"Kırklareli niye Trakya'nın Antalya'sı olmasın?"

İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan "Örtüaltı Sebze Yetiştiriciliği" projesi ile yüzde 90'ı dışarıdan karşılanan Kırklareli'nin sebze ihtiyacının il içinde üretilmesi ve mevcut iş gücünün iş devamının sağlanması ile fazladan istihdam yaratılması amaçlanıyor. 2016 yılında uygulanacak proje yüzde 50 hibe destekli gerçekleştirilecek.

İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü'nden Necdet Göç ve Pınarhisar İlçe Ziraat Odası Başkanı Nurettin Kenar, İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan "Örtüaltı Sebze Yetiştiriciliği" projesi ile ilgili Kırklareli İl Genel Meclisi'nde Meclis üyelerine bilgi verdi.
İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü'nden Necdet Göç, projeye ilişkin yaptığı sunumda projenin sağlayacağı avantajlardan bahsederken 1999'yıl yıllarda 10 adet ile başladıkları seracılıkta bu gün 100 seraya ulaştıklarını açıklayan Pınarhisar İlçe Ziraat Odası Başkanı Nurettin Kenar, projenin Kırklareli'ni Trakya'nın Antalya'sı yapmasının çokta uzak bir ihtimal olmadığından bahsetti.
Projeye ilişkin ilk olarak bir sunum yapan İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü'nden Necdet Göç, projenin Kırklareli Merkez İlçe Asilbeyli, Karıncak, Deveçatağı ve Dokuzhöyük köylerinde uygulanacağını, 230 bin TL bütçeli projede sera yatırım bedelinin yüzde 50 Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Özel İdare bütçesinden hibe, yüzde 50'nin ise özkaynak tarafından karşılanacağını belirtti.
Konuşmasının başında bugün sadece Antalya'nın Türkiye'nin ihtiyacının 50'den fazlasını karşılayacak potansiyele sahip olduğunu dile getiren Göç, Kırklareli geneli olarak tüketilen sebze meyvenin yüzde 90'ınının diğer illerden karşılandığını bu anlamda Kırklareli'nin ithalatçı konumda olduğuna işaret etti. Kırklareli'nin tüm sebze meyve ihtiyacının içeriden karşılanması gibi bir iddialarının olmadığını belirten Göç, "Ama bunun ne kadarını karşılayabiliriz potansiyelimiz ne kadar buna bakabiliriz. Bu da bizim yapacağımız çalışmalarla ilgili. Mevcut üretimimizi ikiye katlarsak bu çok büyük bir rakam olur. Biz projemizi yaparken hala bu işin ilimizde üretimini yapan, bu yatırımlarla belli bir noktaya taşıyabileceğimiz, kendi olanakları ile ilave yatırımlar yapabilecekleri düşündük. Asilbeyli, Karıncak ve Dokuzhöyük köylerimiz yüzde 50'si hibe yüzde 50'si öz kaynak olarak düşündük. Bu yapmış olduğumuz yatırımın orada kalmasından ziyade onun üzerine yenileri yapılabilir mi? Bu öngörülerimiz oluştu. Buradaki yatırımlarında ekonomik olması gerektiğini düşünüyoruz. Vatandaş kendi olanakları ile yapabilir mi? Banka kredisi ile yapabilir mi? Örtü altına yüzde 75 faiz indirimi söz konusu. Bankanın bu konuda faiz indirimi çok cazip oluyor ama önüne çok büyük engeller de konuyor, örneğin en az 1 dekar olma zorunluluğu gibi koşulları var. O koşulları yaratabilmesi için de vatandaşın belli bir noktaya gelmesi gerekiyor. Ben bu projenin bir başlangıç olduğunu düşünüyorum" dedi.
İstihdama katkı
Projenin mevcut istihdamın devamı ve üzerine yeni istihdamlar eklenmesi anlamında da faydalı olacağını kaydeden Göç, "Proje ile gençlerimizin, kadınlarımızın bu alanda istihdam edileceğini düşünüyoruz. Bu proje yine rol-model bir proje olacak diye düşünüyoruz. Proje ile artan ihtiyaçlarımızı karşılamak için tarımda girdi ve teknikleri çok etkin bir şekilde kullanmamız gerekiyor. Girdi ve teknikleri kullanmak açısından bu projenin yararlı olacağını düşünüyoruz. Proje ile 12 ay süresince bir üretim planladık. Bu 12 ay süresinde aynı zamanda küçük küçük alanların katma değeri yüksek olarak ilimiz ekonomisine katkı sunacağını düşünüyoruz" diye konuştu.
12 ay üretim
Seracılık ile yılın tamamında üretim yapmanın mümkün olduğunu dile getiren Göç, "Proje ile örtü altında bir dönem salatalık, ikinci dönem marul, daha sonrada taze soğan gibi bir üretim planlıyoruz. Bunları zaten üretici şu anda açıkta yapıyor. Çok bir maliyet ve emek gerektirmiyor. Bunun örtü altında da uygulanabileceğini düşüyoruz. Kaba bir gelir hesabı yaptık. 1 dekardan 20 ton salatalık alabiliyoruz. 256 metrekarelik sera planlamıştık biz bir seradan salatalık, marul ve yeşil soğan üretimi ile 12 aylık sezonda 17 bin 300 liralık satış için 3 bin 469 lira maliyet ve 13 bin 831 lira kar öngörüyoruz" şeklinde konuştu.
Sebzenin en tazesini
tüketeceğiz
Seralar konusunda üreticinin oldukça istekli olduğunu aynı zamanda bu üreticilerin birçoğunun da pazarcı olduğunu belirten Göç, bu nedenle talep bulmakta ve ürünün pazarlanması aşamasında bir sorun ile karşılaşmayı beklemediklerini aktardı.
Üretimin Kırklareli'de olmasının aynı zamanda tüketicinin en taze ürünü anında sofrasında görebilmesi anlamına da geleceğine dikkat çekerek, "Bu gün Antalya'da Ege de üretilen bir ürünün birçok aşamadan geçtikten sonra en erken 4'ncü gün masamıza geldiğini düşünürsek burada üretilen ürünün aynı gün soframıza gelmesi mümkün. Sabah hasadı yapılan ürün akşam masamızda olmuş olacak. Sonuç olarak dediğimiz gibi bir köyde bir sera yapabiliriz buradan tüm ihtiyacımız karşılanmayabilir ama bu proje uygulandığında bunun üzerine yatırımlarda gelebilmeli. Vatandaşta para kazanabilmeli, bir sermaye elde edebilmeli. Özellikle Ziraat Bankası kaynaklarının ilimiz için harekete geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Şu anda bu proje ile mevcut aile iş gücünü kullandık. Bizim öngördüğümüz şekilde seracılık geliştiğinde ciddi bir iş gücüne de ihtiyaç olacaktır. Halk Eğitim ve İŞKUR ortaklığında açılacak kurslarla nitelikli eleman yetiştirilmesi noktasında adımlar atılabilir. 2013 yılında Pınarhisar'da 14 kadınımız İŞKUR ile ortak eğitim verdik. Bunların 10 tanesi hala ilimizde ciddi bir faaliyet gösteren bağcılık sektöründe yılın 11 ayı istihdam ediliyorlar. Bu alanda daha fazla da istihdam yaratılacağını düşünüyorum. Bu ürünler ilimiz için en ekonomik olanlar. Bunların yanında domates, patlıcan gibi diğer ürünlerde yapılabiliyor" dedi.
Niye Antalya gibi olmayalım?
Necdet Göç'ün sunumunun ardından Pınarhisar Ziraat Odası Başkanı Nurettin Kenar da Pınarhisar'da yapılan seracılık hakkında bilgi aktardı.
1999-2000 yıllarında bu işe 10 tane sera başladıklarını belirten Kenar, başta yadırgadığını, "Bunlar paraşüt gibi uçacak" dediğini anımsatarak, "Ama aradan 15 yıl geçti şu anda 100 tane seramız var. İç ekonomiye katkı olarak aylık 1000 TL deseniz 100 bin TL Pınarhisar'a katkısı var. Bu para bizim ilçemizin içinde dönüyor. Üreticinin de tüketicinin de parası içeride kalıyor. İyi bir çalışma ile bir seradan yılda 4 ürün alınabiliyor bunu Pınarhisar olarak biz ispatladık. Tabi şartlar zorlaştığında bu 3 ürüne düşebiliyor.
Bu konuda bayağı bir yol aldık. İlaçlamayı, sulamayı bir düğme ile 15 dakikada otomatik yapıyoruz. Marul ekimi yaptık. 2000 maruldan 2000 binini de kaybetmeden hastalıksız üretim yaptık. Diyeceğim; niye Kırklareli Trakya'nın Antalya'sı olmasın? Isıtma olup olmadığını sordular. Kendi imkanlarımızla bunu yapıyoruz. Seraları suyla ısıtıyoruz. Su ısınırken ısı alır soğurken ısı verir. Yeraltından gelen suda 14 derecelik bir ısı var. Bu suyu biz seranın içerisine damlama ile verdiğimiz zaman dışarıdaki su daha düşük olduğu için su içindeki su açığa çıkıyor ve seraya dağılıyor. 14 derecelik suyun 10 derecesi bu şekilde seraya yayılıyor. Buda bitkiye yetiyor. Kışları seralarımız boş kalmıyor. Kırklareli, Lüleburgaz, Kapaklı ve Çorlu da Pınarhisarlı üreticilerimiz satış yapıyor. Şu anda bizim ürünlerimiz pazarda bitmeden dışarıdan gelen ürün satılmıyor. Halkımız öncelikle kendi halkının yetiştirdiği ürünü alıyor en son dışarıdan gelen ürünü alıyorlar" diye konuştu.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol