Lüleburgaz’da 1 Eylül Dünya Barış Günü kutlandı

Lüleburgaz’da, Lüleburgaz Emek ve Demokrasi Platformu tarafından “1 Eylül Dünya Barış günü kutlandı. Kongre Meydanı’nda gerçekleştirilen program saat 18.00’de başladı.
Basın açıklamasına CHP Kırklareli Milletvekili Turabi Kayan, CHP Lüleburgaz İlçe Başkanı Özgür Kaya, ÖDP Kırklareli İl Başkanı Ali Osman Topuz, Lüleburgaz İlçe Başkanı Serkan Varol, EMEP Lüleburgaz İlçe Başkanı Aytekin Bulut, Petrol İş Sendikası Trakya Şube Başkanı Ercan Yavuz, Kristal İş Sendikası Trakya Şube Başkanı Ufuk Yaratan, DİSK Gıda İş Trakya Temsilcisi Cengiz Atlı, Eğitim Sen Lüleburgaz Temsilcisi Mehmet Sezgin, SES, TÜM BEL SEN, DİSK GENEL İŞ Temsilcileri ile emekten ve demokrasiden yana olan diğer siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcileri katıldı.
1 Eylül Dünya Barış Günü kutlama programında basın açıklamasını Eğitim Sen Lüleburgaz Temsilciliği Örgütlenme Sekreteri Fatoç Günaçar okudu.
Lüleburgaz Emek ve Demokrasi Platformu tarafından okunan basın açıklaması şöyle; “Savaş değil barışı yaşatacağız. 1 Eylül Dünya Barış Günü savaşların yol açtığı acılara karşı barış talebinin ve umudunun dillendirildiği gündür. Nazi Almanya’sının 1939 yılında Polonya’ya saldırdığı ve emperyalistler arası yeni bir paylaşım savaşı başlattığı tarih olan 1 Eylül, Türkiye’de de emek, demokrasi ve barış güçlerinin takviminde özel bir yer taşımaktadır.
Yaşadığımız bölgede yıllardır süren savaşlar, milyonlarca insanı yoksullaştırmış, yüz binlerce insana tarifsiz acılar yaşamış, sayısız insan Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de katledilmiş, geriye evladını yitiren binlerce anne baba ve öksüz kalan binlerce çocuk bırakmıştır. Milyonlarca insan topraklarından göçe zorlanmış, yine milyonlarcası kimliğinden, dilinden, milliyetinden, mezhebinden ve düşüncesinden dolayı baskı görmüştür. Silahlar konuştukça kadınlar, gençler, çocuklar, yoksullar emekçiler başta olmak üzere bütün insanlık ağır bir sarsıntı yaşamakta, işsizlik, yoksulluk, açlık, acı ve gözyaşı artmaktadır. Milyarlarca insan temel haklarından mahrumken, temiz içme suyu bulamazken, milyarlarca insan doktor ve öğretmen, hastane ve okul bulamazken, hükümetler ve uluslar arası kurumlar savaşları devam ettirmeyi, emekçilerin maaşlarında kesinti yapmayı, sosyal hakları törpülemeyi tercih etmekte ve baskı koşullarını durdurmak yerine onlardan nasıl kar edebileceklerini düşünmektedir.
Neoliberal kapitalist düzen ve onun destekçisi emperyalist güçler için savaş, halkları/işçi sınıfını birbirine düşürerek bölüp parçalamanın, demokratik hakları askıya almanın, sermayeye kaynak aktarmanın, kısacası bu düzeni devam ettirmenin, bir yolu olarak değerlendirmektedir. Sömürü ve baskı düzeni ancak savaşlar ile sürdürülmektedir. Savaş yaşamımızın kalıcı bir parçası haline gelmiştir.
Düzeni “savaş” ile sürdürülebilir hale getirmek, insanlığa karşı işlenmiş en büyük suçlardandır ve maalesef ülkemizde de bu yönde politikalarla karşılaşmaktayız. Ülkemizde tüm sorunların, şiddetle, terörle, çatışmayla çözülemeyeceği son 30 yıllık yakın tarihimize bakılarak dahi görülmektedir. Özlemle beklediğimiz, kalıcı bir toplumsal barış ve kardeşlik, bir arada insanca yaşayacağımız bir ülke, kanın ve şiddetin olduğu yerde sağlanamamaktadır. Türkiye’de bir iç savaş ortamına sürüklenme tehlikesi taşıyan provokasyonlar, kimden gelirse gelsin, sadece acıyı, kanı ve gözyaşını artırmaktadır. Ülkemizde benimsenmesi gereken politika, “yurtta barış, bölgede barış, dünyada barış” politikasıdır. Bunun dışındaki tüm maceralarla ve savaş politikalarıyla, iktidarlar güçlenebilir, koltuklar korunabilir, servetler korunabilir, sermaye büyüyebilir ama ülkemiz kaybeder. Bir kez daha tekrarlıyoruz:
Savaş, ölüm, acı, gözyaşı ve yıkım demektir! Savaş, cinayet demektir! Savaş, baskı, şiddet ve sömürünün katmerlenerek artması demektir! Savaş, ekmeğimizin küçülürken zenginlerin kasalarının dolması demektir! Savaş, emeğin haklarının tamamen ortadan kaldırılması demektir! Savaş, demokrasi ve özgürlüklerin bitirilmesi demektir! Savaş, insan haklarının, hukuk ve adaletin hiçe sayılmasıdır! Savaş, çevrenin, doğanın tahrip edilmesi demektir! Savaş, savaş kararı alanların çocuklarının değil, emekçi halk çocuklarının gönderildiği bir cehennem demektir! Emek ve demokrasiden yana olan bizlerin özlemi, kimliği, kültürü, dili, dini, mezhebi, görüşü ne olursa olsun, üzerinde eşit haklara sahip yurttaşlar olarak barış içinde yaşayacağımız, demokratik bir Türkiye özlemidir. Çünkü bizler bilmekteyiz ki, insanların göz renkleri ne olursa olsun gözyaşları aynıdır.
Barış emekle gelecek, barış emekçilerin birliğiyle gelecek. Yaşasın Halkların bir arada yaşama iradesi. Savaşa Hayır, Barış Hemen Şimdi. Yaşasın 1 Eylül Dünya Barış Günü.“

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol