Kurt; "Ortaklik kurmasak bile, ortak akil kullanmaliyiz"

Kirklareli Isadamlari Dernegi geçtigimiz Çarsamba, “Var mi Nazo gibisi?” reklam sloganiyla taninan içecegin firmasi Nazli Gida Yönetim Kurulu Baskani ve Marmara Is Hayati Dernekleri Federasyonu (MARIFED) Gida Komitesi Baskani Nihat Kurt’u agirladi. Gün içinde KIAD bünyesindeki isadamlari ile çesitli temaslarda bulunan Kurt, gece ise “Is Hayatinda Markalasma” adi altinda bir söylesi gerçeklestirdi.

Kirklareli Ticaret ve Sanayi Odasi’nda saat 20:30’da düzenlenen söylesiye KIAD Baskani Selim Kinali, KIAD Genel Sekreteri Åzadan Canaz, dernek yönetim kurulu üyeleri ve dernek üyesi çok sayida isadami istirak etti. Söylesi öncesi KIAD’in ve TUSKON (Türkiye Isadamlari Konfederasyonu)’nun faaliyetlerine yönelik bir tanitim filmi gösterildi.

“Ben 28 yasimda Istanbul’da isportacilik yapiyordum”

Daha sonra Nihat Kurt’un söylesisine geçildi. Nazli Gida Yönetim Kurulu Baskani Kurt, ilk olarak Nazo markasinin sektödeki hikayesini anlatti: “1978 yilinda Rize’den Istanbul’a göç ettik. Kabatas Erkek Lisesi’ne kaydoldum. Fakat orada verilen egitime uygun bir temele sahip olmamam sebebiyle 2. siniftan birakmak zorunda kaldim. Sonra abimle birlikte ticarete atilmaya karar verdik.”

Çesitli ugrasilarin ardindan 80 ihtilaliyle zor duruma düstüklerini kaydeden Kurt, “Ihtilal sonrasi iflas ettik. Magazamizi kapattik. Mahalle arasinda küçük bir dükkana tasindik. Sonra oradan pazara. Oradan da isportaciliga. Ben 28 yasinda Istanbul’da isportacilik yapiyordum” dedi. Ilerleyen günlerde abisiyle birlikte çay içmeye gittikleri bir kahvehanenin sahibinin orayi sattigini ögrenmeleriyle yeni bir sürece girdiklerini belirten Nihat Kurt söyle devam etti:

Reklam kötü de olsa markayi akillara yerlestirdi

“Kahvehane için pazarlik yaptigimiz sirada, orada bulunan baska birisi elinde nakit para oldugunu ve bize ortak olmak istedigini söyledi. Kabul ettik. Sonra ise basladik, gece gündüz çalistik. Toz içecek satin aldigimiz bir toptanci birgün elindeki ekipmani ve üretim atölyesini satacagini söyledi. Nisantasi’nda büfesi olan dayimdan borç aldik ve böylece toz içecek isine girdik. Yavas yavas ilerledigimiz sektörde Nazo’yu reklam kampan-yasiyla halka tanitmaya karar verdik. Ilk çektigimiz reklam 30 saniye idi. Reklam maliyetleri çok yüksekti. Yani çok masrafliydi. Ya 1 kere, ya 2 kere yayinlaniyordu. Sonra reklamin saniyesini kisaltarak yayinlanma sayisini artirmaya karar verdik. En son 5 saniyeye indirdigimiz reklamdaki sloganimiz “Var mi Nazo gibisi, daha iyisi mevyanin kendisi” cümlesiydi. Daha sonra RTÜK’le görüserek reklami 3 saniyeye indirmeyi basardik ve su anda bildiginiz “Var mi Nazo gibisi” jingle olarak TV’de dön-meye devam etti. Reklam çesitli anket ve istatistiklerde en kötü reklam kategorilerinde yer aldi. Ancak buna ragmen makul bir pazar seviyesine ulastik.”

2010 hedefimiz, Dünya’da 10 ülkeye yayilmak

Gida piyasasinin zor bir piyasa oldugunu vurgulayan Kurt, piyasanin bir markayi kabullenme sürecinin yavas bir döngü oldugunu anlatti. Içecek sektöründeki ikinci senelerinde %25’lik bir büyüme yakaladiklarini anlatan ve her yeni seneye beklentilerin üzerinde bir büyüme trendiyle çiktiklarini söyleyen Nihat Kurt, “2010 yilinin sonu için hedefimiz, Dünya’da 10 ülkede Türkiye’deki gibi bir statüye sahip olmayi planliyor ve umuyoruz” diye konustu.

Sektörde daha fazla kazanç ugruna kaliteden asla ödün verilmemesi gerektigini anlatan Kurt, söylesiye su cümlelerle devam etti: “Bir gida markasinin içecek yetki-lisi bir keresinde bana, ‘Ben senin 1 yilda yaptigin ciroyu 15 günde yapiyorum, ama yine de marka olamiyorum’ demisti. Pazarda önce önemli olan ürünün kaliteli olmasidir.  Ekonomisi çökmüs olan Yunanistan’a bakin. Televizyonlara reklam veren 2000’e yakin marka var. Biz de bu sayi 200 civarindadir.”

“Her zaman kaliteyle yarisalim, fiyatla degil”

Markalasmada firmanin ürününe gösterdigi ürün ve özverinin en büyük unsur oldugunu belirten Kurt, “Birsey yaparken dogrusunu yapmaya özen göstermeliyiz. Her zaman için kaliteyle yarisalim, fiyatla degil. Ürünümüze inanalim ve güvenelim. Bir de altini çizmek istedigim bir sey daha var. Arkadaslar. Åzartlar ne olursa olsun, ürününüzde belirlediginiz kriterlerin altina asla inmeyin. Prensiplerden taviz verip, ucuzluk yarisina girerseniz, o zaman farkinda olmadan kendi isinizin hirsizi oluyorsunuz.” seklinde konustu.

Konusmalarinda stratejik girisimcilige de deginen Kurt, TUSKON’un uluslararasi platformda gerçeklestirdigi faaliyetlerden bahsetti. Türkiye’nin ekonomik perspektifinin ve ihracat hacminin her geçen sene büyüdügünü vurgulayan Kurt, “Bugün bir Iran’li için bir Türk gömlegi giymek, çok büyük bir imtiyaz. Afrika ile oldukça genis ölçekli ticaret iliskilerimiz oldu ve reel hale geldi. Artik Afrika’da “Beyaz adam”in kimligi degisti. Artik söyle diyorlar. ‘Türk’ler digerlerinden farkli’.

“Çocuklarimiza marka ve gelecek birakmaliyiz”

Söyleside esprili üslubu ve akici anlatimiyla keyifli zamanlara imza atan Nihat Kurt, KIAD’in çalismalarini da yakindan takip ettigini ifade ederek, dernege sahip çikilmasinin altini çizdi.

Kurt, “Artik büyükler ve küçükler elele verdi. ‘Biz ne yapmaliyiz’ sorusunu gelin derneginizde, dernegimizde sorun. Bakin arkadaslar. Eskiden ‘Türkiye sadece tarim üretir’ denirdi. Lansesi öyleydi çünkü. Åzimdi ise ‘Türkiye sanayi, endüstri üretiyor.’ denilmekte. Yurtdisindakiler diyor ki: ‘Sen ülkende ne yapiyorsun. Ülkende marka misin?’. Dernegimizi marka yapmak için gayret etmeliyiz. Ortaklik kurmayalim, ortak akil kullanalim.

Çocugumuza marka ve gelecek birakmaliyiz. Toplum için, millet için birseyler yapma psikolojisi birakmaliyiz.” diye konustu. Söylesinin sonunda anlattigi Temel fikralari ile katilimcilari kahkahaya bogan Nihat Kurt’a KiAD Baskani Selim Kinali tarafindan bir plaket takdim edildi.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol