Kırklareli'nin Sorunlarını Uzmanları Değerlendirdi

Kırklareli Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından yürütülen Hukuk Kliniği projesi kapsamında Kırklareli Üniversitesi Hukuk Fakültesi, DOKU Derneği, Kırklareli Kent Konseyi ve Hukuk, Doğa ve Toplum Vakfı (HUDOTO) ortaklığı ile Sürdürülebilir Hukuk Paneli düzenlendi.
Panelin ilk oturumunda HUDOTO kurucularından Avukat Cem Altıparmak, İklim Değişikliği ile Mücadelede bir Maladaptasyon (Kötü Uygulama) Örneği Olarak RESler isimli sunumunda küresel iklim krizi, iklim krizine yönelik azaltım ve adaptasyon çalışmaları, Paris İklim Anlaşması ve bu anlaşma bağlamındaki Türkiye’nin ulusal katkıları konularına değindikten sonra İzmir Karaburun Yarımadası’nda devam eden RES mücadelesinin ekolojik ve sosyokültürel boyutları hakkında bilgiler aktardı. Doku Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Ozan Topuz, Kırklareli İlinde RESlerle İlgili Devam Eden Hukuki Süreçler isimli sunumunda ÇED süreçleri hakkında bilgiler aktardıktan sonra ilimizde devam eden RES mücadeleleri konusunda teknik bilgi aktardı ve yurttaşları ÇED süreçlerine etkin katılıma davet etti. Doku Derneği Projeler Koordinatörü ve Doğa Koruma Politikaları Uzmanı Itri Levent Erkol Türkiye’nin Kuş Varlığı ve Uluslararası Sözleşmeler isimli sunumunda genel olarak Türkiye ve özelde Trakya’nın süzülerek göç eden kuş türleri ve ayrıca nesli küresel ölçekte yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olan şah kartal için önemini vurguladı. Sözü geçen türlerin ve bu türlerin doğal yaşam ortamlarının Türkiye’nin 80li yıllardan bu yana taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile korunmakta olduğunu bildiren Erkol, plan yapıcılar, karar yapıcılar ve ilgili kamu kurumlarını acilen bu sözleşmelerin gereğini yapmaya davet etti.
Panelin ikinci oturumunda Kırklareli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Sürdürülebilirlik Hukuk Kliniği öğrencilerinden Rabia Türk, Çevre Kanunun Sürdürülebilirlik ilkeleri ile uyumunu irdeleyerek ilgili mevzuatın iyileştirilmesi üzerine bulgularını paylaştı. Batuhan Berat Oktay ve Ecem Burha Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın uluslararası ekonomik faaliyetler ve karbon piyasası ile etkileşimine değindikten sonra mutabakatın Türkiye üzerindeki potansiyel etkilerini irdelediler. Son olarak Rabia Tutkun yaptığı sunumda GDO ve ürünleri konusunda ulusal mevzuatı ve yaptırım mekanizmalarını paylaştı."Doğayı da bir hak öznesi yapmalıyız"
Kırklareli Üniversitesinde gerçekleştirilen “Sürdürülebilir Hukuk Panelinde” Kırklareli Kent Konseyni temsilen katılan Başkan Yasemin Ertaş, "Görüşlerimizi aktardık" sözlerini dile getirdi.
Doğayı yok edenleri eleştirerek sorular yönelten Kırklareli Kent Konseyi Yasemin Ertaş konuşmasında şu ifadeleri dile getirdi;
"Doğayı tahrip etmek, insanlara özgü kabul edilebilir. Suçların etkilediği ilk mağdurlar, hayvan ve bitkilerdir. Hukuka göre, insan haklarının korunması gerekir. İnsana doğrudan etkisi olmayan faaliyetler, ceza tanımlarının dışında kalır. Bitki, toprak, su kaynakları, hayvan türleri dolaylı şekilde insan yaşamını etkiler. Ekolojideki tahribat, zamanla kitlesel ölümlere yol açabilir. Konunun hassasiyeti ortadayken sorum şu?
Doğanın ve tüm canlıların yaşamını yok eden bu ekolojik saldırıların suçlusu kim? Suçluyu biliyoruz. Kapitalist alanın gezegene ve doğaya hunharca saldırısı, yaşam alanlarının ortadan kaldırılması aşamasına vardı.
Ormanların, nehirlerin, denizlerin, yeraltı sularının, sulak alanların, tarihsel mirasın, yaban hayatın, insanların yerleşim alanlarının yok edilmesine yol açan her müdahale gezegendeki döngünün var olma hakkına gasp ediyor. Kum saati, her dakika yaşam aleyhine işliyor. Dünya halkları ve doğa savunucuları olarak bu adaletsizliği durdurabilmek için büyük mücadele veriyoruz.
Ekokırımın suç olarak tanımlanması, bu mücadeleleri destekleyecek ve doğanın haklarını daha güçlü savunmamızı sağlayacak. Şu an söyleyebileceğimiz; artık söz ve sorumluluk yurttaşlarda yani hepimizde! Temsili demokrasinin sınırlarını aşarak yasama süreçlerine doğrudan yurttaşın katılımı sağlanmalı.
İnsan merkezli suç tanımından doğayı merkezine koyan suç tanımı olmalı. Doğayı ve tüm yaşam alanlarını yok edenleri fiili olarak sahip oldukları yasal dokunulmazlık kılıfını ortadan kaldırabilecek, ekolojik yıkıma neden olabilecek niyetleri ve fiilleri gerçekleşmeden önce önleyebilecek, bu yıkımı yaratan veya göz yuman şirketlere, hükümetlere, bakanlık yetkililerine ve idarecilere yönelik yargı yolunun açılması."
"İnsanların ve doğanın ödediği ağır bedelleri..."
Yaşanan kötü örneklerden ders alınması gerektiğinin altını çizen Başkan Ertaş, "Doğayı da bir hak öznesi yaparak bütün ekolojik yıkımlara karşı korumanın hukuksal açıdan güçlendirilmesi gerekiyor.
İnsanların ve doğanın ödediği ağır bedelleri, doğanın hakları olduğunu ve mevcut yasaların ne bizi ne de doğayı korumaya yetmediğinin altını çizerek, bugün burada anlatılacak olanların ışığında yasalar hazırlayacak siz hukukçulara ve sivil toplumun değerli temsilcilerine destekleri için teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.