"Konumuz yine açlik!"

Dünya Gida Günü dolayisiyla bir açiklama yapan TMMOB Kirklareli IKK Sekreteri ve TMMOB Ziraat Müh. Odasi 
Kirklareli Il Temsilcisi Dr. Erol Özkan, bagimsiz Türkiye için, bagimsiz tarim ve gida politikalari uygulanmasi 
gerektigini söyledi. Özkan, gidaya dair güzel sözler söylemeyi arzu ettiklerini ancak henüz bu günlerden uzak oldugumuzu belirtti.
 
Dünya Gida Günü dolayisiyla, Gida Mühendisleri Odasi, Kimya Mühendisleri Odasi ve Ziraat Mühendisleri Odasi'nin ortak açiklamasini kamuoyu ile paylasan Ziraat Müh. Odasi Kirklareli Il Temsilcisi Dr. Erol Özkan, 16 Ekim gününün her yil oldugu gibi bu yilda "Dünya Gida Günü" olarak kutlandigini belirterek, "Dünya'da artan yoksulluk, açlik ve diger yandan GDO'lu üretim vb. nedenlerle, saglikli kosullarda üretilen ve kolay ulasilabilir gidanin önemi günümüzde çok daha fazla artmistir. 
Bu gerekçe ile Dünya Gida Günlerini salt kutlama törenleri olarak algilamak ve hamasi nutuklarla geçistirmek yerine, çözümlerin üretildigi ve artan nüfusumuzun saglikli beslenmesi için dogru adimlarin atilmasinin gerçeklestigi günler olarak görmek en büyük umudumuz ve dilegimizdir" dedi.
Sektörle ilintili mühendisler olarak, açliga karsi en dogru ve gerçek çözümün "yaygin üretim ve hakça bölüsüm" olduguna inandiklarini kaydeden Özkan, "Bu gerekçe ile de yetkilileri dogru adimlar atmaya, halktan yana saglikli üretimi tesvik ederek önünü açmaya çagiriyoruz. Bu konuda üzerimize düseni yapmaya ve halkimizin yararina olan her türlü tasarrufa destek vermeye hazir oldugumuzu belirtmek isterim" diye konustu.
Dünya Gida Günü'nde konumuz yine açlik!
16 Ekim Dünya Gida Günü'nde gidaya dair güzel sözler söylemeyi arzu ettikleri bir gün oldugunu dile getiren Özkan, ancak ne yazik ki, henüz bu günlerden uzak oldugumuzu vurguladi. Dünya nüfusunun yaklasik yüzde 13'ünün kronik açlikla mücadele ettigine isaret eden Özkan söyle devam etti;
"1 milyar aç insan var yeryüzünde. Oysa biliyoruz ki; son 60 yilda 4 milyar dolayinda artan dünya nüfusu, çevre sorunlari ve iklim degisikligi gibi birçok olumsuz etmene ragmen bu topraklar hala bu nüfusu besleyebilecek durumda. Dünyadaki tarimsal üretim 30 yil öncesine göre kisi basina yüzde 17 daha fazla enerji üretiyor, her seye ragmen! Ancak açlik sorunu büyüyor!
21. Yüzyilda, dünya gida gününe yine açlik konusu damgasini vuruyor. Dünya gida günlerini kutlayamiyor, dünyadaki 1 milyar aç insani konusuyoruz yine.
Peki yanlis nerede? Ne yapmali da doyurmali açlari?
Kalici çözümün yardimlarda ya da hibelerde olmadigi açiktir. Açligin temel nedeni yoksulluk, adaletsiz dagitim ve en önemlisi var olan ekonomik ve politik sistemdir. Gida insan hayati için vazgeçilmez bir ihtiyaç ve gidaya ulasim bir insanlik hakki olmasina ragmen, gida serbest piyasa kosullarinda ticarete konu olan bir metadir. Üstelik gittikçe artan fiyatlara satilan bir meta...
Hizli büyüyen ekonomilerde talep tirmandigi, dünyada nüfus arttigi, biyoyakit üretimi özendirildigi, tarimsal alanlar üzerinde baski sürdügü, iklim degisikligi etkileri arttigi sürece ve en önemlisi bu siyasi ve ekonomik anlayis devam ettikçe dünya gida fiyatlari da artacaktir.
Fiyat artislari, BM'nin Milenyum Kalkinma Hedefleri arasinda yer alan "açlarin sayisini 2015 yilina kadar yari yariya azaltma" sözünün tutulmasinin imkânsizligini bir kez daha ortaya koymaktadir. 
Gerçekte, yoksul ülkelerin krizleri kendi baslarina asabilmeleri için tarim sektörlerine daha fazla yatirim yapilmasi ve tarimsal üretimde sürdürülebilirligin saglanmasi gerekmektedir. 2010 yilinda yoksul ülkelerin gida ithalat faturasi bir önceki yila göre yüzde 12 artarak 163 milyar dolara yükselmistir.
Bütün temel ürün fiyatlarinin gelecek on yildaki, geçtigimiz on yildaki ortalamalara göre artis hizlari, hububatta yüzde 20, etlerde ortalama yüzde 50 olarak tahmin edilmektedir. Fiyat dalgalanmalari ve artislari yüzünden çiftçilerin gelirinde meydana gelen istikrarsizlik, çiftçilerin gida üretim kararlarini ve tüketicileri olumsuz etkilemektedir. Etkilemeye devam edecektir. Bu olumsuzluk ise çocuklarin, anne karnindan itibaren hayatlarinin ilk aylarinda temel gida maddelerini almalarini engelleyecek, gelecekte saglikli birer birey olma sanslarini ellerinden alacaktir.
Tüketiciler için gida fiyatlarini artiran ya da çiftçilerin eline geçen geliri düsüren kisa dönemli dalgalanmalarin bir baska sonucu; üretim araçlarinin satilmasi seklindedir.
Bütün bu gelismeler bize sunu göstermektedir. Hayatini tarimda idame etmeye çalisan küçük üreticilerin çogu üretim araçlarinin el degistirmesi ve gelir yoksunlugu nedeniyle tarimi terk etmektedir. Tarimsal üretimden uzaklasan üretici, sehirlerde tüketici haline gelirken üretim ve satis aglari tekellesmekte, tüketici gelirinin daha büyük kismini kâr haddine dönüstürmektedir. Åzehirlerde ortaya çikan yoksulluk ve üretim araçlarinin el degistirmesiyle olusan bölüsüm adaletsizligi toplumlarda açligin ortaya çikisini hizlandirmaktadir.
Bu kisir döngü sömürgeciligin basladigi dönemlerden beri devam etmektedir. Günümüz dünyasinda ise, "küresellesme" seklinde ortaya çikmaktadir. G-8, G-20 v.b. yapilar içerisinde yoksullugu önlemeye yönelik olarak önerilen tarima yönelik reçetelerin çogunun gerçekçi olmadigi ve üretimi artirma yönünde yeni yatirim ve taahhütlerin, kapitalizmin günümüzde yasadigi krizler göz önüne alinirsa, yoksul ülkelerin tarim sektöründe hizli bir dönüsüm saglamak üzere hayata geçirilemeyecegi açikça görülmektedir.
Açliga karsi her ülkenin bagimsiz bir reçetesinin bulunmasi gerekmektedir. Bunlarin dagitiminda ise, tekellesmeyi ve sömürüyü önleyici yepyeni anlayislara ihtiyaç bulunmaktadir. Ithalatçiligin özendirildigi, üretimin hor görüldügü ve dislandigi bir dünyadan vazgeçip, kendi kaynaklarini en iyi biçimde kullanabilen yapilara dönüstürmek gerekmektedir. 
Ülkeler gida güvencelerini saglamak için üretmek zorundadir. Yaygin üretimin saglanmasi son derece önemlidir. Tarimsal üretimin sürdürülebilirliginin saglanacagi politikalar esliginde kisa ve uzun vadedeki tarimsal üretim öncelikleri belirlenmelidir.
Ülkemizde, 2007 yili ve sonrasindaki fiyat artislarinin özellikle kirsal alanda yoksullugu artirdigi ve toplumun yoksul kesimlerinde gida harcamalarinin artisina neden oldugu anlasilmaktadir. 
Bu artislarin önemli bir nedeni beslenmede temel ürün olan bugdaydaki fiyat artislari ise, digerleri tarimda yasanan üretimsizlik sürecinin yarattigi yoksullukla kurakligin etkilerinin birlesmis olmasidir. Iklim degisikligi ve küresel krizlerin önümüzdeki dönemde kirsal kesimi daha da yoksullastirmasindan kaygi duymak gerekir. Krizlerin yasandigi günümüzde bunlari uygulamak için daha fazla dayanisma ve ortak akla ihtiyaç vardir.
Tarim politikalarinin temel hedefi, ülke nüfusunu nitelik ve nicelik olarak besleyebilecek bir tarimsal üretim düzeyinin saglanmasi olmalidir. Bu hedef üretim artisinin, nüfus artis hizina esit ya da ondan daha yüksek olmasiyla saglanabilir.
Bunun gerçeklesmesi de hepimizin bildigi gibi verimligimizi artirmaktan geçer. Oysa ülkemizde üretimdeki artis hizi, nüfus artis hizinin altinda kalmis, dolayisiyla gida açigi ve ithalata bagimlilik giderek artmistir.
Biz asagida imzasi bulunan üç oda Baskani olarak, dayanisma ve ortak akil düsüncesinden hareket ederek, Türkiye'de insanlarin açlik sorunu yasamamasi ve geleceklerine güvenle baktiklari bir ülke yaratilmasi için politika uygulayicilarini daha duyarli olmaya çagiriyoruz.
Bagimsiz Türkiye için, bagimsiz tarim ve gida politikalari   uygulanmalidir!" 

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol