Kürt sorununda neredeyiz?

Abdullah Öcalan’in, avukatlariyla 31 Temmuz günü yaptigi görüsmede söylediklerinin bir kismini Firat Haber Ajansi servise koydu. Görüsme son derece önemli. Kürt sorununda nerede oldugumuzu ve nereye dogru gittigimizi oldukça net bir sekilde ortaya koyuyor. Öncelikle sunu belirtelim. Firat Haber Ajansi Öcalan’i söylediklerinin tamamini yayinlamamis. Sakincali görülen bazi bölümleri sansürlemis. Ama yayinlanan bölümler de son derece ibret verici ve yayinlanmayan bölümlerin neleri içerdigi konusunda bir fikir veriyor..

BULUTLARIN ÜSTÜNDE

Öcalan bulutlarin üstüne çikmis,   zafer kazanmis komutan havasinda. Dile getirdigi görüslere basindan sonuna kadar sinen hava bu. Bilinçli olarak “Amerikan açiliminin” pesine takilarak halkimizi aldatanlari bir yana birakalim. Ama saf saf, Kürt sorununda çözüm asamasinda oldugumuz, silahlarin birakilacagini ve baris olacagini düsünenler açisindan Öcalan’in asagidaki sözleri yeteri kadar aydinlatici olmalidir. “Bu mücadelede 40 milyon Kürt var. Iyi örgütlenmis kesimleri var. 40 milyon Kürde karsi nasil duracaksin? 40 milyon Kürt ayaga kalktigi zaman ortada devlet mevlet diye bir sey kalmaz.” Ayni tehdidi Ordu’ya da yöneltiyor Öcalan: “Ordu öyle kendine çok güvenmesin. Kendini öyle çok güçlü hissetmesin. Çok kaotik, çok çatismali bir dönem olursa, çözümün önünde engel olursa, Ordu da ortada kalmaz dagilir gider.” 30 yillik mücadelesinin sonunda Devleti ve Ordu’yu dagitma noktasina geldigini düsünen bir kisi, bu durumda silahlari birakacak ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin üniter yapisina riza göstererek baris yapacak! Öcalan’in yukaridaki sözlerini okuduktan sonra buna hala “dogrudur” diyen varsa, o kisi ancak, Türkiye’nin simdiki haliyle varligini muhafaza etmesinden yana olmayan bir yabanci gücün hesabina çalisan biri olabilir.

ÖCALAN’IN ISTEKLERI

Peki ne olmazsa Öcalan’in tehditleri gündeme gelecek? Onu da söylüyor Öcalan: “DTP beni temsil etmiyor. PKK beni temsil etmiyor… Mesela Ahmet Türk’le mi çözmek istiyorsunuz. Siz engelleyen kimse mi var… Sorunu bu sekilde çözebilecekseniz çözün.. DTP beni kesinlikle temsil etmiyor. Karsilarinda çocuk yok…. “Emniyetle 90 gün müzakere etmem lazim. Sorunun askeri boyutunun çözülebilmesi için benim 45 gün müzakere etmem lazim… Sorunun diger boyutlari da ayri. Sosyal, kültürel, ekonomik bunlari daha agzima bile almiyorum.” Öcalan, kendisinin yol haritasini açiklamasindan sonra asil çatismalarin yasanacagini söylüyor. Bunun için tarihten iki örnek veriyor. 1792 – 94 yillari arasinda Fransa’da yasanan siddet ve 1918 – 21 yillari arasinda Rusya’daki iç savas. Eger kendisinin söylediklerine göre hareket edilmezse Türkiye’de de benzer bir durumun yasanacagini söylüyor. Türkiye’nin kan gölüne dönecegini söyleyen bir Öcalan ile karsi karsiyayiz.

POST KAVGASI

Bu tabloyu iyi analiz etmek gerekiyor. Öcalan’in, son yasanan gelismeleri Türkiye Cumhuriyeti’nin acz içinde olmasi seklinde degerlendirdigi anlasiliyor. PKK’nin 29 Mart seçimlerinde elde ettigi basarinin ardindan, AKP’nin ABD dayatmalarina uygun olarak Kürt sorununda attigi adimlarla birlikte PKK’nin ve Öcalan’in iyice havaya girdigi anlasiliyor. Yakin zamana kadar Kürt sorununda, Türkiye Cumhuriyeti’nin, kim olursa olsun, (PKK olmazsa DTP, o da olmazsa akil adamlar) ama bir muhatap bularak konuyu görüsmesini isteyen Öcalan gitmis, onun yerine; “Ahmet Türk de kim oluyor, Kürt sorunu ancak benimle konusulur” diyen bir Öcalan gelmis. Belli ki Öcalan “bu is artik bitti” diye düsünüyor. Is bittigine göre, “Kürtlerin temsilcisi olarak sadece ben muhatap olabilirim” diyor.

Atatürk’ün Cumhuriyeti bitmis, sonrasi için post kavgasi yapiliyor(!)

SORUMLU AKP’DIR

Bu tablonun birinci sorumlusu AKP iktidaridir.

Her seyden önce AKP iktidari, ABD’nin talimatlarinin bir milim disina çikmayarak Öcalan’a en büyük güvenceyi vermistir. Öcalan bilmektedir ki, ABD bu saatten sonra Ortadogu planlari açisindan PKK’ya sirtini kolay kolay dönemez ve dolaysiyla AKP’yi kendisine mecbur edecektir. Ikinci olarak AKP, gene Washington direktifleri dogrultusunda Türkiye’nin yurtsever devrimci güçlerine karsi Ergenekon Tertibini yürüterek emperyalizmin yedegindeki bölücülügün önünü açmistir. Öcalan, antiemperyalist güçlere yönelik saldirinin devam edecegini bilmenin verdigi rahatlikla konusmaktadir. Üçüncü olarak, silahli bölücülügün karsisindaki askeri güç, Türk Ordusu son yillarda artan bir psikolojik ve fiili saldirinin hedefi durumundadir. Dahasi PKK’ya karsi savasmis olan komutanlar birer birer içeri atilmaktadir. Öcalan, eli kolu baglanmis TSK karsisinda efelenmenin keyfini yasamaktadir. Türk Ordusunun devamli bir sekilde arkadan vuruldugu kosullarda, PKK’nin kendini son derece avantajli bir konumda görmesi son derece normaldir. Özetle bu tablodan çikacak olan baris degil, daha büyük çatisma ve kaostur. Öcalan bu gerçegi görüyor ve söylüyor. Milet olarak bir bedel ödedik ve ödemeye devam ediyoruz. Hala uyumaya devam edenlerin ise uyanmalari için daha ne kadar bedel ödememiz gerektigini yasayarak görecegiz.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol