirklareli'de böylesi açiklamalarin, böylesi saptamalarin olmasi gönlümüzü oksuyor.
Bu iki romani da 1980'li yillarin baslarinda Rize'de yazmistim.
Birincinin konusu Çapali yillardi. Istanbul-Çapa Ilkögretmen Okulu yillari.
Ögrenci olaylarinin çok sevimsiz, çok can sikici devreleri.
Ayni amacin çocuklari birbirini öyle veya böyle hasim görürlerdi.
Birileri, birilerini, birilerinin üstüne salarlardi yalan yanlis bir seyler adina.
Birileri de bu yalan yanlislari irdelemeden, etmeden, dünkü arkadasinin, hemserisinin üzerine yürüyorlardi.
Öylesi tatsiz olaylari içeriyor Umut Boyu. 1997'de basilmisti. Alev Yayinlari'ndan çikmisti.
Ikinci roman "Yarali Kaldi", 2004 araliginda çikmisti. 1960'li-70'li yillarin Trakya köylerinden her hangi birini konu aliyor, örnekleme yapiyordu.
Elle yapilan çiftçilik günlerini, oragi, harmani, hayvanciligi ve yani sira sonu hos bitmeyen bir ask öyküsünü.
Bu romanda ayrica yerel sözcüklere fazlaca yer verilerek, bir takim sözlerin yitimine karsi olumlu bir tavir da sergileniyor.
Yitimden ziyade, bu sözcüklerin yeniden dilimize kazandirilmasi, yasamalarini saglamak…
Kaç kisi okumustur, kaç kisinin eline geçmistir, kaç kisi ulasabilmistir bu iki romana bilemem.
Keske ulasilsa, keske okunsa, keske tartisilsa.
Emege bir biçimde deger verilmediginin gözlemlendigi günümüzde öyle veya böyle bir yerlerden emegin bas göstermesi tabi ki sevindiriyor, gurur veriyor, huzur veriyor.
Uzaktayim bu aralar.
Kirklareli'ye kisa gidislerim oldu son on bes yirmi gün içinde.
Kisa kalislardi.
Münir Saygin ögretmen aradi.
Kirklareli Üniversitesi "Gençlik söleni" düzenlenmis. "Aramizda olmani çok isterdik," dedi.
Olamadi ne yazik ki.
Oysa canim ne kadar da istedi orada olmayi.
Olacak elbet. Ömrümüz olsun.
En güzel dileklerle ve selamlarla Kirklareli'ye…
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol