5 Ekim “Dünya Ögretmenler Günü” dolayisiyla bir basin açiklamasi yayimlayan Kirklareli Bagimsiz Egitimciler Sendikasi Il Temsilcisi Hakan Tirasçi, 2009-2010 egitim-ögretim yilinin birçok sorunla birlikte basladigini kaydederek sunlari söyledi:
“Bu yil 15 milyon ögrenci ile 700 bin ögretmen, 24 Eylü’lde ders basi yapti. Bu egitim dönemi de tartismali YÖK kararlari, tasimali egitim, meslek liseleri, ögretmen maaslari, sözlesmeli ögretmen atamalari, tayin çilesi, kayit çilesi, haksiz atama ve görevde yükselmeler, düsük zamlar, kirtasiye yardimlari ve kadrolasma tartismalari gibi yüzlerce çözümlenemeyen sorunla birlikte basladi. Türkiye’deki egitim manzarasinin sorunlari yine degismedi.
Milli Egitim Bakani Sayin Nimet Çubukçu, egitim sistemimizde büyük degisiklikler yapmak istedigini söylemektedir. Oysaki önemli degisiklikler, Milli Egitim Surasi’nin toplanmasi ve egitimcilerin, bilim adamlarinin, basinin ve ilgili kurumlarin temsilcilerinden görüsler alinarak, kamuoyu yaratildiktan sonra yapilmalidir. Sayin Çubukçu, sendikalardan ve kamuoyundan tepki görmek istemiyorsa, hemen Milli Egitim Surasi’ni toplamali ve düsündügü yenilikleri burada tartismaya açmalidir.
Ögrenci Seçme Sinavinda ve Seviye Belirleme Sinavlarinda on binlerce ögrenci sifir puan almis ve yine on binlerce ögrenci bir tek matematik ve fen konularindan soru çözememistir. 130 bini ilkögretimde olmak üzere 200 bin ögretmene ihtiyaç olmasina ragmen, son atama döneminde bunun onda biri kadar dahi ögretmen atanmamistir.
Böylece, bastan savma egitim sistemi ögretmen eksikligiyle birlesince, önümüzdeki yillarda da bol ‘sifir çeken’ ögrenciler konusulmaya devam edilecektir. Halen binlerce okulda ikili, binlerce okulda ise birlestirilmis siniflarda, ögrenciler alt alta, üst üste, kucak kucaga egitim egitim görmektedir.
Yaklasik 5 milyon ögrenci bu tür okullarda olumsuz ve ilkel kosullarda egitimini sürdürmektedir. Anayasada güvence altina alinan egitimde firsat esitligi, yalnizca lafta kalmistir.
Bugün ögrenci, ögretmen ve velilerin yüzde 82’si firsat esitliginin olmadigini düsünmektedir. Ögretmen ve ögrencilerin yüzde 62’si egitim sistemini demokratik, yüzde 79’u nitelikli bulmadigini söylemektedir. Egitim bilesenlerinin yüzde 74’ü okulda araç gereç, altyapi ve rehberlik hizmetlerinin yeterli olmadigini belirtmektedir. Ögretmenlerin yüzde 87’si atama ve görevde yükselmelerde adaletsiz ve siyasi davranildigini söylemektedir.
Türkiye egitim için milyonlarca liralik harcama yaparken, sifir çeken okullarin ve ögrencilerin bulunmasi, az is yapip çok konusan üniversiteler ile Milli Egitim Bakanligi’nin ayibidir. Bütün bu olumsuzluklar karsisinda 8 yildir isbasinda olan hükümet yetkililerinin, bizden daha çok yakiniyor olmasi, egitim sisteminin sorunlarindan sikayetlenmesi, egitim sistemimizin gelecegi açisindan içler acisi bir durumda oldugumuzun resmidir.
Oysaki çözüm merciinin yakinmasinin, toplumu ümitsizlige sürüklemekten ve hükümete güvensizlikten baska bir ise yaramayacagi ortadadir. Hükümet makami, sikayet etme yeri degil, bilakis icraat yapma yeridir. Zaman aciz konusma ve sikayetlenme zamani degildir.
Zaman, ortaya ciddi seyleri sunma ve dogru seyleri dogru zamanda yapma zamanidir. Sloganlarla, bir yerlere sabir tavsiye etmeyle, bu ülkenin egitimi düzeltilemez ve düzeltilememistir.
2010 yili için belirlenen yüzde 2,5’lik zamlar, kamu görevlileri içerisinde en düsük maas alan grupta anilan ögretmenlerin ve diger egitim çalisanlarinin daha simdiden kara kara düsünmesine neden olmustur. Türk ögretmenler, açlik ve yoksulluk sinirinda seyreden ücretlerin reva görüldügü bir ülkede mesleklerini yapmaktadir. Ay sonunu nasil getirecegini hesaplayan ögretmenin kivranisini görmezlikten gelen hükümetin kabine üyelerini, bu halleriyle Walt Disney’in çizgi kahramani ‘Varyemez Amca’ya’ benzetiyor, egitime yüksek oranlarda bütçe ve egitim çalisanlarina insan onuruna uygun ücret vermelerini istiyoruz.
Hükümet yetkilileri tarafindan her firsatta günah keçisi olarak algilatilan küresel krize ragmen; enflasyon rakamlarinin inmesi, ihracatin patlamasi, dövizin düsmesi, borsanin tavan yapmasi, büyümede sözde dünya rekorlarinin kirilmasi, yüzde 2,5’lik zam yapilan ve her yil bir önceki yili arayan ögretmen için hem inandirici gelmemektedir hem de kabak tadi vermektedir.
Egitim çalisanlari hükümetin yarattigi sefalet girdabinda bogulmaya devam etmektedir. Ögretmenler, yilladir yüzde 5, yüzde 6 oranindaki komik zamlarla canindan bezdirilmistir. Enflasyonun yükseldigi dönemlerde; ‘maaslar, yüksek enflasyonu tetikliyor’ diye magdur edilen egitimciler, bu defa da ‘küresel krizi asiyoruz, hep birlikte düzlüge çikacagiz’ masallari ile magdur edilmektedir.
GSMH’den ayirdigi komik paylar basta olmak üzere, sekiz yildir uyguladigi kemer sikma politikasi ile hükümet yillarini devlet hizmetine vermis 700 bini askin ögretmeni perisan etmis, canindan bezdirmis, degil ögretmen olmaya, dünyaya geldigine dahi pisman ettirmistir. Öte yandan; egitime harcanmayan, ülkemizin gelecegine esirgenen bu paralar birilerinin cebinde buharlasip kaybolmaktadir.
Bu buharlasan paralar yeteneksiz bürokratlar, isbirlikçi mütesebbisler ve rantçi siyasiler yüzünden kapkaç edilmektedir. Bu nedenle, hükümeti egitim çalisanlarinin sorunlarini çözmeye ve egitimi birinci öncelikli konu olarak ele almaya davet ediyorum.
Ögretmenlerimizin ‘Dünya Ögretmenler Günü’nü kutluyorum.”
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol