Kurtulusu Avrupa Birligi'nde aramak ayiptir

gündeme gelmis ve bunu öneren ve savunan da Prens Sabahattin olmustur. Prens Sabahattin bir düsünen adamdir ve fikir ve görüslerini "TÜRKIYE NASIL KURTULUR" kitabinda toplamistir.
Bütün arayislara ragmen Osmanli kurtulamamis, dagilip gitmistir. 1839-1856 Kurtulus Reçeteleri bir ise yaramamistir. Bu reçetelerle "Gâvura Gâvur denmiyecegi noktasina gelinememistir. Osmanli'nin basinda olan Ingilizciler, Almancilar, Fransa yanlilari ancak 70-80 yil ayakta kalabilmisler, en son Almancilar ülkeden kaçmak zorunda kalmislardir. Bunlar Enver, Talât ve Cemal Pasalar'di. Hepsi dis ülkelerde yabanci kursunlarina hedef olmuslardir.
Kurtulus'u yabancilarda arayanlar niye kaybetmislerdir? Hemen söyleyelim, KURTULUS'un kökü yerli ve milli olmadigi için kaybetmislerdir. Kökü yerli ve milli olan kurtulusu Mustafa Kemal ortaya koymus, uygulamis ve sonuçta vatani kurtarmis, özgür ve bagimsiz kilmistir.
1918'li yillardan sonra Türk vataninin ve Türk halkinin kendisini kurtaramayacagini düsünen bazi önde gelen yazarlar, çizerler ve siyasetçiler kurtulusu bir güçlü devletin himayesi altina girmekte görmüslerdir. Bu nedenle Mustafa Kemal önderligindeki Milli Mücadele Hareketi'ne süpheli bakmislardir. Hatta açikça Himayeciligi (korumaciligi) önermislerdir. Bu himayeciligi önerenlerin içinde çok anli sanli insanlar vardir.
KURTULUS'u ulusal kökenli düsünce, hareket sahipleri, yani Mustafa Kemalciler, Müdefaa-i Hukukçular kazanmislardir. KEMALIZM Hareketi'ni basariya ulastirmislardir. Türkiye kendisini kurtarmis bir devlet olarak dünya sahnesine çikmistir. Ancak ne yazik ki 1940'li yillarin sonuna dogru bir Yabanci Korumaciligi yeniden aranmis ve sonuçta Amerika bulunmustur. Amerika ile baslayan dostluk bugün bir Teslimiyetçilige kadar varmistir. Amerikancilar bu teslimiyetiçiligi medya yoluyla destekler durumdadirlar. Ancak Türk halki sagduyusu ile bu teslimiyetçilige destek vermemektedir.
SImdi ülkemizde bir baska güce, bir baska Ülkeler Birligi'ne yani Avrupa Birligi'ne teslimiyetçilik söz konusudur. Avrupa Birlige girersek tüm sorunlarimizin çözülecegine inanilmaktadir. Açlar doyacak, çiplaklar giyenecek, issizler is bulacak, borçlar bitecek, rüsvet, suistimal ve hortumculuk kalkacak valhasil Türkiye bir baska Türkiye olacaktir. Liseler düzeyinde yapilan bir ankette gençler buna inanmaktadirlar. Halkta bu egilimlidir.
Süphesiz Türkiye'nin hedefi Avrupa Birligi'ne üye olmaktir. Yalniz AB'ye girdigimiz takdirde Türkiye kurtulmus olmayacaktir. Türkiye Avrupa Çizgisi'ne girecektir ama Avrupalilasma Yolu'nu kendi kabiliyeti, kendi gücü ve imkanlari ile yürüyecektir. Bu nedenle hayal görmeye gerek yoktur, Akilci ve gerçekçi olmaya mecburuz. Bizi bizden baska kurtaracak, ayaga kaldiracak degildir. Dünyada bir baska ülke sayesinde kalkinmis ülke yoktur. Ülke bir açmaza, bir sikintiya düsmüsse bunu kendi gayretiyle ortadan kaldiracaktir. Hükümetin AB'yi sürekli gündemde tutmasinin halki oyalamaktan öte bir anlami yoktur. "Hükümetin gündemi kendi sart ve imkanlarimizla, kendi egitim düzeyimizle nasil ve kadar Avrupali olacagimiz, olmalidir" Üst tarafi hikayedir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol