Kirklareli'ne mülteciler için merkez kurulacak

Kirklareli'nin Pehlivanköy Ilçesi'ne mülteci ve siginmacilar için ‘Kabul ve Barinma Merkezi kuruluyor. Hazirlanan proje ile Kirklareli, mülteciler ve siginmacilar için Trakya'da merkez olacak. Türkiye'nin Avrupa Birligi (AB) fonlari ile Hollanda ve Birlesik Krallik ile ortaklasa yürüttügü, "Mülteci ve Siginmacilar Için Kabul Tarama ve Barinma Sistemleri (Merkezleri) Kurulmasi Projesi"nin tanitim ve isbirligi plani hazirlama toplantisi Kirklareli Ticaret Borsasi Toplanti Salonu'nda yapildi. Kirklareli Il Emniyet Müdürlügü'nün ev sahipliginde gerçeklesen toplantiya Il Emniyet Müdürü Mehmet Behzat Canbazoglu, Yabancilar Hudut Iltica Daire Baskani, Türk Proje Lideri ve 1. Sinif Emniyet Müdürü Yahya Bilgiç, Hollanda Adalet Bakanligi Göç ve Vatandaslik Servisi'nden Uzman Eric Brakke, Birlesik Krallik Büyükelçiligi'nden Göç Politikalari Baskani Emma Robinson ile kamu kurum ve kuruluslarin temsilcileri katildi. 
Pehlivanköy Ilçesi'nde 150 kisilik merkezin kurulmasinin planlandigi projenin finansmanini yüzde 75 oraninda AB, yüzde 25 oraninda ise Türkiye karsilayacak. Mülteciler ve siginmacilar için Kirklareli'ni Trakya Bölgesi'nde merkez haline getirecek proje ile ilgili toplantinin açilis konusmasini yapan Il Emniyet Müdürü Mehmet Behzat Canbazoglu, projenin Kirklareli'nde basari ile uygulanmasini diledi. 
Ardindan Türkiye'nin mülteci ve siginmacilara yönelik bakis açisi ile proje hakkinda bilgiler veren Yabancilar Hudut Iltica Daire Baskani, Türk Proje Lideri ve 1. Sinif Emniyet Müdürü Yahya Bilgiç, Türkiye'nin bulundugu konum itibari ile tarih boyunca çalkantilarin süre geldigi bir cografya da komsu olarak yer aldigini belirtti. Orta dogunun çalkantili tarihine karsilik batinin belirli bir refah seviyesini yakalamis medeniyetinin özenilecek bir çekim merkezi olmasina neden oldugunu ifade eden Bilgiç, bu durumun Türkiye'yi tampon vazifesi gören dogal bir geçis güzergâhi haline getirdigini kaydetti. 
Bu durumun Türkiye'nin üzerine iki tür etkisi oldugunu anlatan Bilgiç, "Birincisini tamamen ekonomik sebeplerle bu refah seviyesi yüksek ülkelere gitmek isteyen yasa disi yollarla geçmek isteyen, yasa disi göçmen diye adlandirdigimiz kisiler olusturuyor. Ikinci diger boyutu ise bulunduklari ülkelerde can güvenligi kalmadigindan veya hayati tehlikesi oldugundan ya da onur kirici muameleye maruz kalacagindan bahisle dogdugu, akrabasinin, esinin çocugunun bulundugu topraklari terk etmek zorunda kalan kisilerin geçecekleri veya gelecekleri bir konumdayiz. Bu proje ve oturumun sebebi olan konu ikinci bölümle ilgili. Yani bulundugu topraklari terk ederek bir nevi 'yandim anam' diye gelip siginan kisiler için yaptigimiz bir proje" dedi.
Gelenler gerçekten siginmaci mi  yasa disi göçmen mi?
Türkiye'nin ayni zamanda katki sundugu, 1951 tarihli Cenevre Sözlesmesi'ne cografi çekince koyarak imzaladigini animsatan Bilgiç, Türkiye'nin, o tarihlerde Orta Asya'nin durumu düsünüldügünde sorunlu bölgelerdeki insanlarin mülteci olarak gelmesini kabul edebilir bir durumda olmadigini ifade etti. Bilgiç, Türkiye'de yasa disi göçmenlik ve mültecilik ile ilgili yasananlari söyle anlatti; 
"Dolayisiyla sözlesmenin kendisine tanidigi seçme hakkini kullanmak suretiyle sadece Avrupa'dan gelenlere mülteci statüsü verecegini onun haricinde Türkiye'ye bir sekilde gelen kisilere uluslararasi koruma saglama anlaminda ayni hak ve salahiyetlerle ancak üçüncü bir ülkeye yerlestirilinceye kadar siginma hakki verecegini deklare etmistir. Siginmacilarla ilgili olarakta ülkemizde bugüne kadar kanuni bir düzenleme yoktu. Yakin zamanda gerçeklestirdigimiz uygulama talimati çikartmistik ve yine 2005 yilinda Basbakanimiz tarafindan da onaylanan bir eylem plani ortaya konulmustu. Normalde bir önceki yapilan Anayasa degisikliginde gündeme gelen 90. Madde çerçevesinde tabi olarak uluslararasi sözlesmelerde kanun hükmünde olmakla beraber ülkemizin bulunmus oldugu özel durum itibari ile bize mahsus bir mevzuat olmasi gerekiyor. Bununla ilgili çalismalari Ankara'da sürdürüyoruz. Yani yeni bir irtica yasasi olusturmayla ilgili çalismalarimiz devam ediyor. Olayin fiili boyutuna gelince maalesef bu güne kadar standart bir uygulamamiz olamadi. Åzöyle ki; herhangi bir sinirdan veya kapidan gelip 'ben Türkiye Cumhuriyeti'nden siginma talep ediyorum' diyen bir kisi ile ilgili müracaatini aldiktan sonra hemen serbest ikamete tabi tutuyorduk. Bu arada da gerçekten bunlarin siginmaci olup olmadigi yönünde çalismalarimizi sürdürüyorduk. Ancak üzülerek söyleyecegim bu sekilde siginma talep eden kisilerin durumlari incelenirken bulunduklari yani kendilerine izin verilen illeri terk ederek ya yasa disi konumda su anda da bulundugumuz sinir ili olan Kirklareli ve Edirne civarindan ya da özellikle Izmir, Aydin, Mugla gibi deniz kiyisinda olan illerimizden bir sekilde bati dünyasina kaçmaya tesebbüs ederken yakalaniyorlar veya maalesef denizden topluyorduk. Bunlara meydan vermeyelim diye belli bir süre bir yerlerde tutmaya kalktigimiz zamanda özgürlüklerini engelledigimiz gerekçesi ile özellikle Avrupa Insan Haklari Mahkemesi'nden aleyhimize ihlal kararlari çikiyordu. 
Ancak yakalaninca siginma talep edenler var
Yani iyi ayirt etmemiz gereken konulardan birisi bu gelen kisiler gerçekten ihtiyaç sahibi mültecimidir yoksa tamamen ekonomik sebeplerle yasa disi göçmen midir? Çünkü hiç siginma, iltica talebinde bulunmadan ülkemizin belki bir sekilde dogu sinirlarindan girdikten sonra bütün Türkiye'yi yaklasik 2000 kilometreyi kat ederek gelip buralarda yasa disi konumda yakalandiktan sonra, 'ben Türkiye'den siginma talep ediyorum' diyenlerle de karsilasiyoruz. Isin dogasinda gerçekten zor durumda kalmis olan birisinin refaha eristigi andan itibaren yani rahat bir ortama geldigi andan itibaren artik daha fazla öteye gitmemesidir. Bu mantiktan hareketle Cenevre Sözlesmesi'nde ilk zamanlar ülkeye girisinden itibaren yasal ya da yasa disi yollarla girisinden itibaren 10 gün içinde bulunduklari mahalli makamlara müracaat etme zorunlulugu getiriyor idi. 
Siginma hakki yasa disi göçmenler tarafindan istismar ediliyor
Ancak geçen zaman içinde kisilerinde elinde olmayan sebeplerle bu ilk on gün içinde müracaat edememekten kaynaklanan magduriyetlerinde ortaya çiktigi görülünce bu son dönemde on günlük süreye de bakilmaksizin nerede olursa olsun ne kadar kalirsa kalsin müracaat ettigi taktirde bu müracaatlarin alinmasi seklinde bir konsensüs olustu. Bunu özellikle yasa disi göçmen konumundaki kisiler çok güzel kullanmaya basladilar. Ya yasadisi geçis sirasinda ya bir suça karistiktan itibaren belki bir suçtan sonra hüküm giyip tahliye olduktan sonra bile ülkeme gidersem hayati tehlikem var diyerek siginma talebinde bulunmaya basladilar. Tabi ilk etapta akla gelen bu kisilerin ülkelerine dönmemek daha fazla burada kalmak için bunu kullandigi yönünde. Tabi bunlarin içinde gerçek hak sahipleri de çikabilmekte. O yüzden bunlari çok iyi ayirt edebilmek için böyle bir proje hazirlandi. Hem ülke genelinde bu kisiler için yapilacak islemleri belli bir standarda getirmek amaçlandi. Hem de bu arada gerçekten hak sahibi olmayanlarin da bundan istifade etmesini engelleyecek ancak hemen müracaat ettigi andan itibaren bu güne kadar serbest biraktigimiz kisileri denizden bir sekilde ölü veya yarali toplamamak için bu tür merkezlere ilk etapta yerlestirilmesi ki ismi de zaten Kabul Tarama ve Barinma Merkezi'dir. Normal yollarla gelip müracaat etmis olan kisilerin normal prosedürlerle irticaci yani uluslararasi korumaya ihtiyaci olup olmadiginin belirlenecegi süre içerisinde barinabilecegi, kendisine yatacak yer, karnini doyuracak veya tedavisinin saglanacagi bir yer tahsis etmekle beraber diger taraftan gerçekten hak etmeyen kisilerinde hizli bir prosedüre tabi tutularak gerçekten uluslararasi korumaya ihtiyaci olup olmadigi belirlenip, ihtiyaci varsa korumasinin saglanmasi degilse bir an önce ülkeden çikarilmasini saglamak yönünde bir hedef ortaya konuldu."
7 ilde merkez kurulacak
Mülteci ve siginmacilar için hazirlanan proje kapsaminda Türkiye'nin 7 ilinde merkezler kurulacagini anlatan Bilgiç, bu merkezlerde toplanacak mültecilerin durumlari kisa sürede arastirildiktan sonra çikan sonuca göre ya ülkeden çikarilacagini ya da Türkiye'nin 32 uydu ilinden birinde serbest ikamete tabi tutularak ülkesindeki olumsuz durum ortadan kalkana ya da üçüncü bir ülke bulunana kadar uluslararasi korunma saglanacagini anlatti. 
Yabancilar Hudut Iltica Daire Baskani, Türk Proje Lideri ve 1. Sinif Emniyet Müdürü Yahya Bilgiç, sözlerini söyle sürdürdü;
"Türkiye'de 7 ilimizde bu tür kabul tarama ve barinma merkezi kurulmasi için Avrupa Birligi ile birlikte bir proje gerçeklestirdik. Proje ortaklarimiz Birlesik Krallik ve Hollanda'dir. Proje çerçevesinde bu 7 ilimiz, Ankara, Erzurum, Van, Kayseri, Gaziantep, Izmir ve Kirklareli'dir. Normalde Kirklareli daha öncede bizden siginma talebinde bulunan kisilerin serbest ikamete tabi tutuldugu uydu illerimizden degil. Özellikle metropol diyebilecegimiz büyük illerimizde bu sekilde sinira yakin illerimizde bu siginmacilarin ikametini öngörmedik. Daha iç bölgelerdeki 32 ilimizde siginmacilari serbest ikamete tabi tutuyoruz. Buranin tercih edilmesi aslinda ülkenin artik batiya açilan son topraklari olmasindan kaynakli. En çok müracaatin olabilecegi yerlerden biri oldugu için burasi seçildi. Mülteci oldugunda burada ivedilikle merkeze yerlestirilecekler. Gerçekten uluslararasi koruma verilmesi gereken bir kisi olarak karar verilmesinden itibaren de uydu il dedigimiz diger iç bölgelerdeki illerimize sevkleri yapilacak. Orada kendilerine barinma saglanacak üçüncü bir ülke bulunana kadar ya da ülkelerindeki olumsuz sartlar ortadan kalkana kadar kendilerine uluslararasi koruma saglanmasina devam edilecek."
Toplanti açilis konusmalari bölümünün ardindan basina kapali olarak devam ederken Bilgiç, mültecilerin en çok hangi bölgelerden geldigi ile ilgili bir soruya da; 
"Genellikle hudut kapilarindan geldiklerini söyleyemeyiz. Özellikle hem dogu hem güney dogu sinirlarimizin cografi yapisini düsündügünüz zaman elektronik sistemlerle dahi dogru dürüst önlem almaniz pek mümkün olmuyor. Beyanlardan alinan ifadelerden ki çogu zaman bu beyanlarin çogu dogru olmuyor, muhtemelen kendilerinden sonra gelebilecekler ya da ola ki sinir disi edildiklerinde tekrar gelebilmek için kimse geçtigi noktayi söylemek istemiyor. Tespit edilen bölgelerde bir tedbir aliyorsunuz ama bir baska yerden tekrar gelmeye devam ediyorlar. O yüzden su noktadan geliyorlar demek çok dogru degil. 
Bu güne kadar 70 binin üzerinden kisi Türkiye Cumhuriyeti'nden siginma talebinde bulundu. Bunlardan 36 binin üzerindekine siginmaci statüsü verildi. Üçüncü ülkeler tarafindan da kabul edilerek yerlestirmeleri yapildi. Hali hazirda ülkemizde 32 ilde 20 bin civarinda uluslararasi korumadan istifade eden siginmaci var. Arada kalanlarda bir kismi ya siginma talebinden vazgeçtiler gittiler ya da siginmaci statüsü disinda baska yerlere gitmeyi tercih ettiler. Veya ülkemizde bir vatandasla evlenerek normal statülü bir yabanci vatandas konumuna geçtiler.  Ortalama yilda 5 ile 10 bin civarinda müracaat oldugunu söyleyebiliriz" diye yanit verdi.
Toplanti sorularin ardindan basina kapali devam etti. 

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol