Maç geceleri dolar tasar burasi. Hem de öyle yalnizca herif takimi filan degil. Bay, bayan, her yastan insan.
Ne Besiktasliyim, ne Fenerli. Hasbel kader Cimbom durur yüregimizin derinlerinde bir yerde…
Ama bu yil Fener'in futbolu tek söylemle keyif veriyor futbol izlemek isteyene.
Zaten, bu yil ligde eskiden bizim bildigimiz Fenerbahçe yok. O, ligden çekilmis adeta.
Bu yil bizim takimlarin arasina Brezilya F-Ulusal Futbol Takimi katilmis. Sirtlarina Fenerbahçe formalarini geçirmis keratalar, fing atiyorlar ortalikta.
Bu gece bir kere daha teskin oldum. Hani, Gassaray'i her seferinde evire çevire dövüyor ya bu Fener…
Anladim ki hele hele bu yil bu adamlarin yeke yek dövemeyecegi bir tek takim yok. Bakmayin siz Büyüksehir Belediyespor'un azizligine. Küme düsmesi olasi bir takim, Fener maçina gelince hatta Cimbom'a da ayni tarifeyi uyguladilar… Fener'e yapan, Cimbom'a haydi haydi…
Bir de bir küsur ay önce bir kör dövüsü izlemistik arkadaslarla. Sahada Cimbom'la Fener vardi ama onun disinda bir de Cüneyt Arkin vardi.
Pardon, ne dediniz, Cüneyt Arkin degil miydi? Ama, aynen Cüneyt Arkin tavirlari vardi adamda. Atip tutuyor, kesip biçiyor, saridan kirmiziya bir sürü kart vardi adamin cebinde ve hepsini sahanin ortasina saça yazdi doksan küsur dakika boyunca.
Futbol maçi dedigin 11-11, 22 kisiyle oynanirdi. Biz o gece arkadaslarla saydik saydik, 20 kisi bile çikaramadik. On bilmem kaç kisi vardi ortalikta. Onlarin da çogunun kasi gözü mosmordu.
Neyse, biz yine 29 Mart gecesine dönelim.
Ne kadar bay varsa Kirklareli Hareketi Dernegi'nde, o kadar da bayan vardi hemen hemen. Veya çok çok 51 baya karsilik 49 bayan diyelim de herkesin gönlü olsun.
Bir kere, futbol tertemizdi. Bu maçin hakemi Yunus Yildirim'i gerçekten kutlamak gerekir. Ev sahibi veya konuk takim ayrimina hiç mi hiç girmedi. Bunun altini en basta koyu kirmizi çizgiyle belirlemeli.
Fener, 1-0 öne geçti. Sevinçler, tezahüratlar, bagirip çagirmalar… Son derece düzeyli, son derece biçimli. Salonun yarisi ayakta.
Ikinci yari Besiktas, golünü atti. Bir de baktim, bastan bu yana oturanlar ayaklandi. Meger Besiktas'in taraftari da bir o kadarmis. Yine son derece düzeyli, biçimli, yakisikli sevinç gösterileri.
Bu arada, basindan sonuna kadar, küfrün zerresi yoktu. Tüm sevinçler ve sitemler müthis bir olgunluk ve olumluluk çerçevesinde.
Kirklareli Hareketi Dernegi adeta statti. Hem de Türkiye'nin neresine giderseniz gidin, bu kalitede, bu donanimda, bu olumlulukta stat bulamazsiniz. Yemegi, içkisi, ekmegi, suyu, coskusu, hüznü… Daha daha siz sayin.
1976'da Erzurum-Hinis'taydim. Çalistigim köyde, ögrencilerimden birinin abisi gelmis gurbetten. Gurbet dedikleri de benim silam. Sanirim Mehmet Emin'di ögrencimin adi. Abisi, Kirklareli Karayollarinda Greyder operatörü olarak çalisiyormus.
Köyün ögretmeninin Kirklarelili oldugunu ögrenince tanismak istemis. Tanistik. Hiç unutamayacagim bir anisini anlatti: "Bir gece kahvede ellibir oynuyoruz. Yan masada da ellibir oynayanlar var. Içeri birisi girdi. O masaya geldi. Zilzurna sarhostu adam. Basladi yan masadakine hakaret etmege hatta küfür filan da ediyor. Masadakinin arkadaslari, oyun arkadaslarina, sakin olmasini, ona uymamasini söylüyorlar. Adam hem de kalkmadi yerinden. Öteki sövdü saydi, çikip gitti. Biz, hepimiz Erzurumluyuz, sasirip kaldik. Biz olsak o durumda hemen kavgaya tutusur, kan dökeriz. Ulan, dedik, bu herifler ne biçim insan. Adam kalkmis sövüyor, sövülenin giki çikmiyor.
Ertesi aksam yine biz ayni masada. Yan masada yaklasik yine ayni kisiler. Biraz sonra, dün gece sarhos gelen adam bu kez ayik geldi. Gelip dün gece hakaret ettigi adamin omzuna dokundu. Biz merakla basladik beklemege, bakalim ne olacak!
Adam, aksamki satastiginin elini sikip ondan özür diledi. Adam da, tamam ulan, tamam. Gel otur, çay iç, dedi. Olay kapadi. Biz birbirimize baka kaldik. Biz olsak bir sürü tatsizlik çikarirdik. Kirklareli insanina o an hepimiz gipta ettik, hayran kaldik."
Kizli erkekli, bu denli karma, bu denli kaliteli, böylesine ender bir topluluk olusturabilmek her yigidin, her toplumun, her sehrin harci degildir. Ben, dört yil boyunca Ögretmen Okulu'nda kiz-erkek karma yatili okumus bir insanim. Bu isin erdemini, onurunu, gururunu, biçimini iyi bilirim.
Siz bakmayin bazi illerde, sehirlerde, sehir içi yolcu araçlarini bile haremlik selamlik yapmaya çabalayanlara.
Asli yok.
Önce egitim, önce çagdaslik, önce insanlik, önce insan olabilmek. Önce, hayvansal iç güdülerden arinabilmek ve insan beyniyle sokaga çikabilmek. Hepsi bu. Geri yani ayrinti, geri yani hayvansal içgüdü.
Balaban'la ayni masadaydik. Maçin bitiminde Balaban'i ilk kutlayan, sirtinda BJK formasiyla, enine boyuna, dalyan bir delikanli oldu. Ta öte uçtan kalkip gelmis. Havada "çak"tilar, kutlastilar.
Iste bu!
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol