Türkiye genelinde "kayısı, kaymak, leblebi" diyerek ilinin reklamını ülke ve dünya piyasasında yapanların aksine Kırklareli'nin; altı dolu ama oluşturulamayan platformlarda yapılamayan reklamlar nedeni ile arkası yine boş kaldı. Mayıs ayında birbirinden özel organizasyonların gerçekleştiği Kırklareli'de tanıtımlar yalnızca o organizasyonlarla sınırlı kaldı.
Bir yerleşim yerinin ön plana çıkması için en önemli konu kendine özgü örf, adet, gelenek ve lezzetlerini muhafaza edebilmesi ve bu bölgesel lezzetleri bölgeye gelen misafirlere tanıtacakları bir platform oluşturabilmeleri için, yapılan yapıların düzenli kullanılabilmesi ve belediyeler tarafında teşvik edilmeleri ve ayrıca bu doğrultuda yapılan yerlerin yapılış amaçlarına uygun olarak kullanılması ile mümkündür.
Mayıs ayında Kırklareli'ne has lezzetlerin şehrin her yerinde dağınık bir şekilde sergilenmesi nedeni ile 300 bin kişi; doğru reklamla dünyaya açılabilecek lezzetleri sadece koklayabildi.
Mayıs ayının başından itibaren Kırklareli'nde başlayan; Kırklareli Üniversitesi'nin kuruluşunun 7'nci yılında düzenlediği 6'ncı Bahar Şenliği ile Kırklareli'ne gelen yaklaşık 40 binin üzerinde öğrenci ve öğrenci yakınını, bu yıl 23'ncüsü kutlanan Kırklareli'nin festivali olan Karagöz Kültür Sanat ve Kakava Festivali kapsamında ilimizi bir hafta süresince ziyaret eden 150 bini aşkın misafir, 40 bin kişinin izlediği ve bir gün boyunca şehrimizde kalabalığın artmasını beraberinde getiren 11'nci Türkçe Olimpiyatları'nın Kırklareli ayağı ve en son olarak 17,200 Kırklareli Üniversitesi öğrencisinin 40 bini aşkın aile yakının huzurunda kep atması gibi etkinliklerin genel kapsamında 300 bin kişiyi Kırklareli'ne getiren ve Kırklareli merkeze bağlı onlarca köyde yüz binlerce insanın gidip geldiği güzergâhlarda gerekli tanıtımın yapılabilmesi için fırsat yakalayan Kırklareli geleneksel ürünlerimiz yine plansız hareket edildiği ve bu ürünlerin tanıtımı için gerekli platformun olmasına rağmen şehrin dört bir yanında dağınık bir görüntü içinde sadece daha fazla kazanmalıyım düşüncesinde olan satıcılarla dolması sonucunda yine hedefi ıskaladı.
"Edirne Tava çiğeri"
"Konya etli ekmek"
"Çorum leblebisi"
"Kırklareli…"?
"Çorum leblebisi" "Amasya elması" "Malatya kayısısı" "Afyon kaymağı" "Kayseri pastırması" Hatay'ın Künefesi" "Mersin tantuni" "Konya etli ekmek" "Edirne tava ciğer" gibi Türkiye genelinde il adı ile birlikte markalaştırılan ürünlerin yanına "Kırklareli hardaliyesi" "Kırklareli peyniri" "Kırklareli köftesi" gibi Türkiye'de isim yaptıktan sonra dünyaya açılabilecek lezzet ve alt yapısı bulunan ürünlerin oluşturulan platformlardan etkinlikler kapsamında ilimize gelen yaklaşık 300 bin misafire ulaştırılamaması Kırklarelili adına nüfus ve yapısal anlamda büyüyen Kırklareli'nin tanıtılması konusunda başarısız bir ayı geride bıraktı.
Mayıs ayında Kırklareli merkezde düzenlenen etkinlikler kapsamında milyonlarca kez tekrarlanan "Kırklareli" kelimesinin sonuna geleneksel bir lezzet eklenmemesi ve festivaller, törenlerle dolu ay boyunca ilimize gelen 300 binin üzerinde ki misafire "Kırklareli hardaliyesi" "Kırklareli peyniri" "Kırklareli köftesi" diye sunamadığımız reklamımızın yapıldığı bir platformda yüz binleri yine etrafına toplayamadık.
Kırklareli'nin Türkiye ve dünyada isminin bu denli yalnız kalmasının nedenini ise vatandaş sorduğu şu sorularla cevap aramakta;
- Kakava Şenliklerinin Edirne'ye kaptırılması sonucu Karagöz Kültür Sanat ve Kakava Festivali olarak değiştirilen etkinliklerde; 23 yıldır başarılamayan ve ses getirecek şekilde yapılamayan tanıtımın nedeni sadece Kırklareli Belediyesi mi hatalı?
- Türkiye genelinde illerin isimlerinin sonuna ekledikleri yöresel lezzetlerin Kırklareli'de bir türlü eklenememesi sadece yerel yönetimlerin başarısızlığı mı?
- Kırklareli'nin neden birçok yöresel lezzeti varken vitrine çıkartılamıyor?
- Yerel yönetimin zihniyetinin değişmesi mi yoksa! Yerel yönetimin kendisinin değişmesi mi gerekiyor?
Bu konuda malesef ki bir öngörüsüzlük var. Yerel kökleri olan hissedişten beslenmeyen popüler kültürün tamamen eksenine girmiş hiçbir kutlamanın tanıtıma faydası yoktur. Çünkü orada saneye verilen popüler bir şarkıcıya herşeyi endekslediniz mi onu tek kurtarıcı gördünüz mü olay bitmiştir. Bu durum diğer kent festivalleri arasında farklılaşmanıza da engel teşkil eder. Zira Mayıs ayı içinde üniversite şenliklerinden tutun da Kakava'ya kadar sadece sahnedeki şarkıcılardan bahsedeceksek ne farklılığı kalır birinin diğerinden. Bir diğer konu ise içerikle ilgili. Anlatacak birşeyi olmayan festivallerin en belirgin özelliği isimlerine "..... ve kültür sanat festivali" titrini eklemeleridir. Kültür sanat öğeleri elbette ki içerikte yer alamalıdırama bir yıl önceki festivalin programının nereeyse kopyala yapıştır gibi bugüne taşınması kültür sanatın yerinde saydığının göstergesi olabilir ancak. Bazılarımız bu duruma hemşericilik açısından hemen refleks gösteriyor ama Edirne'nin Unesco nezdinde girişimler gösteriyor olması bunun altını Kakava'nın kendi ritüellerinden beslenen kutlamalarla desteklemesi onu Kırklareli'deki kutlamalardan bir parça farklı kılıyor. Hal böyle olunca İstanbul'daki bir kişi merak duygusunu da yanına alıp Edirne'ye gitmek için kültür turlarının peşine takılıyor. Ya biz ? Festivalin reklamını yaparken tek sığındığımız şey şehrimizin değerleri olmaz da sadece SERTAB olursa...Edirne'ye giden ama Kırklareli'yi tercih etmeyen İstanbullu der ki size : "Ben SERTAB'ı Harbiye Açıkhava'da Rumelihisarında...vb izlemek varken sırf bunun için neden Kırklareli'ye gideyim ?" Ama hafızamızı yoklayıp da şöyle Şeytanderesi boyundaki Kakava'ya gidelim. Oradaki kutlamaları izlemek için -ama ısmarlama değil samimiyetle izlemek için- basın mensupları şehir dışından birçok kişi ve kırklarelililer akın ederdi. Sadece 1 günlük bir kutlama bile bugünkünden daha çok etkiliydi. Şimdi 1 hafta kutlama yapacağım diye aşureye döndürülmüş bir program yazmak için bu nlamsız çabaya gerek olmazdı. Günümüzde bu ruhta Kırklareli'nin tek kutlaması Pavli Panayırı kalmıştır. Yetkililer burayı en azından Unesco'ya "İnsanlığın somut olmayan kültür varlığı" olarak kaydedebilmek için girişimlerini hızlandırmalıdır. Kent Konseyi'nin "Bağbozumu" etkinlikleri de iyi işlenebilirse Kırklareli açısından frkındalık yaratabilir. Fakat onun programları da bu popülerliğe teslim edilirse böyle sürekli hayıflanır dururz böyle.