Kırklareli'nde FETÖ'nün darbe girişimi davası devam ediyor

Kırklareli'nde Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi soruşturmasında tutuklanan eski bölük komutanı Üsteğmen Fatih Çelebi, kışladan dışarı çıkana kadar neredeyse tüm tugay personelinin kendilerine yardım ettiğini ve kışla nöbetçi amiri ile diğer personelin kendilerini alkışlarla, el sallayarak uğurladığını savundu.
FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına bağlı kışladan, zırhlı askeri araçlarla İstanbul'a gitmek üzere yola çıkan ve vatandaşlar tarafından otoban girişinde durdurulan 81 sanığın yargılanmasına altıncı günde devam edildi.
Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesince Halk Eğitim Merkezi salonunda görülen duruşmaya, eski Tuğgeneral Cemalettin Doğan ve eski Yarbay Latif Çiçek'in de aralarında bulunduğu 38'i tutuklu 81 sanık katıldı.

Duruşmada savunma yapan, darbe girişimi sırasında Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı eski bölük komutanı tutuklu sanık Üsteğmen Çelebi, darbe girişiminden sonra savcılıkta alınan ilk ifadesini, "Temmuz sıcağında, beş gün aç ve susuz olarak baskı altında alındı." diyerek kabul etmedi.
Darbe girişiminin yaşandığı gün mesailerini yerine getirdikten sonra evine gittiğini ve saat 23.30 sıralarında yeniden göreve çağrıldığını ifade eden Çelebi, ''Rutin dışı hiçbir faaliyetimiz olmadı. Saat 23.30'da evimde uyurken mesaiye çağrıldım. Beni mesaiye nöbetçi heyet çağırdı. O esnada ilk aklıma gelen kışlada ciddi bir kaza, bela intihar olayı benzeri durumun meydana geldiği gibi. Personelimizin yüzde 40'ı sabıkalı. Ben gelmeden Mehmetçiklere silah ve teçhizat verilmişti. Saat 00.30'da Latif Çicek'i tabur önünde gördüm ve ikişer takımdan oluşan 2 bölük hazırlanacağını söyledi." diye konuştu.
- ''Alkışlarla uğurlandık''
Çelebi, hazırlıkların darbecileri bastırmak için yapıldığını sandığını ileri sürdü.
Çiçek'in, kendilerine kanunsuz hiçbir emir vermediğini öne süren Çelebi, şöyle devam etti:
''Murat Baydur, Latif Çiçek'e 'Nereye gideceğiz?' dedi. Çiçek de 'Gidince görürsün' şeklinde cevap verdi. Daha sonra Latif Çiçek'in emri ile mühimmat dağıtıldı. Sadece rütbeli personel mühimmat aldı. Araçların uçaksavarları için mermi verilmedi. Mehmetçiklere de özellikle mühimmat verilmedi. Latif Çiçek bize 'Polis ve jandarmaya destek olmaya gidiyoruz.' dedi.
O an bize verilen emrin yasal, meşru ve doğru olduğunu düşündük. Biz devletimizi, ülkemizi, milletimizi, meclisimizi, vatandaşlarımızı korumak için kışla dışına çıktık. Kışladan dışarı çıkana kadar neredeyse tüm tugay personeli bize yardım etti. Kışla nöbetçi amiri ile diğer personel bizi alkışlarla, el sallayıp uğurladı.''
Ortamda yanlış yapıldığına dair bir emarenin olmadığını iddia eden Çelebi, yanlışlık yaptıklarına dair kimsenin uyarıda bulunmadığını söyledi.
İstanbul'a gitmek üzere kışladan çıktıklarında yaklaşık 600 metre sonra yollarının kesildiğini anlatan Çelebi, şunları kaydetti:
''Yolu trafiğe kesen kimse de yoktu. O esnada birisi bizi uyarsaydı, diğer illerde olduğu gibi nizamiyenin önüne sivil araçlar çekilmiş olsaydı, biz kesinlikle dışarı çıkmazdık. Yolumuzu kesen polis ile Çiçek konuşma yapıyordu. Polis memuru ordu komutanının emri olmadığını söylüyordu. Aracımdan inerek, Çiçek'in yanına giderek olayları çözmeye çalıştım. O esnada silahım yanımda yoktu. Muhtemelen 'Bir koordinasyonsuzluk var' diye düşündüm.
'Komutanım, yanlış emir almış olabilir miyiz, polisler doğru söylüyor olabilir mi?' diye söylerken, Çiçek telefonla uğraşıyordu. Birileriyle irtibat kurmaya, görüşmeye çalışıyordu. Biraz heyecanlıydı ve ben onu sakinleştirmeye çalışıyordum. Daha sonra Roman vatandaşlar geldi. Bu sırada vatandaşlar bize küfür ediyor, askeri tahrik ediyordu. Tam bir kriz ve kaos ortamı vardı. Biz bu krizi iyi yönettik. Bizim gayretlerimiz ve çabalarımız sayesinde kimse en ufak bir zarar görmedi.''
Mahkeme heyeti, Çelebi'nin savunmasının ardından duruşmaya bir süre ara verdi.
"Darbeci yüzbaşı" vatandaşlar yolu kesince çok korkmuş
- Darbe girişimi sırasında Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı eski 2. Mekanize Piyade Taburu Bölük Komutanı Piyade Yüzbaşı Baydur:
- ''Darbe girişiminin yaşandığı gece polis ve vatandaşlar askeri konvoyun önünü kestiğinde çok korkmuştuk. Çünkü ne yapacağımızı dahi bilmiyorduk''
Kırklareli'nde Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi soruşturmasında tutuklanan eski 2. Mekanize Piyade Taburu Bölük Komutanı Piyade Yüzbaşı Murat Baydur, ''Darbe girişiminin yaşandığı gece polis ve vatandaşlar askeri konvoyun önünü kestiğinde çok korkmuştuk. Çünkü ne yapacağımızı dahi bilmiyorduk.'' dedi.
FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına bağlı kışladan, zırhlı askeri araçlarla İstanbul'a gitmek üzere yola çıkan ve vatandaşlar tarafından otoban girişinde durdurulan 81 sanığın yargılanmasına altıncı günde devam edildi.
Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesince Halk Eğitim Merkezi salonunda görülen duruşmaya, eski Tuğgeneral Doğan ve eski Yarbay Çiçek'in de aralarında bulunduğu 38'i tutuklu 81 sanık katıldı.
Duruşmada savunma yapan, darbe girişimi sırasında Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı eski 2. Mekanize Piyade Taburu Bölük Komutanı Piyade Yüzbaşı Murat Baydur, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Görev yaptığı 20 yıl boyunca üniformasına leke gelmeyecek şekilde görev yaptığını belirten Baydur, önceliğinin her zaman vatan olduğunu aktardı.
Görev süresince hiçbir zaman istirahat yapmadığını belirten Baydur, ''Emir komutasını üstlendiğim bölüğüm ile ülkeme hizmet sağladım. 2013 yılından bu yana Lüleburgaz'da başarılı bir subay olarak görev yapıyorum. Amirlerim de bu yönde düşünecek olmalıdır ki, tarafıma şerit rozet, takdir ve para ödülü vermişlerdir. Ek olarak belirtmem gerekir ki, askeri lise imtihanlarına ne FETÖ'cü bir dershane ne de başka birine gitmeden kendi çabalarımla kazandım. 15 Temmuz günü mesai rutini bozacak bir faaliyet icra etmeden basladı ve normal saatinde bitti. Bölük komutanları ile toplanarak tabur komutanı ile bir toplantı yapmadık. Mesai içinde tabur komutanının emri üzerine tabela yenilenmesi ve taburun bahçesine dikilmek üzere ladin ağacı işlerini yürüttüm.'' diye savunma yaptı.
- ''Eşim KPSS'ye rahat çalışsın diye İstanbul'a gittim''
Baydur, darbe girişiminin yaşandığı gün mesai bitiminde eşinin KPSS'ye rahat çalışması için kızıyla birlikte İstanbul'da ailesinin yanına gittiğini anlattı.
İstanbul'da ailesiyle ve arkadaşlarıyla görüşmeyi planladığını taburdan aranarak göreve çağrıldığını aktaran Baydur, savunmasına şu şekilde devam etti:
''Mesai bitiminde evime gittiğimde eşimin KPSS'ye çalıştığını gördüm. Eşim KPSS'ye rahat çalışsın diye İstanbul'a gittim. İstanbul'a giderken yanımda kız çocuğumu da aldım. 15 Temmuz gecesi köprünün kapandığı bilgisine ulaştığımda, taburdan aranarak göreve çağrıldım. İstanbul'a giderken garnizon terk izni almadım, tabur komutanına da sözlü bilgi vermemiştim. Yeniden Lüleburgaz'a döndüğümde, kızımı eve bıraktım ve yıkanması için kirli çamaşır sepetine koyduğum üniformalarımı alarak sivil aracım ile tabura gittim. Tabur bölgesinde kimse yoktu. Bir arkadaşımı görerek taburun nerede olduğunu sorarak garajda hazırlık yapıldığı bilgisine ulaştım. Sonrasında araçların seslerini duydum. Araçlar benzinlik yolu üzerinde yol düzeni alıyorlardı. Bir süre daha zaman olduğunu düşünerek tabur binasına dönerek duş aldım.''
Daha sonra tabur komutanı Latif Çiçek ile görüştüğünü dile getiren Baydur, Çiçek'in kendisine KOKTOD planını anlattığını söyledi.
Askeri araçların ve personelin hazırlandığı esnada taburda olmadığını öne süren Baydur, şöyle devam etti:
''Bir süre sonra Çiçek bize çıkış emri verdi. Çiçek'in aracı önde askeri konvoy arkada olmak üzere yola çıktık. TEM otoyolunda polis ekipleri bizi durdurdu. Ardından vatandaşlar toplanmaya başladı. Tabur komutanı Çiçek ile Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcısının konuştuğunu gördüm. Ben o esnaya kadar İstanbul'a darbecileri bastırmak ve polislerin de bize eskortluk edeceğini düşünüyordum. Darbe girişiminin yaşandığı gece polis ve vatandaşlar askeri konvoyun önünü kestiğinde çok korkmuştuk. Çünkü ne yapacağımızı dahi bilmiyorduk."
Baydur'un savunması sırasından tuğgeneral Doğan ile Latif Çiçek'in konuştuğu ve Doğan'ın zaman zaman gülümsediği görüldü.
- ''Darbecilere karşı silah kullanacaktık''
Çiçek tarafından verilen emirleri yerine getirdiklerini ifade eden Baydur, FETÖ ile hiçbir bağlantısının olmadığını ileri sürdü.
İstanbul'a darbecilere karşı gittiklerini sandığını belirten Baydur, o gece birçok kez tereddüt yaşadığını ve Çiçek'e danıştığını anlattı.
Sıkı yönetim emrini hiç görmediğini iddia eden Baydur, savunmasını şu şekilde sürdürdü:
''Darbeci ve hainlere karşı İstanbul'a gittiğimiz takdirde silah kullanacaktık. İstanbul'a gidene kadar personelin silah veya emir dışı bir şey yapmaları konusunda uyardım. Onların kalplerinde vatan sevdasına yakından sahip oldum.
O gece personelim o titizlikle hareket etmişlerdir. Onlarda benim gibi kalkışmayı bastırmak için gidileceğini bildiklerinden ortaya canlarını koymaktan çekinmemişlerdir. Vatanın bekası, bölünmez bütünlüğü söz konusu iken darbeyle mücadele için 15 Temmuz'da da şehit ve gazi olmaktan korkmayan personelin hiçbir suçu yoktur. Onlar ve ben kanunsuz bir emre uymadık. Personelimin benim emrim dışında kesinlikle bir hareketi olmamıştır. Fetullah Gülen ile ilgili komutanlarımdan edindiğim bilgiler ışığı altında FETÖ denilen hain yapılanmaya karşı nefret duymaya başladım. Bu nefretim her geçen gün arttı. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu grubu terörist olarak nitelendirmesini sevinçle karşıladım.''
Celse, tutuklu eski üsteğmen Fatih Çelebi'nin savunmasıyla devam ediyor.
Darbe girişiminden yargılanan yarbay, komutanını suçladı
- Darbe girişimi sırasında Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı eski 2. Tabur Komutanı olan tutuklu sanık Yarbay Çiçek, kışladan çıkma emrini eski tuğgeneral Doğan'ın verdiğini ileri sürdü
Kırklareli'nde Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi soruşturmasında tutuklanan eski yarbay Latif Çiçek, kışladan çıkılması talimatını eski 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Cemalettin Doğan'dan aldığını ileri sürdü.
FETÖ 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına bağlı kışladan, zırhlı askeri araçlarla İstanbul'a gitmek üzere yola çıkan ve vatandaşlar tarafından otoban girişinde durdurulan 81 sanığın yargılanmasına altıncı günde devam edildi.
Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesince Halk Eğitim Merkezi salonunda görülen duruşmaya, eski Tuğgeneral Doğan ve eski Yarbay Çiçek'in de aralarında bulunduğu 38'i tutuklu 81 sanık katıldı.
Duruşmada savunma yapan, darbe girişimi sırasında Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı eski 2. Tabur Komutanı olan tutuklu sanık Yarbay Çiçek, avukat ve sanıkların sorularını yanıtlamaya devam etti.
Çiçek, darbe girişimi ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek, o gece hiç kimsenin burnunun bile kanamadığını savundu.

FETÖ ile ilgili hiçbir bağlantısının bulunmadığını öne seren Çiçek, gözaltına alınmasının ardından evinde, iş yerinde ve otomobilinde yapılan aramalarda herhangi gibi bir suç unsuruna rastlanmadığını belirtti.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini aktaran Çiçek, savunmasını şöyle sürdürdü:
''Olaydan sonra evimde, iş yerimde ve arabamda yapılan aramalarda herhangi bir suç unsurunun bulunmadığı iddianamede yer almaktadır. Ayrıca hakkımda yapılan araştırmalarda FETÖ'yle ilişkilendirilebileceği hiçbir hususun bulunmadığına dair resmi kayıtlar iddianamede yer almaktadır. Ben asla FETÖ'cü değilim. Olay gecesi bu hainler halka sert bir şekilde müdahale etmiş hatta üzerilerine ateş bile açmışlardır. Sonradan Whatsapp mesajlarında darbecilere engel olanlara en sert bir şekilde müdahale edilsin diye talimat verdiğini gördüm. Kamera kayıtlarında açıkça görülebileceği gibi benim konuşmalarım ve davranışlarım ile hiçbir kimsenin burnunun bile kanamaması darbeci olmadığımı ve darbeye karşı olduğumu açıkça göstermektedir."
Darbe girişiminden önce hiçbir toplantıya katılmadığını iddia eden Çiçek, darbe girişiminin öncesi ve sonrasında mesaide normal dışı herhangi bir faaliyetinin bulunmadığını kaydetti.
Darbe girişiminden 4 gün önce birliğine katıldığını aktaran Çiçek, darbe girişiminin yaşandığı gece tugay komutanı Doğan'ın birliğe gelerek incelemelerde bulunarak, "çıkın" emri verdiğini ileri sürdü.
Çiçek, Tuğgeneral Doğan ile personelden yaklaşık 3 metre uzaklıkta konuşma gerçekleştirdiklerini bildirdi.
- Cumhuriyet Başsavcısı İstanbul'a gitmemeleri için ikna etmiş
Çiçek, savunmasında olay gecesi askeri birliğin önünü kesen Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcısı Soner Gül'ün kendilerini İstanbul'a gitmemeleri konusunda ikna ettiğini belirtti.
Cumhuriyet Başsavcısı Gül'ün iki eli ile yüzünü tuttuğunu ve sürekli İstanbul'a gitmemeleri konusunda uyarılarda bulunduğunu dile getiren Çiçek, savunmasında şunları aktardı:
''TEM otoyolunda bizi durduran cumhuriyet başsavcımız yanıma gelerek elleri ile yüzümü tuttu. Ayrıca kulağıma Arapça bir şeyler söyledi ancak Arapça bilmediğim için ne söylediğini anlayamadım. Çünkü 3-5 sure biliyordum. O gece kime inanacağım konusunda yaşadığım tereddütlerin bir kısmı da bu olaydan kaynaklanmaktadır. O gece Servet Arslan, Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekeleme Timi (KOKTOD) planını göstererek, İstanbul'a gitmemiz için emir verdi.
Biz de birliğimizi hazırlayarak, darbecilere karşıt olarak, yola çıktık. Bizim tek amacımız darbeyi bastırmaktı. Herhangi bir şekilde yasa dışı bir emir vermedim. İstanbul'a çıkış yaptığımız araçların hiçbiri darbeye destek vermek için elverişli değildir. Bizim İstanbul'a gitmemiz yaklaşık 8 saat sürer. Biz kesinlikle darbe amacıyla İstanbul'a gidemeyiz. Önceki görev yerim olan 1. Ordu karargahında bir yıl içerisinde ordu komutanı Ümit Dündar'dan 4 adet takdir, Salih Zeki Çolak'tan, 1 yıl içerisinde 5 adet takdir aldım. Bir ordu komutanlığında benim kadar çok takdir alan subay astsubay hatta general olduğunu düşünmüyorum. İstenirse bu belgeleri mahkemeye sunabilirim.''
- ''Darbe girişiminin yaşandığı gece kriptosuz telsiz dağıtıldı''
Çiçek, darbe girişiminin yaşandığı gece KOKTOD planı kapsamında hazırlıklar yapıldığı esnada kendilerine kriptosuz telsiz dağıtıldığını öne sürdü.
Görüşmelerin kriptosuz telsizler ile yapıldığını vurgulayan Çiçek, gözaltına alınmasının ardından aracında ele geçirilen telsizin kriptosuz olduğunu söyledi. 4 kez ağırlaştırılmış müebbet ile yargılandığına dikkat çeken Çiçek, kriptosuz telsizler ile hiçbir bilgisinin bulunmadığını aktardı.
Çiçek, sıkı yönetim emri ile ilgili bilgisinin olmadığını bildirerek, kendilerine verilen emirlerin yasal olduğunu sandığını sözlerine ekledi.
Çiçek'in savunmasının ardından mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi.
İddianamede sanıkların "TBMM'yi ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya, görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs", "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye, bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs" suçlarından ayrı ayrı 4 kez ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı terör örgütüne üye olmak, suç işlemek amacıyla örgüt kurma" suçundan beşer yıldan onar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor. (AA)

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol