Kırklareli Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından Verem Eğitimi ve Propaganda Haftası ile ilgili bir basın açıklaması yapıldı.
Konu hakkında bilgilendirmede bulunan Kırklareli Halk Sağlığı Müdürü Uzm. Dr. Nihat Kutluay yaptığı açıklamada, "Verem Hastalığı soluk alıp verdiğimiz hava ile vücudumuza giren tüberküloz bakterisinin yol açtığı bulaşıcı bir hastalıktır. Aktif verem hastası olan kişilerin öksürmesi, hapşırması hatta konuşması ile çevremize yayılır. Genellikle kapalı ortamlarda uzun süre birlikte bulunmak bulaşma riskini arttırır. Özellikle bağışıklık sistemi zayıf olanlar, şeker hastaları, ağır böbrek hastaları ve karaciğer hastaları, cezaevi, yurt, huzurevi gibi toplu yaşanılan ortamlarda bulunanlar, alkol bağımlıları, yaşlılar ve sağlık görevlileri risk altındadırlar. Sigara içenlerin hastalığa yakalanma riskleri hem daha fazladır, hem de iyileşmeleri daha zordur" dedi.
Verem mikrobunun solunan hava ile akciğerlere girdiğini ve orada çoğalmaya başladığını belirten Kutluay, bu mikropların bazılarının vücudun diğer organlarına da yayılma riski olduğunu belirtti. Kutluay, "Mikropların aktif hale gelmeleri ve çoğalmaları halinde kişi artık verem hastasıdır. Bunun için öksürürken ve aksırırken ağzımızı mendilimiz ile veya en azından kolumuz ile kapatırsak sadece verem mikrobunun değil grip gibi diğer hastalıkların da topluma bulaşmasını önlemiş oluruz. Ayrıca bulunduğumuz ortamın sık sık havalandırmak ve ellerimizi sık sık yıkamak verem mikrobunun ve solunum yolu ile bulaşan birçok hastalığın da bulaşmasına engel olur" açıklamasını yaptı.
Kırklareli Halk Sağlığı Müdürü Uzm. Dr. Nihat Kutluay vatandaşların bilinçli olması gerektiğini ifade ederek Verem hastalığının belirtilerinden söz etti. Kutluay açıklamasında, "İki -üç hafta geçmeyen öksürük, yorgunluk, gece terlemeleri, kilo kaybı ve kan tükürmektir. Eğer bu belirtilere sahipseniz vakit geçirmeden en yakın Verem Savaşı Dispanserine başvurmalısınız.
Tanıda Verem Savaşı Dispanserleri PPD Deri Testi ile vücudumuzda verem mikrobu olup olmadığını balgam tetkiki ile verem mikrobunun doğrudan görülüp görülmediğini, akciğer filmi ile mikrobun akciğerlere yerleşip yerleşmediğini tespit ederler. Eğer kişinin verem hastası olduğu tespit edilirse, Dispanserler tarafından tedavi ve kontrol altına alınırlar. Bütün aile bireyleri hastalık taşıma riskine karşı kontrol edilir. Verem tedavisi son derece etkili ilaçlarla en az altı ay sürer. Hasta aylık takiplerle dispansere gider. İlaç tedavisi ve kontrol tamamen ücretsizdir. Ve % 100 şifa ile sonuçlanır. Ancak şunu da belirtmeliyiz ki tedavi ancak ilaçların düzgün kullanımıyla olur" açıklamasında bulundu. Verem hastalığının aileden geçen genetik bir hastalık olmadığını belirten Kutluay, "Veremli bir hasta ile aynı ortamda bulunarak bulaşır. Tabak, bardak, çatal, bıçak gibi eşyalarla hastalık bulaşmaz. Verem, geçmeyen, sakat bırakan, öldüren, utanılacak bir hastalık değildir. Etkin ilaçlarla tamamen sağlıklarına kavuşur. Verem hastasının güneş gören ve bol havalandırılan odalarda kalmaları sağlanmalıdır. İlaç tedavisi başladıktan sonra bulaşıcılık hızla yok olur. Bu süre etkili ilaçlar ile 2 - 3 hafta sürer. Veremden korunmanın en etkin yolu BCG aşısıdır. Yeni doğan bebeklere 2. ayını doldurunca BCG Aşısı, yani Verem aşısı yapılır. Çocuklarımızı 2. ayını doldurunca mutlaka aşılama için Aile Hekimi'ne götürmemiz gerekir. Türkiye'de hali hazırda 15 - 20 milyon kişinin vücudunda Verem mikrobu taşıdığı hesaplanmıştır. Bu insanların tamamı hasta olmaz. Ama yaklaşık %10'u hayatlarının bir döneminde verem hastalığına yakalanacaktır. Bu durumda önümüzdeki yıllarda 1,5 - 2 milyon yeni verem hastası ile karşılaşacağız demektir. Verem hastalığında yapılan en büyük hata tedaviyi eksik bırakmak ve ilaçları düzensiz kullanmaktır. Bu durumda tümüyle şifa sağlanacak bir hastalık iken ilaca dirençli hale gelmekte ve tedavisi güçleşmektedir" dedi.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol