"Kutsala dayali siyaset yapilmamalidir"

Sosyal Demokrat Siyaset Edirne Platformu (SEP) son dönemde yasanmakta olan siyasal ve toplumsal gelismelere de bagli olarak kendi degerlendirmesini içeren bir basin açiklamasi yapti. Söz konusu açiklama söyle;

Gelismis ve gelismekte olan ülkelerde üretken ve istikrarli bir toplum yapisi, özgürlük alanlarina verilen önem ve güçlü bir sosyal sermayenin varligi ile yakindan ilgilidir.

Özgürlük ile güvenlik hassas bir terazinin iki kefesi gibidir. Devlet ve toplum yönetiminin kalitesi belirlenirken, bu terazinin mümkün oldugunca dengede olup olmadigina bakilir. Fakat son günlerde ülkemizde yasanan gelismelere bagli olarak, otoriter bir toplum yapisina dogru bir gidise yönelik açiklamalara çok sik tanik olmaktayiz. Dolayisiyla, özgürlük-güvenlik terazisinin dikkatle takip edilmesinin gerekli oldugu hassas bir dönemden geçmekteyiz.     

Ülkemizin kalkinmasi, gelismesi için güçlü bir sosyal sermayenin varligi önemlidir. Ancak son dönemde giderek artan gerilim politikasi odakli gelismeler toplumda çesitli kaygi ve endiselere yol açmakta, ülkemizin güven bunalimi içinde oldugunu göstermektedir. Prof. Yilmaz Esmer'in kisa bir süre önce basina yansiyan bir arastirmasina göre, "Insanlarin çoguna güvenilebilir" yargisina Isveçlilerin yüzde 68'i  "Evet" demis.

Türkiye'de bu oran 1997'de yüzde 10'mus. 2007'de yüzde 5'e düsmüs. Ve bu skorla Türkiye (Trinidad'dan) sonra "dünyanin en güvensiz" toplumu unvanina kavusmus. Sosyal sermayesi güçlü ülkelerin iç dinamik yaratmada basarili oldugu ve buna bagli olarak sorun çözme kapasitesinin yükseldigi yaygin kabul görmüs bir gerçektir. Sosyal sermayenin temelini teskil eden bireyler arasi güven, demokrasinin, hukuk devletinin ön kosullarindan biridir. Toplumsal iletisim de güven gibi saglikli bir demokrasinin ve açik bir toplumun, yüksek bir sosyal sermayenin unsurlari arasindadir. 

Yurttaslar ile kamu yöneticileri arasinda karsilikli saygiya dayali, yapici bir iletisim, katilimci demokrasinin gelisimi için çok önemlidir. Kuvvetli bir sivil toplum, siyasete katilma, tartisma-uzlasma kültürü, toplumsal duyarliliga sahip bireylerin çogunlukta olmasi, sosyal sermayesi güçlü bir toplumun isaretleridir. 

Mevcut siyasi yapi katilimciliga geçit vermemekte, lider sultasi bir türlü asilamamaktadir. Halk, siyasetten uzak durmakta, siyasetçilere güven duymamaktadir. Siyasi partiler ülke sorunlarina çözüm bulmak yerine, kutuplasma ve gerilime yol açan söylem ve davranislar sonucu  sorunlarin artmasina sebep olmaktadirlar. Parlamenter demokrasi açisindan bu gidisat kaygi yaratmakta, sorunun asilmasi için basta siyasi partiler olmak üzere, sivil toplum örgütleri ve yurttaslara görev düsmektedir.         

Siyasilerin gündemine gelecegimizi ilgilendiren öncelikli konularin alinmasi için çaba göstermek, seçim dönemleri disinda da sorumlu ve etkin bir yurttastan beklenen tutum ve davranislar içinde olmak, ülkemizin güven bunalimindan çikmasina, kalkinma ve gelismesine olumlu yansiyacaktir.      

Cumhuriyetin niteliklerine ve kazanimlarina sahip çikilmalidir. Devlet kurumlari arasindaki iliskilerde kuvvetler ayriligi prensibi dikkate alinmalidir. Toplumda kutuplasmaya, güvensizlige, karamsarliga yol açan gerilim politikalarindan uzak durulmalidir. Kutsala dayali siyaset yapilmamalidir. Geçmis üzerinden degil, gelecege dönük olarak siyaset yapilmalidir. Toplumun tüm kesimlerinin görüsleri alinarak, toplumsal uzlasmaya dayali yeni bir demokratik anayasa hayata geçirilmelidir. Siyasi partiler yasasi temsilde adalet ve katilimciligi saglayici çagdas bir yapiya kavusturulmalidir. Siyasi partilerin iç yapilari demokratik olmali, yerele proje ve düsünce üretme sansi veren, karsilikli ögrenmeye açik siyaset tarzi benimsenmelidir. Demokratik ve temsilde adaletin saglanacagi yeni bir seçim yasasi için TBMM'de gerekli adimlar atilmalidir.”

 

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol